Seyahatname Haberleri | Hatay Haber, Hatay Haberleri https://www.hatayinnabzi.com Hatayın Nabzı Tue, 10 May 2016 11:24:57 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 ALTINÖZÜ GEZİLECEK YERLER https://www.hatayinnabzi.com/altinozu-gezilecek-yerler/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=altinozu-gezilecek-yerler https://www.hatayinnabzi.com/altinozu-gezilecek-yerler/#respond Tue, 10 May 2016 11:24:57 +0000 http://www.hataytr.com/?p=2229 Yörenin “kırmızı biberi” dünya çapında ün salmıştır. Buraya yolunuz düşerse, kırmızı biber almayı unutmayın. Ayrıca, Belediyesinin de simgesinde bulunduğu üzere, burada “zeytin” de önemli bir yere sahiptir. ULAŞIM: Altınözü ile bağlı bulunduğu Hatay il merkezi arasındaki uzaklık: 25 km. Altınözü-Yayladağı arasındaki uzaklık: 42 km. Altınözü-Reyhanlı arasındaki uzaklık: 49 km. TARİH: Yöre: 638 yılında, Hz.Hanifi tarafından …

The post ALTINÖZÜ GEZİLECEK YERLER first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
koz kalesiYörenin “kırmızı biberi” dünya çapında ün salmıştır. Buraya yolunuz düşerse, kırmızı biber almayı unutmayın. Ayrıca, Belediyesinin de simgesinde bulunduğu üzere, burada “zeytin” de önemli bir yere sahiptir.

ULAŞIM:
Altınözü ile bağlı bulunduğu Hatay il merkezi arasındaki uzaklık: 25 km. Altınözü-Yayladağı arasındaki uzaklık: 42 km. Altınözü-Reyhanlı arasındaki uzaklık: 49 km.

TARİH:
Yöre: 638 yılında, Hz.Hanifi tarafından Bizanslılardan ele geçirilmiştir. Daha sonra haçlı seferleri sırasında haçlıların egemenliği görülür ve bu durum. 150 yıl kadar devam eder. Ancak, Memluk Sultanı Baybars, daha sonra, Kuseyr denilen bu bölgeyi ele geçirir ve 1515 yılına kadar hakimiyetini sürdürür.
Altınözü: 1516 yılında, Mısır seferi sırasında, Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı egemenliğine sokulmuştur. I. Dünya savaşı sonunda, Fransızlar tarafından işgal edilen bölge, 23 Temmuz 1939 yılında ülkemize katılmıştır.
1945 yılında ilçe statüsüne kavuşmuştur.
Yörede yapılan kazı çalışmalarında, özellikle Bizans dönemine ait çok miktarda “altın” bulunmuştur. Ancak, Altınözü ismi, Osmanlı döneminde verilmiştir. Ancak, Altınözü yöresi, Müslüman Araplarca ele geçirildikten sonra, buraya, kale tipi şato anlamına gelen “Kasr” denilmeye başlanmıştır.

GENEL:
Hatay ilinin güneyinde, geneyden kuzeye doğru uzanan bir plato durumunda olan yörenin yüzölçümü, 358 km. karedir. Bölgenin, Suriye sınırındaki uzunluk: 50 km. dir.
Hıristiyan arap vatandaşlarımızın yaşadığı bir yerdir.
Yörede yaşayanların ekonomik etkinliklerinin başında, tarımsal faaliyetler gelmektedir. Bunun dışında, el sanatları ile de uğraşılmaktadır. Tarımsal faaliyetlerin başında ise: buğday, zeytin ve tütün üretimi gelmektedir. Özellikle, zeytin üretimi yaygındır. Dünyanın en erken zeytin hasadı, burada yapılmaktadır. Katırbaşı denilen bir nar çeşiti, burada yetişmektedir.
Bunun dışında, burada yaşayanların büyük bölümü: mevsimlik tarım işçisi olarak çevredeki büyük ovalara gitmektedirler.

