Milletvekili Ahrazoğlu: Umarım ki İslam ülkeleri ve diğer ülkeler Dünyanın da beşte 1’den büyük olduğunu gösterirler.
MHP Hatay Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Mehmet N. Ahrazoğlu, 2018 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın “Aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleri” başlıklı 6’ncı maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldığı konuşmasına, Müslümanların ilk kıblesi, miraç mucizesinin muazzez hatırası olan Kudüs hakkında birkaç cümle ifade etmek istediğini belirterek “Amerika Birleşik Devletleri’nin marazi ve maceracı yönetimi, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımış ve sorumsuz, skandal bir karara imza atmıştır. ABD Başkanı bu hakkı nereden almaktadır; Orta Doğu’nun, hatta dünyanın dengeleriyle oynamaya nasıl kalkışabilir? Kudüs’ü başkent olarak tanıması, manen ve vicdanen ve tarihen imkânsızdır.” şeklinde başlamıştır.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Filistin’in başkenti Doğu Kudüs bağımsız ve egemen bir devlet yapısıyla tanınmalı, ilanı yapılmalı ve mutlaka 57 İslam ülkesi arasında ilişkiler güçlenmeli, tüm İslam ülkeleri gereken tavrı ABD’ye ve İsrail’e karşı mutlaka göstermelidir.” şeklindeki uyarısının dikkate alındığını belirten Ahrazoğlu, “13 Aralık 2017 Çarşamba günü İstanbul’da gerçekleşen İslam İşbirliği Teşkilatı Olağanüstü Zirvesi’nde çok önemli kararlar alınmış, arzulanan ve beklenen bir irade tezahür etmiştir. Türkiye’nin öncülüğünde ve Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla toplanan zirvede Amerika Birleşik Devletleri ve İsrail kumpasının tüm yönleri deşifre edilmiş, Kudüs’ü tasallut altına alan ve almak için devreye giren siyonist emellere tesir düzeyi yüksek tepki gösterilmiştir.” şeklinde açıklama yapmış ve bu gelişmenin oldukça umut ve memnuniyet verici olduğunu belirterek, “Ancak, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bu konudaki aldığı kararın 15 üyesinden daimî üye olan Amerika Birleşik Devletleri tarafından veto edilmesini burada kınıyoruz. Umarım ki Sayın Cumhurbaşkanımızın Başkanlığında İstanbul’da toplanan İslam ülkelerinin tamamı ve diğer ülkeler birlikte bu kararı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu gündemine geldiğinde veto ederler. Dünyanın da beşte 1’den büyük olduğunu gösterirler.” açıklamasını yapmıştır.
Bütçe’nin, yasama organı olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin önümüzdeki bir yıllık sürede kamuya kaynak aktarmak ve bu kaynakları dağıtma yetkisini verdiği bir belge olduğunu belirten Ahrazoğlu, “Hazırlanan bütçenin neticesinde ayrıca illere yapılacak kamu yatırımlarının ödenek tutarları da belirlenmektedir. Ancak, bu konuda maalesef adaletli ve hakkaniyetli bir çalışma görememekteyiz. Bunun en iyi örneklerinden biri de kendi seçim bölgem Hatay, vergi gelirleri, üretim faaliyetleri, ortaya koyduğu katma değer, sağladığı istihdam imkânları ve nüfusu itibarıyla ülke ekonomisine önemli katkılarına rağmen yaptığının karşılığını alamamaktadır. Bakanlıkların Hatay’a yatırım amaçlı ayırdıkları bütçe miktarları da oldukça küçük kalmaktadır. Hatay’a yapılan kamu yatırımlarını bazı illere göre mukayese yaptığımızda -ki ismini vermek istemiyorum, diğer illerimize yapılan kamu yatırımlarının daha artırılmasını da temenni ediyorum- örneğin 2017 yılında nüfusu 1 milyon 100 bin olan ve 2017 yılında yine on bir aylık dönemde 866 milyon ihracat yapan bir ilimiz 608 milyon lira gibi bir kamu yatırımı alırken nüfusu 1 milyon 555 bin olan ve 500 bine yakın Suriyelinin yaşadığı ve ihracatta 2 milyar 78 milyon gibi bir ihracat yapan Hatay’ımıza 614 milyon lira gibi bir paranın yatırım olarak ayrılmasını kabul etmek mümkün değildir.” dedi.
