Tarih Haberleri | Hatay Haber, Hatay Haberleri https://www.hatayinnabzi.com Hatayın Nabzı Wed, 26 Aug 2020 07:03:44 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 Malazgirt Zaferi https://www.hatayinnabzi.com/malazgirt-zaferi-2/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=malazgirt-zaferi-2 https://www.hatayinnabzi.com/malazgirt-zaferi-2/#respond Wed, 26 Aug 2020 07:03:43 +0000 https://www.hatayinnabzi.com/?p=5795 İslam tarihi boyunca Müslümanlar arasında, özellikle de İranlılar ve Türkler arasında büyük iftihar vesilesi olan önemli olaylardan biri “Malazgirt Meydan Muharebesi”dir. Malazgirt Zaferinin 949. Yıldönümünü idrak ediyoruz. Malazgirt Meydan Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında gerçekleşen muharebedir. Alp Arslan’ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, “Türklere Anadolu’nun kapılarında …

The post Malazgirt Zaferi first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
İslam tarihi boyunca Müslümanlar arasında, özellikle de İranlılar ve Türkler arasında büyük iftihar vesilesi olan önemli olaylardan biri “Malazgirt Meydan Muharebesi”dir. Malazgirt Zaferinin 949. Yıldönümünü idrak ediyoruz. Malazgirt Meydan Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru Romen Diyojen arasında gerçekleşen muharebedir. Alp Arslan’ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, “Türklere Anadolu’nun kapılarında kesin zafer sağlayan son muharebe” olarak bilinir.

26 Ağustos 1071 tarihinde Malazgirt’te Büyük Selçuklu Devleti ile Bizans İmparatorluğu arasında meydana gelen ve Selçukluların mutlak zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Meydan Muharebesi, gerek Türk gerek İslam gerekse dünya tarihi açısından kısa ve uzun vadede belirleyici sonuçların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Savaştan sonraki on yıl içerisinde Müslümanlar, Anadolu’nun Batı uçlarına kadar ulaşmış ve 1075 yılına gelindiğinde İznik merkezli Türkiye Selçuklu Devleti’nin temelleri atılmıştır. İslâm dünyasında Selçuklu sultanlarının liderliğini üstlendiği yeni bir devir açılırken, Bizans İmparatorluğu da 1453 yılında İstanbul’un fethine kadar devam edecek olan bir çözülme dönemine girmiştir.

Günümüz sınırlarına göre Malazgirt, Muş’ta yer almaktadır. Konum olarak Van, Ağrı, Erzurum, illerinin ortasında bulunur. Malazgirt ilçesi il merkezine karayolu ile uzaklığı 137 km olup, merkeze en uzak ilçe durumundadır. İlçenin yüzölçümü 1534 km2 olup, düz bir alana kurulmuştur.

Anadolu’nun aziz milletimizin anavatanı haline gelmesine vesile olan, Malazgirt Zaferi’nin yıl dönümünü kutluyorum.

The post Malazgirt Zaferi first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/malazgirt-zaferi-2/feed/ 0
FATİH SULTAN MEHMET ZAMANINDA ADALET https://www.hatayinnabzi.com/fatih-sultan-mehmet-zamaninda-adalet/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=fatih-sultan-mehmet-zamaninda-adalet https://www.hatayinnabzi.com/fatih-sultan-mehmet-zamaninda-adalet/#respond Tue, 21 Feb 2017 07:14:40 +0000 http://www.hataytr.com/?p=3574 İstanbul’un fethinden sonra mahkumları serbest bırakan Fatih Sultan Mehmet Han’ın huzuruna, zindandan çıkmak istemeyen iki papaz getirilir. Bunlar Bizans İmparatoru Kostantin’e adaletli olmasını söylediklerinden dolayı zindana atılmış ve “Böyle adaletsiz bir dünyada içerisi dışarısından daha rahat” deyip hapisten çıkmamaya yemin etmişler. Sultan Mehmet onlara der ki: “Memleketimizi geziniz, Müslüman hakimlerin ve Müslüman halkın davalarını dinleyiniz. …

The post FATİH SULTAN MEHMET ZAMANINDA ADALET first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>

İstanbul’un fethinden sonra mahkumları serbest bırakan Fatih Sultan Mehmet Han’ın huzuruna, zindandan çıkmak istemeyen iki papaz getirilir. Bunlar Bizans İmparatoru Kostantin’e adaletli olmasını söylediklerinden dolayı zindana atılmış ve “Böyle adaletsiz bir dünyada içerisi dışarısından daha rahat” deyip hapisten çıkmamaya yemin etmişler. Sultan Mehmet onlara der ki: “Memleketimizi geziniz, Müslüman hakimlerin ve Müslüman halkın davalarını dinleyiniz. Bizde de sizdeki gibi adaletsizlik ve zulüm görürseniz hemen gelip bana bildiriniz ve siz de uzlete çekilmekte haklı olduğunuzu ispat ediniz!”

Bu teklifi kabul eden iki papaz Bursa’da şöyle bir davaya şahit olmuşlar:

Bir Müslüman, bir Yahudi’den at satın almış. Ancak ilk akşam atın hasta olduğu belli olmuş. Müslüman, sabah erkenden Bursa kadısına gelmiş, fakat kadı dairesinde yokmuş. Bir müddet bekleyen dâvâcı, kadının geleceğinden ümidini kesip gitmiş. At ikinci akşam ahırda ölmüş. Bursa kadısı bu haberi duyunca mağdur olan at sahibine: “Mademki, atın elinizde ölmesine benim vazife başında olmayışım sebep oldu. Atın bedelini ben veriyorum” demiş.

