Home / Köşe Yazıları / OSMANLIYI ALTI ASIR AYAKTA TUTAN ADALET

OSMANLIYI ALTI ASIR AYAKTA TUTAN ADALET

Spread the love

Doğumundan ölümüne kadar her türlü muamelenin adil esaslar üzerine inşa edildiği Osmanlı devlet düzeninde, şümullü çok geniş bir vicdani kontrol mekanizması kendiliğinden işlemekte idi.

Bu devlet, öyle bir hukuk devletidir ki; müşterinin ununa, buğdayına zarar gelir düşüncesiyle değirmenlerde tavuk beslenmesini dahi yasaklamıştır. Değirmen sahipleri vakti öğrenebilmek için yalnız bir tek horoz besleyebilirlerdi.
Kadı (hâkim) olacak kimselerde aranan şartlar vardı. İcadı adil, fehim, müstakim, olmalı hiddet ve şiddetten sakınmalı, taraflardan hediye kabul etmemeli ayrıca fikri durgun olduğunda, açlık, keder, gam, uykusuzluk gibi hallerde hüküm vermemeli idi.
Kaza dahilinde meydana gelen vakaların mahkemeleri o kaza mahkemesinde görülür, başka bir kazaya dava naklolunmazdı. Yalnız başkente gidip davasını divanda gördürmek herkes için daima mümkündü. O devir Avrupa’sında ise köylü toprak sahibi tarafından yargılanır verilen cezaya itiraz hakkına sahip bulunamazdı.
Osmanlı imparatorluğu yönetiminde adalete öylesine saygı duyulmuştur ki, kadı Fatih Sultan Mehmet’in ellerinin kesilmesine dahi karar verebilmiş, hakan ise kadıyı yerinden uzaklaştırmayı aklına getirmemesinin yanında, böyle davrandığı için övmüştür.
Mahkemelerde duruşmaların halka açık yapılması kanun emriydi. Halk mahkemeye gelip duruşmayı takip eder, kadının dürüst olup olmadığını anlar. İsterse şikâyet ederdi.
Osmanlı mahkemelerinin bugün batı ülkelerinde taklit edilen bir diğer hususiyeti de duruşmaları 5-6, bazı yerlerde daha fazla jüri üyesinin takip etmesi mecburiyetiydi. Jüri üyeleri nahiye, kaza, veya şehrin dürüstlüğü ile tanınmış olgun, itimat edilen, eline, beline, diline sahip sağlam şahsiyetlerinden teşekkül ederdi.
Duruşmalara mutlaka iştirak etmek mecburiyetinde olan jüri üyeleri davalıyı, davacıyı dinler, hâkimin taraf tutmadığını, zora, işkenceye, baskıya başvurup vurmadığını kontrol eder böylelikle üçüncü bir kontrol mekanizmasını oluştururlardı.
Selanik başpiskoposu Palamostan Fransız ihtilalı – filozofu Volter’e kadar Osmanlı sistemi ile Batı Avrupa feodalizmini kıyaslayan herkesin gördüğü hususiyet şu olmuştur: “Osmanlılarda hukuk düzeni, vatandaşın güven altında yaşamasına, kazanmasına, istikrarlı bir vasatta mutlu bir hayat sürmesine imkan veren mühim bir unsurdur.’

About Süleyman GÖKSU

BU HABERİ OKUMAK İSTERMİSİNİZ?

Hain darbeciler…

Spread the love 12 Eylül 1980 öncesinde, Koalisyon Hükumetleri iş başında oldular.Ülkemiz hiç iyi yönetilemedi. …

Bir yanıt yazın