Zengin bir adam, üzerinde (kıymetli) bir cübbe ile Resûlullâh’ın meclisine geldi ve oturdu. Sonra elbiseleri eski biri gelip o zenginin yanına oturdu. Zengin, elbisesini toplayarak oradan kalktı.
Resûlullah Efendimiz (s.a.v.):
“Şu yaptığın sırf Müslüman kardeşini beğenmediğinden midir? Yoksa senin zenginliğinden ona bir şey geçeceğini, yahut onun fakirliğinden sana bir şey bulaşacağını mı zannettin?” buyurdu. Zengin:
“Nefs-i emmarem (kötülüğü şiddetle emreden nefsim) sebebiyle yaptığım bu hatâdan dolayı Allah’tan ve Resûlü’nden özür dilerim. Şeytan beni aldattı. Şahit ol ya Resulallâh, malımın yarısı onundur.” dedi.
Fakir: “Ben o malı istemem.” deyince Resûlullah Efendimiz (s.a.v.): “Niçin?” diye sordu. Fakir:
“Onun kalbini bozduğu gibi benim de kalbimi bozmasından korkarım.” dedi.
Bir adam: “Yâ Resulallâh, bana bir amel öğret ki onu işleyince, Allâhü Teâlâ ve insanlar beni sevsin” dedi. Resûl-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz buyurdular ki:
“Allâhü Teâlâ’nın seni seveceği amel dünyada zühd-dür (dünya sevgisini kalbine koymamaktır).
İnsanların seni seveceği amel de elindekinden onlara bol bol vermendir.” (Hilyetü’l-Evliyâ)