Papazlar, İslâm kadısının bu derece adil kararı karşısında hayretler içinde kalmışlar. Başka yere gitme ihtiyacını duymadan hemen İstanbul’a gelmişler. Fatih Sultan Mehmet Han, huzuruna çıkan papazlara:

Ne gördünüz, anlatın.” demiş. Papazlar:

Yüce padişahımız tarafından eyaletlerde kurulan mahkemeler dahi İstanbul’da kurulan mahkemeler gibi adalet icra ediyorlar. Bundan sonra biz zindana girmeyeceğiz. Çünkü sizde böyle adalet tatbik edildikçe, Müslüman olmayanların dahi zulme uğramayacağına inanmış bulunuyoruz” deyip Müslüman olmuşlar.

Fatih Sultan Mehmet Han’a Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanı cennet olsun.

The post FATİH SULTAN MEHMET ZAMANINDA ADALET first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/fatih-sultan-mehmet-zamaninda-adalet/feed/ 0
2. Abdülhamid’in 56 Milyon Dönümlük Arazisi Vardı https://www.hatayinnabzi.com/2-abdulhamidin-56-milyon-donumluk-arazisi-vardi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=2-abdulhamidin-56-milyon-donumluk-arazisi-vardi https://www.hatayinnabzi.com/2-abdulhamidin-56-milyon-donumluk-arazisi-vardi/#respond Wed, 15 Feb 2017 11:38:30 +0000 http://www.hataytr.com/?p=3541 Prof. Dr. Arzu TERZİ HaberTürk televizyonunda Öteki Gündem adlı katıldığı programda Sultan II. Abdülhamit ile ilgili çok ilginç bilgiler verdi. Sultan II. Abdülhamit’in 56 Milyon dönümlük arazi bulunduğunu söyledi İşte O Programdan bir kesit;

The post 2. Abdülhamid’in 56 Milyon Dönümlük Arazisi Vardı first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>

Prof. Dr. Arzu TERZİ HaberTürk televizyonunda Öteki Gündem adlı katıldığı programda Sultan II. Abdülhamit ile ilgili çok ilginç bilgiler verdi.

Sultan II. Abdülhamit’in 56 Milyon dönümlük arazi bulunduğunu söyledi

İşte O Programdan bir kesit;

The post 2. Abdülhamid’in 56 Milyon Dönümlük Arazisi Vardı first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/2-abdulhamidin-56-milyon-donumluk-arazisi-vardi/feed/ 0
SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD HAN VE MATBUAT https://www.hatayinnabzi.com/sultan-ikinci-abdulhamid-han-ve-matbuat/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=sultan-ikinci-abdulhamid-han-ve-matbuat https://www.hatayinnabzi.com/sultan-ikinci-abdulhamid-han-ve-matbuat/#respond Fri, 10 Feb 2017 16:47:54 +0000 http://www.hataytr.com/?p=3505 Sultan Abdülhamid Han’ın tahta geçtiği ilk yıllarda mat-buattaki serbestlik, devletin birliğini bozmak veya devlet idaresinde bulunan kişilere saldırmak ve çamur atmakta kullanılıyordu. Bu ciddi tehlikeyi gören Sultan Abdülhamid Han, neşriyatın dinin, devletin ve milletin aleyhine olmaması için basılmadan önce kontrol ettirmeye başladı. Bilhassa dini neşriyatı kontrol ettirdi. Maarif Nezareti’nde neşrolunacak kitapların basılmadan evvel incelenmesi ile …

The post SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD HAN VE MATBUAT first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Sultan Abdülhamid Han’ın tahta geçtiği ilk yıllarda mat-buattaki serbestlik, devletin birliğini bozmak veya devlet idaresinde bulunan kişilere saldırmak ve çamur atmakta kullanılıyordu. Bu ciddi tehlikeyi gören Sultan Abdülhamid Han, neşriyatın dinin, devletin ve milletin aleyhine olmaması için basılmadan önce kontrol ettirmeye başladı. Bilhassa dini neşriyatı kontrol ettirdi. Maarif Nezareti’nde neşrolunacak kitapların basılmadan evvel incelenmesi ile vazifeli bir ‘Encümen-i Teftiş ve Muayene Heyeti’ ve “Tercüme Cemiyeti” ismi ile bir heyet teşkil edildi, yabancı dildeki neşriyatlar tercüme edildi ve yabancı dilde eserler neşrettirdi. Yıldız Kütüphanesi ve Bayezid Kütüphanesi’ni kurdu. Kütüphanelerdeki kitapların kataloglarını yaptırdı.

Sultan Abdülhamid Han, matbuata düşman değil, yardımcı idi. Hatıratında “Benim memleketimde hangi fikir adamı, hangi edebiyatçı, hangi âlim faydalı bir yazı yazmış, kitap çıkarmış da ben buna mâni olmuşum?” demiştir.

Sultan Abdülhamid Han, matbuat ve neşriyat çalışmalarını desteklediği için kitap, mecmua (dergi) ve gazete sayısında büyük artışlar oldu. Matbaaların sayısı iki katına çıkmış, on dört binin üzerinde kitap basılmıştır.

1890’lı yıllarda günlük gazetelerden İkdam’ın tirajı on beş bin, Sabah’ın on iki bin idi. Tirajı on binin üstünde dergiler vardı. 1940’lı yıllarda Cumhuriyet Gazetesi’nin tirajının 7.500, Tasvir Gazetesi’nin 5.000 civarında olduğuna bakılınca vaziyet daha iyi anlaşılmış olur.