NE SATIN ALINIR:
Yörenin dünyaca meşhur kırmızı biberinden satın almayı unutmayın.

KONAKLAMA:
Altınözü Öğretmenevi Yenişehir Mah.Hükümet Cad.No.31 326-3113019

KOZ KALESİ:


İslam imparatorluğunun genişleme devrinden itibaren, kale, Hz. Ömer devrinde, 638 yılında, Hz.Hanifi tarafından ele geçirilmiştir.
Daha sonra ise, Haçlı seferleri zamanında, Haçlılar tarafından ele geçirilen kale, 150 yıl, haçlıların elinde kalmıştır.

The post ALTINÖZÜ GEZİLECEK YERLER first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/altinozu-gezilecek-yerler/feed/ 0
Hatay Antakya Uzun Çarşı https://www.hatayinnabzi.com/hatay-antakya-uzun-carsi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=hatay-antakya-uzun-carsi https://www.hatayinnabzi.com/hatay-antakya-uzun-carsi/#respond Tue, 10 May 2016 08:49:12 +0000 http://www.hataytr.com/?p=2230 Uzun Çarşı bugün bile Antakyalıların bir araya geldiği önemli bir merkezdir. İstanbul’daki Kapalıçarşı’nın bir benzeri gibi düşünebileceğimiz Uzun Çarşı’nın geçmişi kent kadar eski. Geleneksel Antakya el işçiliğinden, yemeklerine, giyimden, teneke işçiliğine kadar her türlü mesleğin icrasını burada görebilirsiniz. Uzun Çarşı, Atatürk Heykeli’nin bulunduğu Belediye Meydanı’na kadar devam ederken, bağlandığı birçok sokakla bir bütünlük oluşturuyor. Çünkü …

The post Hatay Antakya Uzun Çarşı first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Antakya Hatay Uzun ÇarşıUzun Çarşı bugün bile Antakyalıların bir araya geldiği önemli bir merkezdir. İstanbul’daki Kapalıçarşı’nın bir benzeri gibi düşünebileceğimiz Uzun Çarşı’nın geçmişi kent kadar eski. Geleneksel Antakya el işçiliğinden, yemeklerine, giyimden, teneke işçiliğine kadar her türlü mesleğin icrasını burada görebilirsiniz. Uzun Çarşı, Atatürk Heykeli’nin bulunduğu Belediye Meydanı’na kadar devam ederken, bağlandığı birçok sokakla bir bütünlük oluşturuyor. Çünkü her ara sokak ve cadde farklı bir meslek grubuna ayrılmış durumda. Osmanlı dönemi lonca örgütlenmesini hatırlatan bu iş bölümü ile ziyaretçiler kunduracılar çarşısından çıkıp, el işi çarşısına girebilir. Oradan tüccarlar çarşısına ve dokumacılar çarşısına geçebilirsiniz.

The post Hatay Antakya Uzun Çarşı first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/hatay-antakya-uzun-carsi/feed/ 0
Seleucia di Pieria Antik Kenti-Hatay Samandağ https://www.hatayinnabzi.com/seleucia-di-pieria-antik-kenti-hatay-samandag/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=seleucia-di-pieria-antik-kenti-hatay-samandag https://www.hatayinnabzi.com/seleucia-di-pieria-antik-kenti-hatay-samandag/#respond Tue, 10 May 2016 06:51:59 +0000 http://www.hataytr.com/?p=2214 Seleukeia Pieria, Antakya’nın 26 km. güneybatısında, deniz kıyısındaki ilçe merkezi Samandağ’ın ve Çevlik/Kabaklıca köylerinin bulunduğu yerdedir.Seleukeia, Seleukos Yurdu anlamına gelmektedir. Piereia ise eski Hellenlerin kullanımında sanat tanrıçaları Mousa’ların yurdu anlamına gelmektedir. Diğer Seleukeia’lardan ayrılması için Seleukeia Piereia diye anılmıştır. Bu bölgede ilk yerleşim M.Ö. 4500 yıllarına kadar iner.Kentin tarihi Seleukoslarla başlar. Büyük İskender’in ölümünden sonra …

