Home / Süleyman GÖKSU (page 5)

Süleyman GÖKSU

HAZRET-İ EBUBEKİR’İN CİĞER KEBABI

Bir gün Sahabe-i Güzin (radıyallâhü anhüm), Fahr-i Kainat’ın (sallallâhü aleyhi ve sellem) huzuruna varıp: “Yâ Resulallah, Hazret-i Ebubekir evinde ciğer kebabını yalnız yer. Kokusunu duyarız. Lakin bizi davet etmez.” dediler. Sultan-ı Enbiya (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Böyle yaptığı vakit bana haber veriniz. Hep beraber varalım.” buyurdular. Bir gün Hz. Ebubekir’in …

Devamı... »

“BİLAL NE GÜZEL İNSANDIR, O MÜEZZİNLERİN EFENDİSİDİR”

Hazret-i Bilal, Müslüman olduğunu herkesten evvel ilan eden yedi zattan biridir. Bu zatlar şunlardır: Ebubekr-i Sıddık, Habbab bin Eret, Suheyb-i Rumi, Bilal-i Habeşi, Ammar ile babası Yasir ve validesi Sümeyye Hatun. (Radıyallâhü teâlâ anhüm.) Müşrikler, Hazret-i Bilal’e şiddetli davranır, eziyet ederler o ise hep “Ehad Ehad” (Allah birdir, Allah birdir) …

Devamı... »

İBADETİN EN ÜSTÜNÜ DİNİN HÜKÜMLERİNİ BİLMEKTİR

Resul-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Alimlerin mürekkebi şehitlerin kanıyla tartıldı da ondan ağır geldi.” “Kendisinden istifade edilen bir alim, bin abid (ilimsiz çok ibadet eden)den hayırlıdır.” “Allah her kime hayır murat ederse onu dinde fakih kılar (ona din ilmi verir).” “İbadetin en üstünü fıkıh (dinin hükümlerini bilmek)tir dinin …

Devamı... »

“…MUHAKKAK RESULULLAH’TA SİZE PEK GÜZEL BİR ÖRNEK VARDIR.”

Resulullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), ahlâkın en güzeline sahip idi, en güzel amelleri işlerdi. Ümmetinin de onun sünnetine uyarak güzel ahlâk sahibi olması gerekir. Cenab-ı Hak, peygamberlerinden her birini bir vasıf ile medhetmiş ve Peygamberimize -mealen-: “İşte peygamberler, Allah’ın hidayetine eriştirdiği kimseler; sen de onların gittiği yoldan yürü…” (En‘âm …

Devamı... »

HIRS, DİNİ VE İNSANİYETİ BOZAR

Hırs hastalığı fazilet ve iyilikleri kökünden kazır, sahibini ibadetlerden alıkoyar. Şüphelilere ve haramlara düşmeye sebep olur. Hâlbuki kendini helâk edercesine çalışan haris, ona takdir edilen kısmeti üzerine Allahü Teâlâ’nın gadabından ve nefsinin zelil olmasından başka bir şey daha ilave edemez. Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdular: “Çok çalışan haris kimse ile kanaatkâr …

Devamı... »

HAZRET-İ ÖMER’İN OĞLUNA NASİHATİ

Hazret-i Ömer, oğlu Abdullah’a şöyle bir mektup yazdı: “Sana Allâhü Teâlâ’dan korkmanı tavsiye ediyorum. Kim Allah’tan korkarsa Allâhü Teâlâ onu korur. Kim Allâhü Teâlâ’ya tevekkül ederse Allâhü Teâlâ ona kafidir. Allâhü Teâlâ ihlasla ödünç verene; rızası için (zekat ve sadaka vererek, malını hayırda harcayarak) infakta bulunana mükâfatını verir. Nimetine karşı …

Devamı... »

ARKADAŞLIĞA DAİR

Din kardeşliğinde ihlâs, ancak birbirine uymakla tamam, olur. Kardeşliğinde halis olmayanlar, münafıklardır. İhlâs demek, kardeşinin yanında ve gıyabında, kalpten ve dilden, gizli ve aşikar, tenhada ve halk içinde iken hep kardeşlik haklarına riayet etmek demektir. Bu hallerin birisinde ihtilâf ve tavrın değişmesi, kardeşlikte ikiyüzlülük olur. Arkadaşlığın hakkı ağırdır, ona ancak …

Devamı... »

TESBİH DUASININ FAZİLETİ

Cennet-i Ala’nın ağaçları, nehirleri ve içinde bulunan ilâhî nimetlerin tamamı kulun dünyada işlediği salih amellerin neticesi ve meyvesidir. Resulullah (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz buyurdular ki: “Muhakkak cennet ağaçsızdır, senin ‘Sübhânellâhi velhamdü lillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber’ sözün ona ağaç dikmendir.” Yine Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Kim Sübhânellâhil-azîm ve …

Devamı... »

“HİÇ BİLENLERLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”

İbn-i Abbas (radıyallâhü anhümâ) şöyle buyurmuştur: “(Cennette) İlim sahiplerinin derecesi diğer müminlerin derecesinden yedi yüz derece üstündür. Ve her iki derece arası beş yüz senelik mesafedir.” Zümer Suresinde (mealen): “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” buyrulmuştur. İlim ve ilim sahipleri hakkında nazil olan ayetler onların şan ve şerefini anlatmaya kafi …

Devamı... »

MANEVİ HASTALIKLARA ÇARE ARAMALIDIR

İmam-ı Rabbani (kuddise sirruh) Hazretleri buyurdular: Kıymetli evladım. İnsanın vücudunda bir hastalık veya bir azasında ağrı olsa bunlardan kurtulmak için elinden gelen gayreti gösterir. Hâlbuki aynı kimse, kendisini ebedî ölüme götürecek ve sonsuz azaba duçar edecek olan kalp hastalığına yakalanmıştır ki bu Allâhü Teâlâ’dan başkasına bağlanmaktır. Fakat asla bu hastalıktan …

Devamı... »