Sultan Abdülhamid Han, İslâm âlemini manevî bağlarla bir çatı altına toplamaya çalıştı. Afganistan, Rusya, Buhara, Semerkand, Afrika, Ümit Burnu, Umman, Zengibar, Kongo, Yemen, Çin, Habeşistan ve Hindistan gibi ülkelere elçiler gönderdi. Müslümanların sıkıntılarıyla yakından alakadar oldu. Buralara maddî yardımların yanında dini kitaplar ve Kur’ân-ı Kerim gönderdi. Kendi kesesinden bedelini ödeyerek Buhari-i Şerif’i bastırmış ve bütün İslâm memleketlerine hediye olarak göndermiştir.

The post SULTAN İKİNCİ ABDÜLHAMİD HAN VE MATBUAT first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/sultan-ikinci-abdulhamid-han-ve-matbuat/feed/ 0
Mutfak ve Kültür: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yemek Tarihi https://www.hatayinnabzi.com/mutfak-ve-kultur-osmanlidan-cumhuriyete-yemek-tarihi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=mutfak-ve-kultur-osmanlidan-cumhuriyete-yemek-tarihi https://www.hatayinnabzi.com/mutfak-ve-kultur-osmanlidan-cumhuriyete-yemek-tarihi/#respond Thu, 20 Oct 2016 06:18:05 +0000 http://www.hataytr.com/?p=3129 Tarih Vakfı’nda, Vangelis Kechriotis Perşembe Konuşmaları çerçevesinde bu dönem çeşitli veçheleriyle Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi Türkiye tarihinde yemek konusuna odaklanacağız. Türkiye’de yemek tarihçiliği alanının inşasında rol oynamış isimler kadar, alandaki yeni çalışmalara da yer ayrılacak olan bu konuşma dizinde mutfağın tarihini kültürel, toplumsal, ekonomik ve çevresel bağlarıyla beraber; malzemelerden, tariflere, pişirme tekniklerine, araç gereçlerine, sofranın …

The post Mutfak ve Kültür: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yemek Tarihi first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
tv_mutfak_kulturu_gorselTarih Vakfı’nda, Vangelis Kechriotis Perşembe Konuşmaları çerçevesinde bu dönem çeşitli veçheleriyle Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi Türkiye tarihinde yemek konusuna odaklanacağız. Türkiye’de yemek tarihçiliği alanının inşasında rol oynamış isimler kadar, alandaki yeni çalışmalara da yer ayrılacak olan bu konuşma dizinde mutfağın tarihini kültürel, toplumsal, ekonomik ve çevresel bağlarıyla beraber; malzemelerden, tariflere, pişirme tekniklerine, araç gereçlerine, sofranın düzenine, adabına uzanan bir alanda konu edineceğiz.

Gündelik hayatımızın en başat meselelerinden biri olan yemek, tarih çalışmalarında da giderek daha merkezi bir konuma gelmiş durumda. Tıpkı mutfaklar gibi kapıları, pencereleri birçok başka sahaya açılan; çekmecelerinden, dolaplarından çıkanlarla toplumsal, ekonomik, kültürel ve politik tarihi anlamamıza, yeniden düşünmemize imkân veren; tarihçilik harici disiplinlerle de kuvvetli bağlara sahip tam anlamıyla disiplinler arası bir çalışma sahası yemek tarihçiliği. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi Türkiye tarihçiliği de genel olarak yemek tarihçiliğinde gözlemlenen bu hareketliliği yakından takip ediyor. Son yıllarda bu alanda giderek daha çok yayın ve bilgi üretildiğine, yeni yaklaşımlar ve sorularla alanın derinliğinin artmakta olduğuna tanık oluyoruz. Bir yandan detaylara, tekilliklere yönelik hassasiyetini koruyan diğer yandan yemeğin insan hayatındaki merkezi konumuna denk düşer bir biçimde onu başka disiplinlerle ilişki halinde ele alan çalışmalar çoğalıyor.

  1. Yüzyılda Osmanlı Saray ve İstanbul Mutfak Kültürü:

Değişim ve Devamlılıklar

Konuşmacı: Özge Samancı

İmparatorluğunun son döneminde Osmanlı Sarayı ve payitaht İstanbul’da gıdayla ilgili tüketim alışkanlıkları geçmişe göre farklılıklar sergiliyor muydu? Saray mutfaklarında kullanılan malzemeler ile dönemin mutfağını yansıtan Osmanlı Türkçesi veya Ermeni harfli yemek kitaplarında yer alan malzemeler arasında benzerlik var mıydı? Çok kültürlü İstanbul halkının yemek alışkanlıkları birbiriyle ne kadar ayrışıyor ve ne kadar örtüşüyordu? 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren belirgin bir şekilde tanımlanan Alaturka ve Alafranga sofra ve mutfak kavramları neyi temsil ediyordu? Dönemin mutfak anlayışında yer alan yemek çeşitleri ve teknikleri nelerdi?

Özge Samancı 1800’lü yıllardan 1900’lere İstanbul mutfak kültürünün geçirdiği değişimleri, tarihsel bir bakış açısıyla gıda maddeleri ve içecekler, mutfak ve aşçılar, yemek çeşit ve teknikleri, sofra adabı ve kültürü gibi birçok farklı pencereden inceleyen çalışmasını, yukardaki sorular eşliğinde “Mutfak ve Kültür: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yemek Tarihi” temasıyla, Tarih Vakfı’nın 2016’daki ilk Perşembe Konuşmaları etkinliğinde ele alıyor.