The post Seleucia di Pieria Antik Kenti-Hatay Samandağ first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Seleucia di Pieria antik şehirSeleukeia Pieria, Antakya’nın 26 km. güneybatısında, deniz kıyısındaki ilçe merkezi Samandağ’ın ve Çevlik/Kabaklıca köylerinin bulunduğu yerdedir.Seleukeia, Seleukos Yurdu anlamına gelmektedir. Piereia ise eski Hellenlerin kullanımında sanat tanrıçaları Mousa’ların yurdu anlamına gelmektedir. Diğer Seleukeia’lardan ayrılması için Seleukeia Piereia diye anılmıştır. Bu bölgede ilk yerleşim M.Ö. 4500 yıllarına kadar iner.Kentin tarihi Seleukoslarla başlar. Büyük İskender’in ölümünden sonra generalleri arasında paylaşılan ve burayı da içine alan topraklar Seleukos’un yönetiminde kalmıştır. Seleukoslar merkezleri Babil olmasına rağmen buradan Akdeniz’e hükmetmek istiyorlardı. Bunun güçlüğünü anlayan imparator önce burayı devletinin başkenti yapmayı düşünmüş, ancak her an denizden gelecek saldırıya uğraması mümkün ve savunması güç olan bu şehri başkent yapmaktan vazgeçerek Antakya’ya yönelmiştir. Kent’in Roma egemenliğine geçmesiyle önemi daha da artmıştır. Daha sonra Bizans hakimiyetine geçmiştir. Bu dönemde liman eski önemini kaybetmiştir.Seleukeia Pieria şehri aşağı ve yukarı olmak üzere iki kısımdan kurulmuştur. Yukarı şehir deniz seviyesinden 300 metre yüksekliktedir. Burada büyük malikaneler, mabetler ve resmi binalar bulunmaktadır. Aşağı Şehir,liman ve çevresinde kurulmuştur. Aynı zamanda burada büyük bir hamam ve küçük bir tiyatro, Dor mabedi bulunmaktadır. Şehrin çarşı ve El-Mina ismini taşıyan iki kapısı bulunmaktadır. Kentin 12 km. kadar uzunluktaki çevre surları günümüze ulaşamamıştır.Antik Dönem

Seleucia di Pieria su kemerleri Seleucia di Pieria

 

The post Seleucia di Pieria Antik Kenti-Hatay Samandağ first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/seleucia-di-pieria-antik-kenti-hatay-samandag/feed/ 0
Habib-i Neccar’ın efsanevî bir hikâyesi var https://www.hatayinnabzi.com/habib-i-neccarin-efsanevi-bir-hikayesi-var/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=habib-i-neccarin-efsanevi-bir-hikayesi-var https://www.hatayinnabzi.com/habib-i-neccarin-efsanevi-bir-hikayesi-var/#respond Tue, 10 May 2016 06:47:09 +0000 http://www.hataytr.com/?p=2211 Hatay’a geldiğimde ziyaret ettiğim ilk yerlerdendi Habib-i Neccar Camii. Müthiş bir hikâyesi vardı.. Hatay‘a (nam-ı diğer Antakya’ya) geldiğimde ziyaret ettiğim ilk yerlerdendi Habib-i Neccar Camii. Müthiş bir hikâyesi vardı, bu hikâyeyle büyülendiğim doğruydu; bir zaman sonra huzurumun adresi olacağını nereden bilebilirdim ki? Habib-i Neccar, Anadolu’da kurulmuş olan ilk cami olarak bilinir. Caminin sınırları içinde ziyaretgâhı …

The post Habib-i Neccar’ın efsanevî bir hikâyesi var first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Hatay’a geldiğimde ziyaret ettiğim ilk yerlerdendi Habib-i Neccar Camii. Müthiş bir hikâyesi vardı..

habibi neccar camii

Hatay‘a (nam-ı diğer Antakya’ya) geldiğimde ziyaret ettiğim ilk yerlerdendi Habib-i Neccar Camii. Müthiş bir hikâyesi vardı, bu hikâyeyle büyülendiğim doğruydu; bir zaman sonra huzurumun adresi olacağını nereden bilebilirdim ki?

