Home / Süleyman GÖKSU (page 8)

Süleyman GÖKSU

“RÜŞVET VEREN VE ALAN ATEŞ İÇİNDEDİR”

Rüşvet, batıl bir maksadı yerine getirmek için bazı şahıslara verilen bir maldır. Böyle batıl bir maksadın lehine olarak yapılması için ona buna para veren, bir maksadını haksız yere elde etmek istemiş olacağından elbette ilâhi azaba müstehak bulunmuş olur. Rüşvet haramdır, en büyük günahlardandır. Bunu işleyenler Allahü Teâlâ tarafından lanetlenmişlerdir. Nitekim …

Devamı... »

RÜŞVET ŞAİBESİ OLAN ŞEYLERDEN DE SAKINMALIDIR

Rüşvet, hakların zayi olmasına sebeptir, zulme vesiledir. Allahü Teâlâ’dan korkan, hukuka riayet eden bir kimse rüşvet günahını işleyemez. İnsan yalnız rüşvetten değil, rüşvet şaibesi olan şeylerden de çok sakınmalıdır. Resûl-i Ekrem (sallallâhü aleyhi ve sellem) Efendimiz, Ashabı’ndan bir zatı, Zübyan Kabilesi’nin zekatlarını tahsil etmesi için göndermişti. Bu zat vazifesini yapıp …

Devamı... »

ŞEYHÜLİSLAM MEHMED EFENDİ’NİN ZEKASI

Hoca Sadüddin Efendi’nin büyük oğlu Mehmed Efendi (vefatı 1615) 24’ncü Osmanlı şeyhülislamıdır. Yüksek ilim ve zekâsında, vera ve takva sahibi olduğunda ittifak vardır. Fıkhi bütün meselelerin tamamı zihninde hep hazır bulunurdu. Hafızası dillere destan idi. Muhibbi Muhammed Emin, “Hulasatül-Eser” kitabında şöyle anlattı: Şeyhulislam Mehmed Efendi, bir gün kendisine ait bir …

Devamı... »

“EN HAYIRLI ZENGİNLİK KANAATTİR”

İsa Aleyhisselam buyurmuştur ki: “Muhakkak mal sahibi şu üç halden biriyle hâllenir: Ya malı helâlinden kazanmamıştır veya hakkı olan yerden onu menetmiş (zekât ve sadaka vermemiş)tir. Yahut mal, sahibini Rabbine ibadetten alıkoymuş, onun salihlerden olmasına mani olmuştur.” Hadîs-i Kudsi’de: “Ey Ademoğlu! İnfak et, ben de sana infak edeyim” buyurulmuştur. Resûlullah …

Devamı... »

ÇOK YİYEN İBADETTEN LEZZET ALAMAZ

Zünnun-i Mısri Hazretleri: “Midesi yemekle dolu olan kimsede hikmet durmaz” buyurmuştur. İbrahim bin Ethem (k.s.) anlattı: Lüban dağında pek çok evliyaullah ile görüştüm. Hepsi bana dediler ki: “İnsanlara şu dört şeyi nasihat et: •    Çok yiyen ibadet lezzetini hissedemez. •    Çok uyuyan ömrünün bereketini göremez. •    Daima insanları razı etmek …

Devamı... »

TABİİNİN HAYIRLISI

Yemenli bir hac kafilesi Hazret-i Ömer Efendimizi (r.a.) ziyarete gelmişlerdi. Hazret-i Ömer (r.a.): “İçinizde Üveys bin Amir var mıdır?” diye sordu. Sonra içlerinden birine “Sen Üveys’sin!” buyurdular. O da: “Evet, benim.” dedi. Hazret-i Ömer (r.anh): “Senin validen Yemen’de hayatta mıdır?” diye sordu. Üveys (r.a.): “Evet” dedi. Hazret-i Ömer (r.a.) buyurdu …

Devamı... »

SALEBE BİN ANEME (R.A.)

Ensar’dan ve Hazrec kabilesinin Sevad bin Ganemoğullarındandır. Akabe Beyati’nde bulunan yetmiş sahabeden olup Bedir Harbi’ne de iştirak etmiştir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz, Hazret-i Sa‘lebe’yi (r.a.), Muaz bin Cebel ve Abdullah bin Üneys (radıyallâhü anhümâ) ile Benî Seleme kabilesinin putlarını kırmaya göndermişti. İbn-i İshak’ın beyanına göre Salebe Hazretleri Hendek Gazası’nda, Urve …

Devamı... »

HZ. ALİ’NİN (K.V.) NASİHATİ

Hz. Ali (kerremallâhü vecheh) irtihalinden hemen önce oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’e şöyle nasihat etti: Oğullarım, Allâhü Teâlâ’dan korkmanızı, namazı vaktinde kılmanızı, nisaba ulaştığında zekâtı vermenizi, abdestinizi güzel almanızı tavsiye ediyorum. Zira abdestsiz namaz kabul olunmaz. Hataları bağışlayın, öfkenizi yutun, sıla-i rahim (yakın akrabaya iyilik yapın), cahile karşı sabırlı …

Devamı... »

CAHİLLERİN DOKTORLARI ALİMLERDİR

Bir müşkilini ve bilmediği meseleleri sormak, tabibe kalbinin hastalığını sormak gibidir. Cahillerin kalpleri hastadır âlimler de bu hastalığın doktorlarıdır. Yarım âlim, yarım tabip gibidir, ilacı güzel yapamaz. Kâmil âlim ise her hastayı tedavi etmez. Ancak deva kabul edecek, iyileşecek hastayı tedavi eder. Eğer hastalık müzmin ise “Bu çaresiz bir hastalıktır” …

Devamı... »

ALLAH’IN SEVDİĞİNİ MELEKLER VE İNSANLAR DA SEVER

Allâhü Teâlâ bir kulunu sevdiğinde Cebrail Aleyhisselâm’a: “Muhakkak ben falan kulumu seviyorum, sen de onu sev” buyurur. Cebrâîl Aleyhisselâm o kimseyi sever. Sonra semada: “Muhakkak Allâhü Teâlâ falan kulunu seviyor, sizler de onu seviniz!” diye nida olunur. Bütün sema ehli (melekler) onu severler. Sonra yeryüzünde o kimseye karşı halkın kalbine …

Devamı... »