 

Tarih: 27 Ekim 2016, Perşembe

Saat: 18.00

Yer: Tarih Vakfı, Ragıp Gümüşpala Caddesi No: 10, Eminönü (Marmara Belediyeler Birliği Binası)

Özge Samancı kimdir?

Osmanlı ve Türk mutfak kültürü üzerine araştırmalar yapan yemek tarihçisi Doç. Dr. Özge Samancı 1995 yılında Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü lisans programından, 1998 yılında aynı üniversitesinin Tarih Yüksek lisans programından mezun olmuştur. 2009’da yılında Ecole des Hautes Etudes en Sciences Sociales (EHESS-Paris)’te tarih ve medeniyetler alanında doktora derecesini alan Samancı, doktora tezini “19. Yüzyıl İstanbul Mutfak Kültürü” üzerine hazırlamıştır. 2003 yılından itibaren Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünde çalışmakta olan Özge Samancı, yemek tarihi, dünya mutfak kültürleri ve Türk mutfak kültürü alanlarında ders vermektedir. Food & History, Yemek ve Kültür dergilerinin yayın kurulu üyesidir. Aralarında 19. Yüzyıl İstanbul Mutfağı (2006) ve Türk Mutfağı (ed. Arif Bilgin, 2008) kitaplarıyla yemek tarihçiliği alanında “Food Studies In Ottoman-Turkish Historiography” (in Writing Food History: A Global Perspective 2012); Osmanlı Saray ve İstanbul mutfağıyla ilgili “Culinary Consumption Patterns of the Ottoman Elite during the First Half of the 19th Century” (in the Illuminated Table, the Prosperous House 2003), “Pilaf and Bouchées: The Modernization of Official Banquets at the Ottoman Palace in the Nineteenth Century” (in Royal Taste 2011) gibi kitap bölümleri bulunan Samancı’nın ulusal ve uluslararası birçok yayını bulunmaktadır. Son olarak Samancı’nın doktora tezi 2015 yılında Fransa’da La Cuisine d’Istanbul au 19e siècle adıyla yayımlanmıştır.

The post Mutfak ve Kültür: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yemek Tarihi first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/mutfak-ve-kultur-osmanlidan-cumhuriyete-yemek-tarihi/feed/ 0
OSMANLI DÖNEMİ SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ VE SONRASI https://www.hatayinnabzi.com/osmanli-donemi-suleyman-sah-turbesi-ve-sonrasi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=osmanli-donemi-suleyman-sah-turbesi-ve-sonrasi https://www.hatayinnabzi.com/osmanli-donemi-suleyman-sah-turbesi-ve-sonrasi/#respond Thu, 05 May 2016 11:43:48 +0000 http://wp.hataytr.com/?p=1368 Mehmet Akif Terzi ( Osmanlı Arşiv Uzmanı) Gündemimizin ilk sırasını işgal eden “Süleyman Şah Türbesinin Osmanlı Arşivlerindeki izlerine baktığımızda bunun 1882’ye kadar uzandığını görmekteyiz.Bu konu hakkında sevgili dostum Prof. Dr. Erhan Afyoncu Osmanlı Arşivlerinde yaptığı araştırma sonucunda aşağıda da belirtileceği gibi hem önemli belgelere ulaşmış ve hem de türbenin planını bulmuş ve Murat Bardakçı ile …

The post OSMANLI DÖNEMİ SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ VE SONRASI first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
OSMANLI DÖNEMİ SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ VE SONRASIMehmet Akif Terzi ( Osmanlı Arşiv Uzmanı)

Gündemimizin ilk sırasını işgal eden “Süleyman Şah Türbesinin Osmanlı Arşivlerindeki izlerine baktığımızda bunun 1882’ye kadar uzandığını görmekteyiz.Bu konu hakkında sevgili dostum Prof. Dr. Erhan Afyoncu Osmanlı Arşivlerinde yaptığı araştırma sonucunda aşağıda da belirtileceği gibi hem önemli belgelere ulaşmış ve hem de türbenin planını bulmuş ve Murat Bardakçı ile bir gazete de yayınlamıştı.

Osmanlı Hanedanı’nın büyük atası olan Süleyman Şah’ın mezarı 19. asırda tamamen harabe haline dönmüştü. Mezarın elden geçirilmesi 1882’de gündeme geldi.Halep Vilayetinden türbenin içler acısı durumunu bildiren yazı geldiğinde bu durum II. Abdülhamid’e arzedildi. Bu dönemde II. Abdülhamid memleketin dört bir tarafındaki önemli şahsiyetlerin türbelerini elden geçirtmiş veya yeniden inşa ettirmişti. Bu türbeler arasında Ertuğrul Gazi’nin, Şeyh Edebali’nin, Akşemseddin’in ve Bolayır’da vefat eden Süleyman Paşa’nın kabirlerini sayabiliriz.Caber Kalesi’nin eteklerinde bulunan mezara 1884’te türbe inşası için bir keşif yaptırıldı, inşaatın 49 bin 145 kuruşa mâlolacağı belirlendi ve Sultan Abdülhamid gerekli plânların hazırlanmasını emretti. Türbe kare biçiminde olacak, mekâna kuyu, ambarlar, odalar ve türbenin korunması için askerlerin kalacağı bir koğuş yaptırılacaktı. İnşaatın tamamlanmasının ardından, türbeye muhafız olarak bir onbaşının kumandasında bir takım ve 100 kuruş maaşla bir de türbedar tayin edildi.