Habib-i Neccar, Anadolu’da kurulmuş olan ilk cami olarak bilinir. Caminin sınırları içinde ziyaretgâhı bulunan ve camiye ismini veren zâta Yasin Suresi’nde yer verildiğine inanılıyor; bu sebeple Müslüman camianın gözünde bu camii diğer camilerden farklı bir yerde.

Hz. İsa’nın peygamberliği döneminde halkı putperest olan Antakya’nın tevhid dinini tebliğ için vazifelendirilen elçileri Yahya, Yunus ve Şem-un Sefa’nın (ki yabancı metinlerde bu isimler Yuhanna, Pavlus ve Petrus (Batrus) olarak geçer) kabirleri bulunduğu için de Hristiyanlar tarafından önemseniyor bu cami. Farklı dinlerin, dillerin, ırkların, mezheplerin kardeş olduğu bu şehirde Habib-i Neccar Camii hoşgörünün, kardeşliğin merkezi, şehrin gözbebeği gibi…

Tebliğin ilk muhatabı Habib-i Neccar

7’den 70’e, eksiğiyle fazlasıyla hemen herkesin dilindedir hikâyesi. Antakyalıların genel olarak bildiği şekliyle aktaracak olursak hikâye şöyle:

Habib-i Neccar geçimini marangozlukla sağlayan bir Antakyalıdır. (Neccar, Arapça’da marangoz demek.) Cüzzamlı bir oğlu olduğu için yaşamını dağdaki bir mağarada sürdürmektedir. Hz. İsa, iki havarisini (Yahya ve Yunus) Antakya’ya gönderir,  dağları aşıp şehre giren elçiler ilkin Habib-i Neccar’a rastlarlar.

Habib-i Neccar şehre yabancı olan bu iki elçiyi görür ve kim olduklarını sorar. Onlar da Hz. İsa’nın elçileri olduklarını söylerler. Habib-i Neccar iki elçiden kendilerini peygamberin yolladığına dair bir delil ister. Onlar da derler ki: “Allah’ın izniyle biz hastalıklara şifa veririz.” Cüzzamlı oğlu, onların elinden şifa bulunca Habib-i Neccar şeksiz şüphesiz imân eder elçilerin dinine. Sonra elçiler şehre inip halkı dine davet ederler; fakat çabaları sonuçsuz kalır. Hastalıklara şifâ verdikleri duyulup halkın onların etrafında toplandığını haber alan şehrin hükümdarı bu elçileri sorgusuz sualsiz zindana attırır.

Onları bir peygamber gönderdiyse ellerinde delil olmalıydı

Uzun süre kendilerinden haber gelmeyince üçüncü elçi (Şem-un Sefa) Antakya’ya gönderilir. (Yasîn Suresi’nin 14. ayetinde geçen olayın bu olduğuna inanılıyor.) Kimliğini açığa vermeden kralın sarayına girer Şem-un Sefa; amacı, kendisinden önce gönderilen iki elçiyi kurtarmaktır. Aradan zaman geçer ve kralın güvenini kazanır Şem-un Sefa. Krala kendisinden önce şehre gelerek hastalara şifâ verdiklerini söyleyen elçileri imtihana tâbi tutmayı teklif eder. Kral, kabul eder ve elçileri çağırtır. Arkadaş oldukları hâlde birbirlerini tanımamazlıktan gelir elçiler. Oyunun bir parçasıdır bu. Şem-un Sefa arkadaşlarına: “Nereden gelip nereye gidersiniz, sizi kim gönderdi?” diye sorar. Elçiler kendilerini İsa peygamberin gönderdiğini, hak olan tevhîd dinini davete geldiklerini söylerler.

