Home / Köşe Yazıları / BU ÇOCUK ADAM OLMAZ DEDİLER.

BU ÇOCUK ADAM OLMAZ DEDİLER.

Spread the love
doktor
DOKTOR OLDU
Okuduğumuz bu satırlar bir masal veya hikâye kitabından alınan paragraflar değil,
hayatın merkezinden, bizden bir gerçek hayat hikâyesi.
Kahramanımız her Türk çocuğu gibi matematiğe mesafeli ve girdiği OKS sınavında
25 sorudan 2 neti olan bir öğrenci… Baba Salih Bey memuriyeti gereği yurdumun her
diyarını gezmis bir seyyah. Hayata bağlayan en güçlü bağı olan çocuktan da daha ilk girdiği
sınavdan aldığı sok sonuçla hayatla alakalı güzel hayaller kurmaktan uzaklasıp meslek
liselerine göndermenin planlarını yapar. Ülkemizdeki meslek liselerinin gelecek vaat
etmemesinden dolayı son anda kararı düz liseden birine verir.
Basarı kimsenin babasının malı değil. Kimseye zimmetlenmemistir. Đnancın meyvesi
basarıdır. Bunu kahramanımızda görmeye baslarız. Ali önce gittiği lisede her yıl fırtınalar
estirir. Okul birinciliğini kimseye kaptırmaz. Bütün derslerde fırtına gibi eser. Sanki
ilköğretimde küçük beldelerde okuyan bütün derslere beldenin ebesi, hemsiresi, imamı
öğretmenden baska herkesin girdiği bos bir alt yapını sahibi o değil. Ali’yi basarılı kılan
farklar neydi.
Yeni bir belde yeni bir nefes oldu Ali için. Her öğretim yılı baslamadan göreceği
matematik konularını yaz tatilinden bitirdi. Okula hazır bilgiyle gitti. Öğretmenin anlatmıs
olduğu konuyu çok iyi bilmenin verdiği özgüvenle beraber bütün derslerde aktif katılımcı
oldu
Geçmisin olumsuz bütün hatıraları silinip, gelecekle ilgili güzel projeler, olusacak
fırsatlar anlatıldı. Hocası önce psikolojik olarak Ali basarabileceğine inandırdı. Toplumdaki en
büyük eksiklikte bu değil mi?
Maddi ve manevi adımlar atıldıktan sonra sıra basarıyı taçlandırmaya gelmisti. Gittiği
dershanede Fen Lisesi ve Anadolu lisesindeki arkadaslarıyla kıran kırana mücadele verdi
onların önüne geçti. Bazı arkadasları Ali’nin geçmisini arastırmadan kendilerini alamadılar.
Böyle bir adam düz lisede olmamalıydı. Bunda bir anormallik vardı. Đnternetten Ali’nin
sınava girmis olduğu yıldaki puanlarını görünce daha da sasırdılar. OKS de alınan bu netlerle
bugün nasıl basa güresiyordu. Bu durum inanılacak gibi değildi. Ama Ali kendini bu ise
inandırmıstı.
Bu ise inanmayan bir kisi vardı o da baba Salih Bey. Çünkü Salih Bey bu basarının
hala rüya olduğunu zannediyordu. Böyle bir örnek yoktu. Sadece böyle basarıların öykülerin
masalarda olduğuna inanıyordu. Ama buna rağmen yapılması gereken her türlü adımı
atıyordu. Bunca basarıya rağmen çocuğu sımartacak asırı taltiflerde de bulunmuyordu. Oğlum
Ali bu netleri seni mi bunu bir yerden uçurmadın değil mi seklinde saka yoluyla ihtarlarınıda
ihmal etmiyordu.
Yavuz Bey biliyorum, biz Salih Bey den daha mı az fedakârlık yaptık diyorsun. Daha
az yapmadın ama en önemlisi Sentürk Bey gibi Halil Đbrahim Bey, Durmus Bey ve nice
veliler gibi onbes günde bir gidip okula öğretmenlerle görüstünüz mü? Cevap hayır, çünkü
mazeret büyük isimiz var. Eğitimin ve sağlığın mazereti olmaz. Atılmayan küçük adımlar
yarın telafisi mümkün olmayan yaralar açıyor. Ağaç yas iken eğiliyor. Marifet iltifata tabidir.
Bir anlık ihmal felaket getirir. Zamanında atılmayan küçük hamleler ilerde zor telafi ediliyor.
Sınav sonucu belli olduğunda Ali kendine inananları mahcup etmedi. Düz liseden tıp
fakültesine gitti. Okul birincisi oldu. OKS de yerlerde sürünen matematik soruları üniversite
sınavında ful oldu. Bunun akıl ve mantıkla izahı zor. Bunun en iyi izahı inanmaktan geçiyor.
Burada da velilere çocuğunuzun suan ki hali ne olursa olsun erken havlu atmayın,
girdiği sınavlarda ki sonuçları sizi üzmesin eksiklik varsa üzerine yoğunlasarak bu basarıya
sizlerde ulasabilirsiniz mesajı vermektedir.
Basarının yolu illaki su meshur okullara gitmek olmadığını önemli olanın okulun
tabelasında değil gönüllerdeki tabelada olduğunu görmüs olmanın mutluluğunu yasadık, bir
baba için belki de en önemli mutluluk anlarından biri de çocuğunu güzel bir okulu kazandığı
görme anının o andaki olusturduğu sevinç coskusudur. Salih Bey Ali’nin tıp fakültesini
kazandığını gözyasları, içersinde bizimle paylasırken o an ki mutluluğunu tarif etmenin
imkânı yoktu.
Öyleyse bu basarıların da bizimde basarımız olması için adımlarımızı atmalı
çocuklarımızı moral ve motivasyon yönünden iyi desteklemeli onların kendilerine inanmasına
imkan sağlamalıyız. Basarıya giden yolda çile ve fedakârlığın olduğunu da unutmamalıyız.

About Mehmet Şan

BU HABERİ OKUMAK İSTERMİSİNİZ?

Hain darbeciler…

Spread the love 12 Eylül 1980 öncesinde, Koalisyon Hükumetleri iş başında oldular.Ülkemiz hiç iyi yönetilemedi. …

Bir yanıt yazın