TÜRBENİN PLANI;

Ancak inşaat kaliteli olmadığı için türbe defalarca harabeye dönmüş, tamirler görmüştür. 1910 yılında Sultan Mehmet Reşad döneminde Dahiliye Nezareti Kasım 1910 yılında Sadarete yazdığı bir yazıda türbenin acilen tamire muhtaç olduğunu bildirerek masraflarının padişahın bütçesinden karşılanması hususunu arz eder. Ancak patlak veren dünya savaşı araya girince bu tamir girişimi sonuçlanmaz. Derken aradan yine seneler geçti ve Kurtuluş Savaşı yılları geldi… Suriye, I. Dünya Savaşı’ndan itibaren Fransızların işgaline uğradı. Lozan öncesinde masaya oturan Türkiye ile Fransa arasında Ankara’da 1921’in 20 Kasım’ında bir “ön barış andlaşması” imzalandı ve Fransa andlaşmanın 9. maddesiyle Caber Kalesi’ndeki “Türk Mezarı”nın Türk toprağı olduğunu kabul etti.Türkiye’nin yeni sınırları 24 Temmuz 1923’te Lozan’da son şeklini alırken Fransız temsilci General Pelle, Türk delegasyonunun başkanı İsmet Paşa’ya aynı gün resmi bir mektup gönderdi ve Ankara Andlaşması’nın hükümlerinin aynen geçerli olduğunu, Lozan ile çakışmadığını duyurdu.

Son Halife Abdülmecid Efendi, 18 Ekim 1921’de Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na, yani Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği mektupta, Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları dışındaki tek toprak parçası olan Suriye’deki Caber Kalesi’nin Türk toprağı olarak kalmasını Fransa’ya kabul ettiren Ankara yönetimini tebrik etmişti.

Türk Mezarının ahvali 1938 yılına kadar gündeme gelmedi. Cumhuriyet döneminde 150’likler listesinde olup Suriye’ye sürgüne gönderilen edebiyatımızın çok önemli isimlerinden biri olan Refik Halid Karay 1938 yılında türbenin durumunu gündeme getirdi. Bu yazı üzerine Ankara harekete geçti ve yetersiz kalsa da bir tamir yaptırıldı. Devrim yasalarından olan ve tekke, zaviye ve türbelerin kapatılmasını emreden yasanın çıkmasının ardından kaldırılan Süleyman Şah Türbesi’nin imamlık kadrosu da yeniden ihdas edildi. 1931 Haziranı’ndan itibaren Evkaf Umum Müdürlüğü bütçesinden maaşının ödenmesi kararlaştırıldı.Türbeyi 1949’da bir astsubay, bir onbaşı ve sekiz er korumaktaydı…

1951’de Caber Kalesi’ni, Süleyman Şah’ın mezarını ve Halep ile Şam’daki şehitliklerin durumunu inceleyen Konya Miletvekili Saffet Gürol’un hazırladığı raporda bu mekânlarda büyük aksaklıklar bulunduğuna dikkat çekilmesi üzerine Türk Mezarı tekrar gündeme geldi ama o senelerde Suriye ile münasebetlerimizin iyi gitmemesinden dolayı hiçbir şey yapılamadı.Süleyman Şah, ölümünden dokuz asır sonra, 1973’te yerinden oldu. Suriye, Caber Kalesi’nin bulunduğu bölgeyi sular altında bırakacak olan bir barajın inşasına başlayınca Türk Mezarı eski mekânına benzeyen bir başka yere taşındı. Süleyman Şah için orada yeni bir türbe inşa edildi ve bir müfreze asker bulundurup bayrak çekme âdeti bu yeni türbede de devam etti.

Yukarıda büyük atamız Süleyman Şah’ın türbesi hakkındaki tarihi gelişim özetle ortaya konmuştur. Kendisini Osmanlı hayranı ve takipçisi olarak gösteren yetkililerin ulu atamıza reva gördükleri bu tavrı okuyucuların takdirlerinebırakmak gerekmektedir.

BELGELER

The post OSMANLI DÖNEMİ SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ VE SONRASI first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/osmanli-donemi-suleyman-sah-turbesi-ve-sonrasi/feed/ 0
OSMANLI’DA RÜŞVET ALMANIN ENGELLENMESİNE DAİR CEZA KANUNNAMESİ https://www.hatayinnabzi.com/osmanlida-rusvet-almanin-engellenmesine-dair-ceza-kanunnamesi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=osmanlida-rusvet-almanin-engellenmesine-dair-ceza-kanunnamesi https://www.hatayinnabzi.com/osmanlida-rusvet-almanin-engellenmesine-dair-ceza-kanunnamesi/#respond Thu, 05 May 2016 11:39:18 +0000 http://wp.hataytr.com/?p=1364 Mehmet Akif TERZİ 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı ile Osmanlı Devleti’nde yeni bir dönem başlamıştı. Bu fermanla birlikte bürokrasiden yargı sistemine kadar birçok alanda yeniliklere gidilmişti. Tanzimat Fermanı’nın tamamlayıcısı olarak görülen 1856 Islahat Fermanı da bu kabilden değerlendirilmelidir. Bu iki ferman da batılı ülkelerin azınlık haklarının korunmasına yönelik baskılar sonucu uygulamaya konulmuş olmasına rağmen …

The post OSMANLI’DA RÜŞVET ALMANIN ENGELLENMESİNE DAİR CEZA KANUNNAMESİ first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
OSMANLI’DA RÜŞVET ALMANIN ENGELLENMESİNE DAİR CEZA KANUNNAMESİ

Mehmet Akif TERZİ

1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı ile Osmanlı Devleti’nde yeni bir dönem başlamıştı. Bu fermanla birlikte bürokrasiden yargı sistemine kadar birçok alanda yeniliklere gidilmişti.