Bunun üzerine Şem-un Sefa “madem sizi bir peygamber gönderdi, elinizde bir delil olmalı” der. Hastalıklara şifa veren elçiler ölüleri de diriltebildiklerini söylerler. Sarayda henüz yeni vefat eden birini elçilerin huzuruna getirirler ve diriltmelerini isterler; onlar da Allah’ın izniyle diriltirler. Dirilen kişi, “Ey Antakya halkı, siz de öldükten sonra benim gördüğüm azabı görmek istemiyorsanız beni kurtaran bu üç kişiye uyun” der ve bu esnada Şem-un Sefa’nın da kim olduğu ortaya çıkar. Kral şaşkındır, sorar: “Şem-un Sefa, sen de mi onlardansın?” Bozuntuya vermez Şem-un Sefa, krala dönüp, “Kralım, bu elçiler olağanüstü bir hâl gösterdi. Putlarına söyle, onlar da marifetlerini göstersinler” der. Tabi kral bilir putlarının böyle hünerlerinin olmadığını… Yemeyen, içmeyen, konuşmayan putlar ne yapabilir ki?

Bir adam gelir şehre koşarak!

Kralın bu olaydan sonra iman ettiği bilinir, rivayetler bu yöndedir. Fakat halkı, davete icabet etmez, aksine inkâr yoluna giderler. Büyü yapmakla suçlarlar elçileri. Atalarının dininden vazgeçmeyen halk elçileri taşa tutar. Bunu duyan Habib-i Neccar gelir şehre koşarak ve der: “Ey kavmim, sizden hiçbir karşılık beklemeyen bu kimselere uyun. Onlar doğru yola ermiş olanlardandır.” (Bu olayın Yasîn Suresi 20-22. ayetlerde geçen olay olduğuna inanılır.) Halk, elçilerin getirdiği dine inandığı, atalarının dinine ihanet ettiği gerekçesiyle Habib-i Neccar’ı da taşlayarak şehit eder.

Pek çok rivayet var!

Başka bir rivayette Habib-i Neccar’ın şehit edilmesi dağda gerçekleşir. Öfkeli halk, Habib-i Neccar’ın başını gövdesinden ayırır ve şehrin doğusundaki dağdan yuvarlanan başı bugün caminin bulunduğu yere kadar gelir. Hatta camide yer alan Habib-i Neccar Ziyaretgâhı’nda sadece başının bulunduğu, gövdesinin de dağda olduğu söylenir.

Camiyi ziyaret ettiğinizde size rehberlik yapmak isteyen yaşlı bir amcayı görürseniz size anlatacağı hikâye böyledir. Şehrin doğusundaki, caminin hemen yanı başındaki Habib-i Neccar Dağı’na tırmandığınızda dağda kalmış bedenine hürmeten yapılan bir ziyaretgâh ile daha karşılaşırsınız. Bedeninin cami içindeki ziyaretgâhta olduğunu söyleyenler varsa da çoğu kişi bedeninin dağda, kafasının ziyaretgâhta olduğuna inanıyor. Rivayetler envâi çeşit…

Hikâye doğru olabilir mi sorusu kafa kurcalasa da, ehl-i ilmin hikâyenin hakîkâti noktasında müspet bir noktada birleşmediklerini öğreniyoruz. Anlatılanların hikâye olmaktan çok efsanevî yönü ağır basıyor zira.

Antakya’nın fatihi: Ebu Ubeyde Bin Cerrah

636 yılında Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde, Antakya Ebu Ubeyde Bin Cerrâh komutasındaki İslam ordusu tarafından fethedilmiş ve fethin sembolü olarak da cami inşa edilmiş. Cami, Bizans’ın işgaliyle kiliseye çevrilmiş, Müslümanların şehri geri almasıyla tekrar cami olarak ibadete açılmışsa da bu durum bir kaç böyle kez devam etmiş; şehir bir Müslümanların eline geçmiş, bir gayrimüslimlerin; Habib-i Neccar ise bir cami olmuş, bir kilise…  Bu hâl 1268 yılına kadar devam etmiş. 1268’de Memlük Sultanı Baybars döneminden bu yana cami olarak faaliyette. 1853 yılında Antakya’nın gördüğü büyük deprem sonrasında yerle bir olan camii, 1857 yılında tekrar inşa edilmiş. Günümüzdeki yapı, 1857’den beri ayakta.

