İmam-ı Rabbani Müceddid-i Elf-i Sani Hazretleri buyurdular:
“Ey saadete muvaffak kılınmış evladım. Hepimize lazım olan, Ehl-i Sünnet vel-Cemaat âlimlerinin, Kitap ve Sünnet’ten lâyık olduğu şekilde anlayarak çıkardıkları hükümlerle itikadımızı tashih etmek (düzeltmek)tir. Ehl-i Sünnet büyüklerinin görüşlerine muvafık olmadığı müddetçe hiç birimizin görüşü muteber değildir. Görmez misin ki, her bidat ve dalâlet ehli, batıl olan hükümlerini kitap ve sünnetten aldığını ve o hükümleri kitap ve sünnetten anladıklarını iddia ederler…” (1/ m. 157)
“Kurtuluş yolu fiillerde, sözlerde, İtikadda ve amelde Ehl-i Sünnet vel-Cemaat Mezhebine uymaktır. -Allâhü Sübhânehû onların adedini çoğaltsın- Çünkü kurtuluşa erecek olanlar -bugün birileri bilsin veya bilmesin- ancak bunlardır. Diğerleri ise helâk olacaklardır. (Bu hakikatı) yarın herkes anlayacak, amma faydası olmayacaktır. Allah’ım, ölüm bizi uyandırmadan sen bizi uyandır.” (1/ m. 169)
“Îtikad kirliliği -ki bu Ehl-i Sünnet itikâdına muhalefettir- öldürücü zehirdir, insanı ebedî ölüme ve sonsuz azaba götürür. Amelde meydana gelecek gevşeklik ve tembelliklerin mağfiret olunması ümid edilir. Ancak itikattaki gevşekliğin mağfiret (bağışlanma) ihtimâli yoktur.” (2/m. 67)
“Ubeydullah Ahrâr (k.s.) Hazretleri şöyle buyurdu:
“Bütün manevi haller ve vecdler bize verilse de itikadımız Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat akidesi üzere olmasa biz bu hallerin mahrumiyetten başka bir şey olmadığına inanırız.
Yine, kusur ve noksanlar bizim üzerimizde toplansa, itikadımız Ehl-i Sünnet vel-Cemaat akidesi üzere dosdoğru ise, biz bunda bir beis görmeyiz.
Cenab-ı Hak Seyyid-i Beşer (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz hürmetine, bizi ve sizi, Peygamber Efendimizin râzı olduğu Ehl-i Sünnet vel-Cemaat’in yolunda sabit kılsın.” (Mektubat-ı İmam-ı Rabbani, 1/ m. 193)