Tanzimat Fermanı’nın tamamlayıcısı olarak görülen 1856 Islahat Fermanı da bu kabilden değerlendirilmelidir. Bu iki ferman da batılı ülkelerin azınlık haklarının korunmasına yönelik baskılar sonucu uygulamaya konulmuş olmasına rağmen devletin birçok kurumunda reformlara gidilmesi bakımından oldukça önemlidir. Klasik dönem Osmanlısında rüşvet almak-vermek, devletin malını çalmak, devlet malını zarara uğratmak gibi suçlar çok ağır cezaları gerektiriyordu. Islahat Fermanı’ndan hemen önceye rastlayan Rüşvet Kanunnamesi de Osmanlının yenileşme ve tekrar bir ivme ile toparlanma sürecinde rüşvet illetinin önüne geçilmesi için düzenlenen bir kanundur. Sultan Abdülmecid’in emri ile hazırlanan Rüşvet Kanunu yayınlandığı günden itibaren yürürlüğe girmiştir.

Osmanlı hayranlığı üzerinde yoğunlaşan tartışmalarının gölgesinde Türkiye’nin gündemine oturan meclisteki rüşvet, yolsuzluk ve devlet malını çalmak gibi suçlara Osmanlı’nın bakışını ortaya koymak adına bu kanunnameyi okuyucuların bilgisine sunuyoruz.

 

Mucebince Amel Oluna

Şeriatça, Devletçe ve insanca ayıplanmış ve kötü olarak görülmüş olan rüşvet almak, Devlet malını çalmak fiillerinin kâmilen yasaklanması ve def edilmesi için bunun çeşit ve derecesi; rüşvet alan ve verenlerin cezalandırılmasına dair Devlet-i Aliye ceza kanunlarının bir parçası olmak üzere tanzim olunan, tamamının icrasının padişah emri olduğu özel kanunamedir:

Rüşvet Faslı

Madde 1:

Gerek bizzat doğrudan doğruya ve gerek adamları aracılığıyla rüşvet alan Osmanlı vatandaşı her kim ve hangi milletten olursa olsun ve hangi rütbe, görev ve memuriyette bulunursa bulunsun aldığı rüşvet kendisinden bir misli fazlasıyla alınır. Şayet rüşvet alan şahıs görevli biri ise memuriyetinden çıkartılarak üzerinde varsa rütbesi kaldırılarak maaşı kesilir. Bu suçu ilk kez işlemiş ise bir yıl devlet hapishanelerinde hapis ya da iki yıl müddetle vatanın herhangi bir yerine sürgün edilir.

Madde 2:

Rüşvet veren Osmanlı vatandaşı her kim ve hangi milletten olursa olsun ve hangi rütbe, görev ve memuriyette bulunursa bulunsun rüşvet veren birinci maddede olduğu üzere rüşveti alandan alınarak bulunduğu memuriyetten çıkarılıp varsa rütbesi kaldırıp, maaşı kesilip suçu eğer ilk kez işlemiş ise bir öncekinde olduğu gibi bir yıl hapis ya da iki yıl müddetle sürgün edilir.

Madde 3:

Rüşvete aracılık eden Osmanlı vatandaşından her kim veya hangi milletten olursa olsun ve hangi görev ve memuriyete bulunsa bulunsun, bulunduğu memuriyetten çıkartılıp üzerindeki rütbeler kaldırılıp var ise maaşı kesilip bu suçu eğer ilk kez işlemiş ise bir yıl hapis ya da iki yıl müddetle sürgün edilir.

Madde 4:

Yukarıdaki maddelerde açıklandığı üzere rüşvet alan, veren ve aracılık edenlerden devlet görevlisi olanların varsa rütbeleri kaldırılır. Şayet bu suçu ilk kez işlemiş iseler cezaları neticesinde nefislerinin ıslah olduğu devletçe anlaşıldıktan sonra tashih-i rütbe, maaş ve memuriyetlerine kavuşmaları mümkün ise de bu izin cezalarının bitiminden en az dört yıldan önce verilmez.

Madde 5:

Şayet rüşvet alan, veren ve aracılık edenler devlet görevlisi değilse yukarıda beyan olunduğu üzere rüşvet parası rüşvet alandan iki kat olarak alınıp yukarıdaki maddelerde açıklandığı gibi ya hapse atılır ya da sürgüne gönderilir.

Madde 6:

Bir şahıs rüşvet suçu ile suçlanıp cezasını çektikten sonra ikinci kez aynı suçu işlerse almış olduğu rüşvet kendisinden iki kat olarak zorla alınarak iki yıl küreğe konulur, ya da beş yıl sürgüne gönderilir. Şayet rütbesi ve memuriyeti ve maaşı varsa bütün hakları alınarak ömür boyu devlette istihdam edilmemek üzere memuriyetten men edilir.

Madde 7:

Rüşvet veren ve aracılık eden de bu işi ikinci kez yapmışsa bunlar da ya iki yıl kürek cezası ya da beş yıl sürgüne gönderilerek bunlar da ömür boyu kesinlikle devlet hizmetine alınmazlar.