Saflarda sıklıkla gençleri görsek keşke!
Cami cemaati daha çok Antakya’nın yaşça kıdemli amcaları… Gençler, camiye varmak için misafir bekler gibi… Vakit namazlarındaki cemaatte gençleri pek nadir görürüz. Tarihî özelliği/güzelliği var, var olmasına da; turistik bir merkez gibi görülmesi beni rahatsız ediyor caminin. Sadece ziyaret maksadıyla girilip çıkılan cami, dili olsa sitem etmez mi? Bu “gez-gör-çık” hali tarihî yerin taşına toprağına haksızlık bence.

Şehrin hareketliliğinden bir nebze olsun sıyrılmak için Habib-i Neccar’ın dizi dibinde dinlenmeye geldiğiniz zaman, eğer vakit de namaz vaktine yaklaşmışsa, dinlenmek için geldiğiniz yerden ezan sesiyle dirilerek kalkar, ferahlıkla O’nun huzuruna varırsınız. Bu lezzet bir başka. Habib-i Neccar, huzurun adresi gözümde. Gençleri saflarda görememenin hüznüyle, yine de şunu söyleyebilirim: safları çokça ve sıkça tutmak için muhtaç olduğumuz cemaat Antakya’nın asîl yapısında mevcut…

 

Gül Hanım Gürsoy

Fotoğraflar: Gül Hanım Gürsoy

The post Habib-i Neccar’ın efsanevî bir hikâyesi var first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/habib-i-neccarin-efsanevi-bir-hikayesi-var/feed/ 0
Dünyanın ilk mağara kilisesi St. Pierre Kilisesi https://www.hatayinnabzi.com/dunyanin-ilk-magara-kilisesi-st-pierre-kilisesi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=dunyanin-ilk-magara-kilisesi-st-pierre-kilisesi https://www.hatayinnabzi.com/dunyanin-ilk-magara-kilisesi-st-pierre-kilisesi/#respond Tue, 10 May 2016 06:43:36 +0000 http://www.hataytr.com/?p=2206 Hıristiyanlığın ilk kiliselerinden olan St. Pierre (Aziz Petrus) Kilisesi 1963 yılında Papa VI. Paul tarafından hac yeri olarak ilan edildi. Her sene 29 Haziran günü burada tören düzenlenir.Dünyanın ilk mağara kilisesi olarak kabul edilen yapının Hıristiyanlığın Katolik, Ortodoks ve Protestan olarak mezheplere ayrılmadan önceki ilk kilisesi olduğu da kabul edilir. Antakya-Reyhanlı yolu üzerinde, kente 2 …

The post Dünyanın ilk mağara kilisesi St. Pierre Kilisesi first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
st. pier kilisesiHıristiyanlığın ilk kiliselerinden olan St. Pierre (Aziz Petrus) Kilisesi 1963 yılında Papa VI. Paul tarafından hac yeri olarak ilan edildi. Her sene 29 Haziran günü burada tören düzenlenir.Dünyanın ilk mağara kilisesi olarak kabul edilen yapının Hıristiyanlığın Katolik, Ortodoks ve Protestan olarak mezheplere ayrılmadan önceki ilk kilisesi olduğu da kabul edilir.