2015 Kasım ayından bu yana Mecliste ve bütçe görüşmelerinde dile getirdiği konularda bir arpa boyu yol alınmamasına Hataylılar olarak üzüldüğünü belirten Ahrazoğlu, “Örneğin seçim bölgem Hatay’da sulanabilir arazi varlıklarının toplam tarım arazisi içerisindeki payı yüzde 51 olmasın, Reyhanlı Barajı Projesi’yle bu oranın daha da artacağına ve 1995 yılında başlayan Reyhanlı Barajı’nın inşaatı yirmi iki yıldır bir türlü bitirilememiş olmasına rağmen ve bütçeden ayrılan kısıtlı kaynaklarla bitirilmesinin de mümkün olmadığı görülmektedir.” açıklamasını yapmış ve bir diğer örneğin Menzelet Sulama Projesi kapsamında Tahtaköprü Barajı Yükseltilmesi ve Sulaması olduğunu belirterek, “845 milyonluk proje tutarı için 2017 yılında 10 milyon gibi yüzde 1’in az üzerinde para aktarılması bu projenin de bitirilmesini mümkün kılmamaktadır. Yıllarca Amik Ovası’nda 462.960 dekar arazi su beklemektedir. Özellikle on beş yıllık seçim dönemlerinizde, her seçim döneminde dile getirdiğiniz “Bu sene sulanacak, haziranda gelecek, eylülde gelecek.” dediğiniz ova suyu beklemektedir. Eğer ova suya kavuşursa inanıyorum ki 2’nci ürün, hatta Amik Ovası’nda 3’üncü ürünü bile elde etmek mümkün olacaktır ve böylelikle de Hatay çiftçisinin belki de bu şekilde yüzü biraz gülecektir.” açıklamasını yapmıştır.
Milletvekili Ahrazoğlu, Ülke genelinde olduğu gibi seçim bölgesi Hatay’da tarımsal üretim artışını engelleyen en önemli sebeplerinden birisinin de girdi maliyetlerindeki yükseklik olduğunu belirterek “Özellikle, mazot, gübre, tohum, fide, yem, ilaç, elektrik gibi tarımsal girdilerdeki fiyatların yüksek olması üreticiyi ekim dikim yapmaktan caydırır hâle getirmektedir. Gayrisafi yurtiçi hasıla içerisinde 2002 yılında tarım sektörünün payı yüzde 12 iken 2017 yılında 6,1’e kadar gerilemiştir.” açıklamasını yapmış ve bir başka sorunun ise çiftçi kredi borçları olduğunu belirterek, “2002 yılında sadece 530 milyon lira olan çiftçi borçları Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre 2017 yılı ekim ayı itibarıyla 80,7 milyar liradır. Çiftçi bankadan bankaya kredi kuyruklarında, maalesef, kredi alma çabası içerisindedir. Amik Ovası arazileri ipotek altındadır. Çiftçimizin borçlarının ertelenmesi ve yapılandırılması konusunda diğer kesimlere sağlanan imkânlara benzer imkânlardan yararlandırılması gerekmektedir.” dedi.
Ülkede işsizliğin kronik bir sorun hâline geldiğini ve özellikle genç işsizliğin resmî verilere göre bile çok yüksek oranlarda olduğunu belirten Ahrazoğlu, “Hatay’daki işsizlik ise resmî verilerin çok çok üzerinde olup yüzde 20’ler mertebesindedir. Suriyelilerin de kayıt dışı olarak çalışmış olması bu oranı daha da artırmaktadır. 2018 yılı bütçesi milyonlarca işsiz gencimize istihdam imkânı sağlayamamakta, işçi, memur ve emeklilerin, çiftçinin, esnafın, dar ve sabit gelirlilerin refahında ilave bir artış öngörmemekte, yatırımcının önünü açacak gerçekçi politikalar içermemekte ve nihayet Türkiye’nin küresel güç olma hedefinin çok gerisinde kalmasına neden olacaktır. Bundan sonraki bütçelerimizin, inşallah, sosyal güvenliği sağlanmış bir toplumu, eğitimde fırsat eşitliği ve teknolojik desteklerin sağlandığı, millî devlet, güçlü iktidarın oluştuğu, komşularıyla uyumlu ve lider bir millete sahip, ekonomisi dünyanın iktisadi coğrafyasını çizen bir ülkeyi, her ferdinin güvenle baktığı, huzurlu, mutlu, müreffeh bir Türk milletini hedef almasını diliyor ve bütçenin, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum.” açıklamasını yaparak konuşmasını tamamlamıştır.