2016 KPSS Ön Lisans düzeyinde sınavına giren 1,5 milyon aday arasında en yüksek puanları alan Ön lisans bilgisayar mezunlarından 1. ve 2. Atamalarda toplam sadece 53 kişilik alım yapıldı.

Bu bölümlerden mezun olan sayısının 200binden fazla olduğunu düşünürsek yapılan alımlar 10bin de 3 bile değil. Yeni açılan bölümlerden bile toplam alımlar 200 300’ü bulurken kökleşmiş ve eğitimleri oldukça zor olan bu bölümlerden Tekniker, Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni ve Bilgisayar İşletmeni olarak istihdam edilen toplam insan sayılı sadece 53 adettir.

Ön Lisans Bilgisayar mezunlarının en çok yakındığı konulardan biride Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın bu alanla alakalı hiç alım yapmamasıdır. Ön Lisans Bilgisayar mezunları kurdukları Whatsapp, Facebook ve Twitter gibi topluluklarda şu açıklamalarda bulundular;

“Orman Bakanlığı Orman Teknikerleri, Ulaştırma Bakanlığı Harita Teknikerleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tapu Kadastro Teknikerleri, Sağlık Bakanlığı Sağlık Teknikerleri alırken neden Bilim ve Sanayi Teknoloji Bakanlığı biz Ön Lisans Bilgisayar mezunlarını Tekniker ve Programcı olarak istihdam etmiyor? “

Ve yine ekleyerek şu açıklamalarda da bulundular;

“BTK’ya 100binden fazla Siber Savunma timi alındı Bilgisayar mezunları dışında herkes buraya alındı.” diyerek bu konuya da açıklık getirilmesi talebinde bulundular.

Ayrıca yine;

“Milli Eğitim Bakanlığı artık Ön Lisans Bilgisayar Mezunu alımı yapmayı bıraktı önceden Bilgisayar mezunlarını Veri Hazırlama Kontrol İşletmeni olarak alıyordu artık bu alandaki alımlarını başka bölümlere devretmiş bulunmaktadır. “ diyerek bu konuyu da dikkat çektiler ve düzeltilmesi talebinde bulundular.

Yine bir sorunun da Sözleşmeli olarak atananların sıralamayı etkilememesi olduğunu söylediler;

“SGK gibi tüm diğer kurumların yaptığı sözleşmeli alımlar, açıktan alımlar Branş sıralamasını etkilememektedir. Bu da aynı insanların aldıkları tek puanlarla birçok yeri dolaşmaları anlamına gelir ve buda haksızlığa neden olmaktadır. ”

Yine bir sorunda Programcılık kadrosu sorunu olduğunu söylediler;

“X bir bölüm MEB’den onaylı bir Bilgisayar sertifikası ile Programcı kadrosuna skandal bir şekilde atanmaktadır. Biz Haftada 10 saatten fazla programlama eğitimi alırken Onlar 2 aylık bir kurs bedeli ile bizimle aynı statüye getiriliyor. Sertifika alanla Bu bölümü bitiren aynı olur mu?”

Yine bahsedilen sorunlardan birinin de Bilgisayar İşletmenliği sertifikası olduğunu dile getirdiler;

“Haftada en az 5 saat sadece (Microsoft Office, Open Office ”Linux Office” ) eğitimlerini alıyoruz ve şuan MEB’in verdiği Bilgisayar İşletmeni sertifika ile bizle aynı konuma getirtiliyor o kişiler. Ayrıca MEB’den onaylı sertifika alanlar LINUX ve LINUX tabanlı Office eğitimleri almıyorlar”  diyerek yapılan adaletsizliğe dikkat çektiler.

Uzum zamandır yürütülen kampanyalar, verilen dilekçeler neticesiz kalırken verdikleri mücadelenin devamının süreceğini dile getirdiler.