Antakya-Reyhanlı yolu üzerinde, kente 2 km. uzaklıktaki Habib-ün Neccar Dağı eteklerinde bulunan ve doğal bir mağarayken eklemelerle kiliseye dönüştürülen St Pierre’de tarihte ilk defa, bu kilisede Hz İsa’nın dinini tanıyanlara Hıristiyan dendiğine inanılır.st pier kilisesi içi

Yapı, 12. ve 13. yüzyıllarda Haçlılar tarafından ön cephesine yapılan ilave inşaat ile gotik tarzda bir kiliseye çevrildi. Mağaranın tabanında 4. ve 5. yüzyıllara ait tahrip olmuş mozaik kalıntıları, duvarlarda ise freskler bulunurAyrıca kilisde St.Pierre’nin heykeli, kutsal sayılan su ve saldırı esnasında cemaatin gizlice kaçmasına yarayan bir de tünel vardır.St Pierre, her yıl yerli ve yabancı binlerce turistin ziyaret ettiği bir kilisedir.

Ulaşım: St. Pierre Anıt Müzesi’ne Hatay merkezindeki Süreyya Halefoğlu Caddesi takip edilip, St. Pierre Caddesi’ne dönülerek ulaşılabilir.
Adres: St. Pierre Kilisesi Anıt Müzesi, Kuruyer Mıntıkası Küçükdalyan Beldesi Antakya / HATAY
T: (0-326) 225 15 68
E-mail: hataystpierremuzesi@kultur.gov.tr

The post Dünyanın ilk mağara kilisesi St. Pierre Kilisesi first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/dunyanin-ilk-magara-kilisesi-st-pierre-kilisesi/feed/ 0
TÜRKİYE’NİN İLK LAV TÜPÜ MAĞARASI HATAY HASSA https://www.hatayinnabzi.com/turkiyenin-ilk-lav-tupu-magarasi-hatay-hassa/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=turkiyenin-ilk-lav-tupu-magarasi-hatay-hassa https://www.hatayinnabzi.com/turkiyenin-ilk-lav-tupu-magarasi-hatay-hassa/#respond Sun, 08 May 2016 15:11:24 +0000 http://www.hataytr.com/?p=2145 Uzun yıllardır bölge halkı tarafından bilinen ve yöre halkı tarafından Yalağın Deliği adıyla bilinen Lav Tüpü mağarası jeologlar tarafından tespit edilip sınıflandırıldı. Öyle ki Hassa bölgesinde bu mağara uzun yıllar kullanıldı. Bölge halkı orada milli mücadele döneminde Kuvai milliye birlikleri tarafından erzak deposu gibi kullanıldı yine bölge de ki kaçakçılık faaliyetlerinde kaçakçılar tarafında da kullanıldı. Biraz daha …

The post TÜRKİYE’NİN İLK LAV TÜPÜ MAĞARASI HATAY HASSA first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Lav tüpü mağarası hassa hatayUzun yıllardır bölge halkı tarafından bilinen ve yöre halkı tarafından Yalağın Deliği adıyla bilinen Lav Tüpü mağarası jeologlar tarafından tespit edilip sınıflandırıldı.

Öyle ki Hassa bölgesinde bu mağara uzun yıllar kullanıldı. Bölge halkı orada milli mücadele döneminde Kuvai milliye birlikleri tarafından erzak deposu gibi kullanıldı yine bölge de ki kaçakçılık faaliyetlerinde kaçakçılar tarafında da kullanıldı.

Biraz daha geç kalınsaydı bugüne belki de bu mağara taş ve toprağın altında kalacaktı. Çünkü bölge de bağı bahçesi bulunan vatandaşlar önemini bilmediği mağara’ya tarlasında ki çıkardığı taşları mağaranın içine döküyordu.

Jeologlar tarafından yapılan açıklamaya göre Mağara’nın uzunluğu ikinci bir çalışma ile tespit edilecek…

Ama ilk yapılan araştırmalara göre mağara 3 kola ayrılıyor.

Bölge de anlatılan efsanelere göre mağaranın bir ucu Türkiye – Suriye sınırının diğer tarafında çıkıyor.

Neyse ki araştırmalar bitince bu efsanelerin doğruluğu da ortaya çıkacak.

Haberin Video’su; 

The post TÜRKİYE’NİN İLK LAV TÜPÜ MAĞARASI HATAY HASSA first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/turkiyenin-ilk-lav-tupu-magarasi-hatay-hassa/feed/ 0