Home / Süleyman GÖKSU (page 14)

Süleyman GÖKSU

OSMAN GAZİ’NİN OĞLU ORHAN GAZİ’YE VASİYETİ

Bütün işlerinden önce dinin mühimdir, dinine itina göster. Devletinin ayakta kalması buna bağlıdır. Dinine ehemmiyet vermeyen yahut itikadı bozuk olan veya büyük günahları işlemekten hiç çekinmeyen adamları gerek kendi hizmetine, gerek devlet hizmetine sakın alma. Çünkü böyle adamlar fasıktır, esasında uğursuzdurlar. Rabbinden korkmayan adam onun yarattığından hiç korkmaz. Eğer onlarda …

Devamı... »

EVLADIN ANA VE BABASINA KARŞI VAZİFELERİ

Sözlerini dinlemek. Emir ve isteklerini yapmak. Onlardan izinsiz oturmamak. Onlar ayağa kalkınca ayağa kalkmak. Yolda onların önünde gitmemek. Ana-babanın sesinden daha büyük sesle konuşmamak. Onları isimleri ile çağırmamak. Çağırdıkları zaman “Efendim” deyip süratle yanlarına koşmak. Hizmetlerini geciktirmeyip çabuk görmek. Rızalarını almak için çok gayretli olmak. Onlara kol kanat gerip daima …

Devamı... »

KIYAMETTE HER İNSANIN BİNEĞİ AMELİDİR

Kıyamet günü ikinci sura üfürülüp kabirlerinden kalkan her insanın yanına ameli gelir ve: “Kalk ve mahşer meydanına ilerle” der. Herkesin güzel ameli binek olarak önüne gelir. Her birinin önünde ve sağ tarafında imanının kuvvetine göre kandil, yıldız, ay, güneş gibi parlayan bir nur vardır. Sol taraflarında nur olmaz, bilakis içinde …

Devamı... »

İNSANLAR, İDARECİLERİN HALİYLE HALLENİRLER

Endülüs emirlerinden Muhammed bin Ebi Amir, gençliğinde Kurtuba’da ilim ve edep tahsil etti, hadis öğrendi. Bütün ilimlerde akranını geçti. Himmeti çok yüce idi. Devamlı işlerin en yükseğini yapmak için nefsine telkinlerde bulunurdu. Buna dair ondan nakledilen haberler çoktur. İlim meclislerine ve cihada; Allâh’ın dinini yaymaya çok düşkün idi. Haftanın belli …

Devamı... »

ONUN MAİYETİNDEKİLER KENDİ ARALARINDA PEK MERHAMETLİDİRLER

Ashab-ı Kiram’dan ve Aşere-i Mübeşşere’den Abdurrahman bin Avf (r.a.), Hazret-i Ebu Zer el-Gıfari ile buluştu. Abdurrahman Hazretleri, çok secde ettiğinden dolayı Ebu Zerr’i (r.a.) alnından öptü. Ebu Zer Hazretleri de çok sadaka verdiğinden dolayı Hz. Abdurrahman’ın elini öptü. Ayrıldıktan sonra Hz. Abdurrahman, kölesine on bin dirhem verip Hz. Ebu Zerr’e …

Devamı... »

GUSÜL (BOY ABDESTİ)

Guslün farzları üçtür: 1- Ağzı, boğazın başlangıcına kadar yıkamak, 2- Burnun içini, yumuşak yerini geçinceye kadar yıkamak, 3- Bütün bedeni yıkamaktır. Dişler arasında yemek artığı varsa ihtiyatlı olan onu çıkarmaktır. Burun içinde kurumuş kirin altına su ulaştırmak ve ağzı tamamen yıkamak lâzımdır. Ancak oruçlu, orucunu korumak için ağza ve burna …

Devamı... »

HAZRET-İ OSMAN’IN BAZI VASIFLARI VE FAZİLETLERİ

Hazret-i Osman-ı Zinnureyn, orta boylu, iri omuzlu, güzel yüzlü, gür sakallı ve esmerdi. Alim ve fazıl, Abid ve salih, cömert ve kerim, halim ve selim pek nazik ve mahcub, Kureyş indinde gayet övülmüş ve sevilen bir zat idi. Hazret-i Sıddık’ın daveti üzerine iman edenlerin birincisidir. Önce Habeşistan’a ve daha sonra …

Devamı... »

PEYGAMBER EFENDİMİZİN BİR MUCİZESİ

Suheyb-i Rumi (r.a.) Hazretleri anlattı: Resulullah Efendimiz (s.a.v.) için bir yemek hazırladım. Ashabı ile oturuyorlardı. Onu evime götürmek için ayağa kalktım ve ikimiz yemeğe gidelim diye işaret ettim. “Yanımdakiler de birlikte mi?” diye işaret ettiler. “Hayır” dedim. Sükût buyurdular. Ben yerimde ayakta bekledim. Bana tekrar baktıklarında işaretle tekrar davet ettim. …

Devamı... »

ŞAH-I NAKŞİBEND HAZRETLERİNDEN

Silsile-i Sadat’ın on beşinci halkası Şah-ı Nakşibend (k.s.) Hazretlerine, Buhara alimlerinden biri: “Namazda kalp huzuru ne ile elde edilir?” diye sordu. Şah-ı Nakşibend (k.s.) Hazretleri: “Helâl yemek yenmeli ve yerken de daima Allâh’ın huzurunda olduğunu bilerek, bu şuurla uyanık bulunmalıdır. Namaz dışındaki zamanlarda, abdest alırken ve iftitah tekbiri getirirken de …

Devamı... »

MÜ’MİN, BİR İNDEN İKİ DEFA ISIRILMAZ

Şair Ebu Azze, okuduğu şiirlerle müşrikleri cesaretlendirirdi. Bedir Harbi’nde esir düştü. Fidye verecek malı yoktu. “Yâ Muhammed! Ben, aile ve evlat sahibi fakir bir adamım” diye yalvardı. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) onu beş kızına bağışlayıp bir daha Müslümanlar aleyhinde bulunmamak ve harp etmemek şartıyla bedelsiz salıverdi. Ebu Azze Mekke’ye döndü ve iki …

Devamı... »