Madde 8:

Rüşvet alan kişi şayet kadın ise ve evli olup da kocasının da bu işten haberdar olduğu ispatlanırsa alınan rüşvetin iki katı kendisinden alınıp kocasıyla birlikte haklarında birinci maddede beyan olunan cezalar uygulanır. Rüşvet alan kadının kocası olmadığı veya kocasının rüşvet işinden haberi ve rızası olmadığı mahkemece kanıtlanırsa yalnızca kadın birinci maddede zikrolunduğu gibi hapis cezası ile cezalandırılır.

Madde 9:

Rüşvet veren ya da rüşvete aracılık eden kadınlar ile bunların kocaları bir sene müddetle hapis ya da iki yıl sürgüne gönderilirler.

Madde 10:

Rüşvet olarak henüz para ve eşya alış verişi olmayıp aralarında özel olarak yazılı bir anlaşma var ise ve bu anlaşmanın gereği yerine getirilmemiş dahi olsa eğer mahkemece böyle bir anlaşma tespit edilirse bu anlaşmalara rüşvet alınıp verilmiş nazarıyla bakılıp bu işi yapanların haklarında rüşvet alıp verme ve aracılık etme cezaları uygulanır. Bu şartlarda nakdi ceza olmak üzere anlaşmada yazılı olan rüşvet miktarı kadar para rüşvet verenden; iki misli de rüşvet alandan tahsil olunur.

Madde 11:

Bir adam can, mal ve namusunu; velhasıl meşru menfaatlerini muhafaza için birine rüşvet vermeye gerçekten mecbur olur da bu durumu hükümet yetkililerine haber verirse vermiş olduğu para verdiği kişiden zorla alınarak kendisine iade olunup rüşveti almış olan şahıs için birinci maddede açıklanan nakdi ceza ve diğer cezalar aynen uygulanır. Ve bu adam rüşveti verdiğinde korku ve dehşetten kurtulduğu an şayet İstanbul’da ise Sadaret’e, taşrada ise bulunduğu mahallin vali ya da meclislerine bir dilekçe ile ihbar etmeyip te bu da duyulursa rüşvet veren konumunda görünüp aynı cezalar kendisine de uygulanır.

Madde 12:

Bir adamın devlet katında bir işi olup da işinin görülmesi için müracaat ettiği memur para isterse o da bu olayı yetkililere haber verip ispatlarsa, ihbar eden kişinin işi hakkaniyet ölçüsünde görülüp kendisinden istenilen para o memurdan alınarak yarısı kendisine ödül olarak verilir ve rüşveti talep eden memur hakkında rüşvet alanlara uygulanan hüküm uygulanır.

Madde 13:

Her ne husus için olursa olsun kendisine rüşvet teklif olunan kimse gerek o rüşveti almazdan önce ve gerekse aldıktan sonra başka taraftan duyulmaksızın iki ay içinde İstanbul’da ise en büyük makama, taşrada ise bulunduğu mahallin en büyük makamına ve meclisine haber verirse hakkında iyi muamele yapılarak maruz olunan rüşvetin miktarı kadar para ceza olarak tahsil edilir, rüşvet veren kimse hakkında birinci maddede beyan olunan cezalar tatbik edilir.

Madde 14:

Yasal şartlar altında gerçekleşen alışverişler ve adi işlemlerde herkesin serbest olması tabii ise de rüşvet yoluyla bir mülk veya bir malı yerine göre değerinden fahiş bir fark ile aşağı ya da yukarı değerle satmak rüşvet alıp vermek demek olduğundan bu şekilde satılan emlak ve malların gerçek kıymeti ile satıldığı fiyat arasında olan fark rüşvet verenden iki kat olarak geri alınır. Bu rüşvet işleminde bulunanlar hakkında yukarıdaki bendlerde yazılı olan rüşvet veren ve alan cezaları tamamıyla icra kılınır.

İhaleye fesat karıştırmak

Madde 15:

Devlet-i Aliyye’nin götürü usulüyle verilen mallarının ihalesi mutlaka açık müzayede ile yapılır. Büyük, küçük memur ve Devlet-i Aliyye ve sairleri tarafından müzayedesiz olarak ihale alanlar veya müzayede esnasında taliplerini korkutarak ihaleden çekilmesini sağlayanlar veya ihale bedelini teklif etmemesi için nüfuz kullanan veya hile ve desise ile ihaleyi kapatanlar veya kapattıranlar ve böyle fesat ihalelerde takma isim ile ortaklık yapanlar ve her cins ve sınıftan buna sebep ve vasıta bulunanlar bu hareketlerinden dolayı devlet hazinesinin uğradığı zarar öncelikle kendilerinden tazmin ettirildikten ve memur iseler bulundukları görev ve memuriyetten azledildikten sonra bir yıl müddetle hapis edilir veya iki yıl sürgün edilirler.

Madde 16:

Devlet ihalesinde görevli bulunan her kim olursa olsun ihaleyi alacak bir talipli var iken birinden rüşvet alarak daha düşük fiyat ile ihale ederler ise bunu yapan memur devletin malını çalmak hükmünde değerlendirilerek “sirkat” bölümündeki on dokuzuncu maddede beyan olunan sirkat cezaları ile cezalandırılır.

Madde 17:

Yabancı ülke vatandaşı olup devlet hizmetinde bulunan, ticaret yapanlardan rüşvet veren ve alan ve bu suç ile itham edilenlerin bu suçları ispatlandığı takdirde görevli iseler görevden el çektirilip bir daha devlet hizmetinde görevlendirilmeyecek ve haklarındaki mahkeme kararları elçiliklerine resmen bildirilecektir.

