Sultan II. Murat Han “Saltanat dedikleri ancak cihan kavgasıdır” deyip 1444 senesinde Osmanlı tahtından feragat etti ve yerine oğlu Mehmed Han’ı (Fatih) geçirdi. Kendisi de ibadet için Manisa’ya çekildi.
Bu haber yayılınca kafir kralları “Müslümanların padişahı ihtiyarladı, yerine de henüz pek küçük yaştaki oğlunu getirdi, artık onlardan korkulmaz” diye haberleştiler. Macar, Alman, Çek, Lehistan, Latin, Bosna, Eflak ve Boğdan ve Frenklerden müteşekkil büyük bir ordu toplayıp Müslümanlarla harp için çıktılar. İslam memleketlerinde taş üzerinde taş bırakmayacaklarını söylüyorlardı.
Osmanlı Devlet adamları bu haberi işitince korktular, istişare neticesinde Sultan Murat Han’ın tekrar devletin başına geçmesi için davet edilmesine karar verdiler. Zira onun nam ve şanı, büyük kahramanlıkları cihanı kaplamıştı. Kâfirler ondan çok korkardı.
Murat Han, kendisini davet için gelen haberciye:
“Sultanınız ben değilim, padişahınızın emrine itaat edin, beni hâlim üzere bırakın” diye cevap verdi. Bunun üzerine oğlu Mehmet Han:
“Eğer padişah siz iseniz, çıkan düşman tehlikesini Müslümanlar üzerinden defetmeniz üzerinize farz-ı ayındır. Eğer biz isek ulül-emre itaatin farz olduğu malûmunuzdur. Münasip olan hemen gelmenizdir ki İslâm devletinin nizamı bozulmasın” diye yazınca, ordunun başına geçti. Hemen düşman üzerine hareket etti.
Varna ovasında iki ordu karşılaştı, çok şiddetli cenk oldu. İlk anda İslâm ordusu dağılır gibi olunca, merkezde sebat eden Sultan Murat Han ellerini semaya kaldırdı ve:
“Allahım, bize ilâhî yardımını ihsan eyle, sevgili peygamberin hürmetine bizi din düşmanlarına muzaffer kıl” diye dua etti.
Bu sırada kâfirlerin büyük kralı gurura kapılıp askerinden ayrılıp ön tarafa çıkmıştı. Müslümanlardan bazı dilâverler hemen üzerine hücum edip işini bitirdiler. Krallarının öldüğünü gören kâfir ordusu dağıldı, Müslümanlar muzaffer oldular. (Tarih-i Selatin-i Al-i Osman, Karamani)