Home / İslam (page 5)

İslam

İslam haberleri

“TEENNİ RAHMAN’DAN, ACELE ŞEYTAN’DANDIR”

Bir işte acele etmeyip düşünerek hareket etmeye teenni denir. Teenninin zıttı acele etmek yani bir şeyi zamanından önce elde etmeğe çalışmaktır. Vakti gelen hayırlı bir iş için teenniye (yavaş davranmaya) gerek yoktur. Fakat henüz zamanı gelmeyen bir iş için acele eden pişman olur. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde “Teenni …

Devamı... »

II. MURAD HAN’IN VARNA ZAFERİ (1444)

Sultan II. Murat Han “Saltanat dedikleri ancak cihan kavgasıdır” deyip 1444 senesinde Osmanlı tahtından feragat etti ve yerine oğlu Mehmed Han’ı (Fatih) geçirdi. Kendisi de ibadet için Manisa’ya çekildi. Bu haber yayılınca kafir kralları “Müslümanların padişahı ihtiyarladı, yerine de henüz pek küçük yaştaki oğlunu getirdi, artık onlardan korkulmaz” diye haberleştiler. …

Devamı... »

ENDERUN ADAB-I MUAŞERET KAİDELERİ -2-

Sakat ve hasta olanlarla alay etmemeli, kahkaha ile gülmemeli, tavırlarıyla, hal ve hareketiyle ve diliyle akranlarını küçük görmemelidir. Arkadaşının kendisinden istediği bir şeyi vermeli, İzinsiz olarak birisinin velev ki bir çöpünü almamalı, Arkadaşının elde edeceği bir şeye, refaha vesaire nimetlere gizli veya aşikâr mani olmamalı, İşlerinde sefihçe ve ihmalkâr davranmamalı, …

Devamı... »

ENDERUN ADAB-I MUAŞERET KAİDELERİ -1-

Enderun Mektebi, Sultan İkinci Murat Han tarafından idare ve askeriyede istihdam olunacak mümtaz bir kadronun yetiştirilmesi için kurulan saray mektebidir. Enderun’daki adab-ı muaşeret kaidelerinin bazıları: Padişahın huzurunda laubali ve edebe aykırı bir şekilde durulmamalıdır. Soğan, sarımsak, pastırma gibi ağır kokulu yiyeceklere çok fazla rağbet etmemeli; ihtiyarlardan evvel yemeğe başlamamalı, yemeği, …

Devamı... »

DÜNYADA SELAMET VE HUZURUN ŞARTLARI

Hatem-i Esam (k.s.) Hazretleri, Bağdat’a geldiğinde halk etrafına toplandı ve: “Sen Arap olmadığın halde konuştuğun herkesi mağlup ediyorsun, bu nasıl oluyor?” diye sordular. Dedi ki; “Bende üç haslet var, bunlar sayesinde hasımlarıma galip gelirim: Hasmım doğruyu bulunca sevinirim, hataya düşünce üzülürüm. Hasmımı cahil görmekten çekinirim” dedi. Bu söz Ahmed bin …

Devamı... »

“İNSAN, İHSANIN KULUDUR”

Ülfet ve muhabbetin sebeplerinden birisi de ihsandır. İhsan: Bir maksat ve karşılık beklemeksizin malını güzel ve dinin emrettiği yahut tavsiye ettiği yere sarf etmek, harcamaktır. İnsanlara ihsanda bulunmak, ihtiyaçlarında yardım etmek muhabbete vesile olur. Cenâb-ı Hak “İyilik ve takva hususunda birbirinizle yardımlaşınız.” mealindeki Mâide suresinin 2. Ayet-i celilesi ile kullarını …

Devamı... »

DÖRT MEZHEP RAHMETTİR

Ehl-i Sünnet vel-Cemaat’ın amelde dört büyük (Hanefî, Malikî, Şafiî ve Hanbeli) mezhebi, Müslümanlar hakkında bir ilahi rahmettir. Bunlar edille-i erbaadan (Kitap, sünnet, icma ve kıyas-ı fukahadan) dinî hükümleri çıkarmış, Müslümanlara takip edecekleri yolu açıkça göstermişlerdir. Bu mezheplerden birine uyan bir Müslüman, Peygamberimizin yolunda bulunmuş olur. Bu pek muhterem müçtehitlerin hepsi …

Devamı... »

ASHAB-I KİRAM’DAN EBU ZERR’İN VEFATI

Ebu Zer Hazretleri, ilk iman edenlerin beşincisidir. Resul-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) Hazretleri: “Allâhü Teâlâ, bana dört kişiye muhabbet eyle, diye buyurdu ve onları sevdiğini haber verdi.” buyurunca: “Onlar kimlerdir?” diye sordular -üç kere- “Biri Ali’dir” dedikten sonra diğerlerini süratle saydı ve “Ebu Zer, Mikdad ve Selman’dır.” buyurdular. Ebû …

Devamı... »

“LEZZETLERİ YIKAN, ÖLÜMÜ ÇOKÇA ANINIZ”

Dünya saadeti fani, ahiret mülkü ve devleti ise bakidir. Resulullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem): “Eğer dünya tükenecek altın, ahiret ise hiç tükenmeyecek toprak olsa elbette ahireti dünya üzerine tercih ederdim” buyurmuşlardır. Hadis-i şerifte: “(Dünya’da) Allâh’ı zikir, ilim öğrenen ve öğreten hariç dünya ve içindekiler mel‘ûndur (yani Allâhü Teâlâ’dan uzaktır)” …

Devamı... »

RESULULLAH EFENDİMİZİN ŞEFAATI

Resulullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem) buyurdular: “Kıyamet günü geldiği zaman insanlar deniz dalgaları gibi birbirine çarparak karışacaklar. Sonra Âdem Aleyhisselâm’a gelerek: ‘Zürriyetine şefaat et!’ diyecekler. Adem Aleyhisselâm: ‘Ben ona ehil değilim, lâkin siz İbrahim Aleyhisselâm’a gidin; çünkü o Halilullâh’tır’ diyecek. Bunun üzerine İbrahim Aleyhisselâm’a gelecekler. O da: ‘Ben buna …

Devamı... »