Hırsızlık Faslı

Madde 18:

Her kim devlet malından ayni ya da nakdi bir şey çalarsa, çaldığı şey kendisinden iki kat olarak alınır ve devlet hazinesine teslim edilir. Şayet devlet görevlisi ise görevden alınır ve varsa rütbeleri kaldırılır, maaşı kesilir, bir yıl müddetle kürek cezasına çarptırılır ya da üç yıl hapis veya beş yıl sürgün edilir. Şayet hırsızlık suçu işleyen memur değilse bu suçtan sonra hiçbir şekilde devlet işlerinde görevlendirilmez.

Madde 19:

Görevleri gereği Devlet-i Aliyye hesabına alım-satım ve imalat işleri yapanlar alım satım ve sair görevlerinde işlerine fesat karıştırdıklarında her ne surette olursa olsun hırsız sayılacak ve hırsızlık hükmüne göre cezalandırılacaktır.

Madde 20

Devlet malından hırsızlık yapanlar devlet memuru değil iseler çaldıkları mallar kendisinden iki kat olarak tahsil edilip yukarıdaki maddelerde zikredildiği gibi küreğe konulur veya sürgüne gönderilir.

Madde 21:

Memurun elindeki Devlet tahvillerini fiyat kırarak alan ya da alacaklı olanların görevleri gereği ödemesini yapmak için para veya hediye alanlar haklarında evvelki maddelerde zikredilen hırsızlık suçu ile cezalandırılırlar.

Madde 22:

İdareleri altında bulunup da yukarıdaki suçları işleyen memura göz yuman idareciler de “hırsızlık” cezası ile cezalandırılarak görevleri ellerinden alınıp müsaadesiyle alınmış olan paranın bir katı kendisinden zorla alınarak hazineye teslim edilecektir.

Hediye Faslı

Madde 23:

İhtiyaç sahibi kimselerin devletten yardım talep etme isteği ile müracaatta bulunması vesilesiyle getirdikleri yiyecek ve içecek gibi küçük miktar şeylerin bedelini ödemek kaydıyla kabulünde bir sakınca olmayıp sair surette devlet memurları ve harem daireleri halkının küçük ya da büyük aldığı hediyeler rüşvet sayılacak; alan, veren ve aracılık edenler rüşvet bahsinde belirtilen cezalara çarptırılacaktır.

Madde 24:

Devletin usulü dairesinde alenen alınıp verilen hediyelerin alınıp verilmesi mutlaka padişahlık makamının izni ile olup, izinsiz olarak gerek doğrudan doğruya, gerekse adamları aracılığı ile hediye alanlar hakkında rüşvet alan ve verenlere uygulanan ceza uygulanacaktır.

Madde 25:

Her türlü düğünlerde ve törenlerde devlet görevlilerine mahsus olmak üzere gerek hanım ve gerekse erkek tarafında bulunan hizmetlilere adi bahşiş verilmesinden başka sair isimler adı altında bir Akçelik hediye dahi alınıp verilmesi asla uygun olmayıp bunun hilafında hareket edenler rüşvet alan ve veren hükmüyle cezalandırılır.

Mahkeme Mahalleri Faslı

Madde 26:

Bu kısımda yazılı olan töhmet sahipleri haklarında muayyen olan cezaların icrası için öncelikle kemal-i hakkaniyet ve tarafsız olarak mahkeme edilerek suçları tespit olunur, suçun sabit olmasından sonra padişahın görüş ve onayına sunulur.

Made 27:

İstanbul’da (Dersaadet) bulunan memurlar ve sairler ile taşradaki büyük memur olan Defterdarlar, Mal Müdürleri, Kaymakamlar ve Büyük Meclis üyelerinden yukarıdaki suçlarla itham edilenlerin muhakemeleri mutlaka İstanbul’da Meclis-i Vala’y-ı Ahkâm-ı Adliye’de (günümüzdeki Yargıtay ve Danıştay benzeri bir yüksek mahkeme) icra olunacaktır.

Madde 28.

Yirmi yedinci ve yirmi sekizinci maddelerde zikredilen memurlardan başka taşrada bulunan küçük memurlar, kaza müdürleri ve ahaliden irtikâp töhmetinde olanların muhakemeleri her eyalet merkezinde bulunan Meclis-i Kebir’de görülmesi ve kararlarının da Meclis-i Vala-yı Ahkâm-ı Adliye’de görüşülmesi, şayet Meclis-i Vala-yı Ahkâm-ı Adliye’ye gönderilen evrakın incelenmesinden sonra suçun sabit olduğuna karar verilemediği takdirde soruşturmanın İstanbul’da zikrolunan Mecliste bir kez daha muhakemesinin yapılması gerekmektedir.

Madde 29:

Şayet Bakanlar kurulundan birisinin yasaklanan maddelerden dolayı soruşturma ve mahkemesinin yapılması gerekirse bu görev Tanzimat Meclisi tarafından yapılacak olup mazbatası Meclis-i Vükela’da (Bakanlar Kurulu) tetkik edildikten sonra padişahın görüş ve onayına sunulacaktır.

Özel Madde

Yukarıda açıklanan muhtelif maddelerdeki mevcut olan ceza hükümleri bu kanunun her yerde ilanı gününden itibaren kaldırılarak bundan sonra işbu kanun hükümleri uygulanacaktır.

3 Şubat 1855

The post OSMANLI’DA RÜŞVET ALMANIN ENGELLENMESİNE DAİR CEZA KANUNNAMESİ first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/osmanlida-rusvet-almanin-engellenmesine-dair-ceza-kanunnamesi/feed/ 0