Melekler, ruh gibi latif, nurdan yaratılmış, Allâhü Teâlâ’nın bir kısım varlıklarıdır. Meleklerin bir kısmı daima ibadetle ve zikir ile meşguldür. Bir kısmı da yerde ve göklerde başka vazifeler ile meşgul bulunur.
Meleklerde yemek, içmek, evlenmek, doğmak ve doğurmak yoktur. İstedikleri suretlere girebilirler. Allâhü Teâlâ’nın emirlerine asla isyan etmezler.
Meleklerin var olduğu, bütün peygamberler ve kitaplar tarafından bildirilmiştir. Melekleri inkâr etmek, peygamberleri ve kitapları inkâr demek olacağından asla caiz olamaz.
Cin denilen akıllı ve şuurlu, gözlerden gizli bir takım mahlûkatın varlığını da bize peygamberler ve kitaplar haber vermişlerdir. Bunların bir takımı mümin, bir takımı da kâfirdir. Her hangi bir şey, sırf görülmediğinden dolayı inkâr edilemez. Nitekim kendi ruhumuzu, kendi vicdanımızı göremediğimiz halde bunları inkâr edemeyiz.
Meleklerin en büyükleri Cebrail, Mikail, Azrail, İsrafil adında dört melektir.
Cebrail (Cibril) Aleyhisselam, Cenâb-ı Hakk’ın kitaplarını peygamberlere getirip tebliğ ile vazifelidir.
Mikâil Aleyhisselam, bu âlemde bir kısım hâdiselerin; meselâ rüzgârların, yağmurların, ekinlerin, vesairenin meydana gelmesi ile vazifelidir.
Azrâil Aleyhisselam, insanların -ölecekleri zaman- ruhlarını almak ile vazifelidir.
İsrafil Aleyhisselam da kıyametin kopması ve bütün insanların öldükten sonra tekrar dirilmeleri ile vazifelidir.
Bunların kendilerine mahsus daha nice yüksek vazifeleri vardır.
Hafaza (Kiramen Katibin) denilen melekler de vardır ki, bunlardan her insanın yanında iki melek bulunur, biri insanın güzel amellerini, diğeri de günahlarını yazarlar.