Yıl 1998 Hatay’ın Hassa ilçesine bağlı (eskiden) şirin bir belde olan(Şimdi mahalle’ye dönüştü) Ardıçlı İlköğretim okulunda ilk bilgisayar eğitimimi aldım. Zamanın Ülke idarecileri her okula bilgisayar laboratuvarı adı altında bir etkinlik başlatmışlardı ve bizim okula da Türkiye’de bilgisayar eğitimi veren sınırlı okullar arasına girdi ve yaklaşık 35 adet bilgisayar getirildi ve İnternet’le de işletim sistemi ile de ilk tanışmam orada olmuştu…

Gelen bilgisayarın markası Vestel’di ama parçalarının hepsi yurt dışından gelmiş toplamış ve Vestel markası altında okullara dağıtılmıştı. Bilgisayarların üzerinde o zaman yeni çıkmış olan Windows 98 vardı hocalarımız bilgisayarlara dokundururken bile itinayla takip eder ve müdahale ederlerdi… Hafta sonları da cüzzi bir miktar paraya bilgisayarları öğrencilerin kullanımına açarlardı…

İlk öğrendiğimiz Office programları oldu sonra başlat çubuğu vs derken bilgisayarlar artık memlekette yaygınlaşmaya başladı ve internet cafeler her yerde açılmıştı.

Herkes bilgisayarları eşit derece de biliyor Windows’tan başka bir işletim sistemi var mı kimseler bilmiyordu ve yönlendirecek kimseler de olmadığı için herkes kendi kendine bir şekilde bu derya okyanusa kendince bir dalış yapıyordu. Kimi chat yapıyor, kimi ödev araştırıyor, kimi de enternasyonallaşip yurt dışında tanıştığı yabancı insanlarla yabancı dillerini geliştirdi…

Bende bu ortamda kendimce bir yol belirledim ve ilk olarak bir web site nasıl yapılır merakıyla bu okyanusa daldım sonra hangi dillerle program yazılır derken işletim sistemlerine göre program yazılması gerektiğini öğrendim… Sonra bir teknoloji duydum Adı java idi İşletim sistemi bağımsız tüm bilgisayarlarda çalışabiliyor diyorlardı, orada kafama takıldı acaba başka işletim sistemleri var mı? Araştırırken derken birçok işletim sistemi olduğunu öğrendik ve bu kullanılan işletim sistemlerinin içinde en güvenliksiz ve üstüne birde paralı bir işletim sistemi olan Windows’u bize kullandırdıklarını anladım… O gün hep şu rüya ile düş kurdum acaba bizim de milli ve yerli bir işletim sistemimiz olacak mı?

Yıl 2010 oldu ve ben Hassa Meslek Yüksekokulunu Bilgisayar Teknolojileri bölümünü kazandım değerli bir hocamız bize programlamayı çok sevdirdi en güncel bilgilerini bizimle paylaşmaktan asla çekinmedi bir sabah okula geldik herkesin eline bir cd vererek evet arkadaşlar bugün Milli İşletim sistemimizi kuracaksınız ve bununla alakalı bir inceleme yapacağız. Herkes tek tek laboratuvardaki bilgisayarlara Pardus işletim sistemini kurdu TÜBİTAK sunucularında hazır paket programlarını kurdurdu ve Pardus içinde Java programlar geliştirmeye başladık… Ne yazık ki bir çok arkadaşımız Pardus işletim sistemini benimseyemedi Linux tabanlı işletim sistemi olan Pardus’u kullanmak yerine Ubuntu gibi dışa açık program bulma konusunda sıkıntısı pek az yaşanan ücretsiz işletim sistemlerini kurmaya başladılar…

Tüm olanlar bana şu konuyu çok net bir şekilde anlattı ki üretmek yetmiyor birde yaygınlaştırmak gerek…

Peki yaygınlaşma nasıl olur?

Öncelikle önümüzde Fatih projesi gibi büyük bir proje var biz bu trene pardusle binmedik ve Tablet teknolojisini yakalayamadık…  doğal olarak yaygınlaşma fırsatını da burada kaçırdık…

Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımız yeni bir çağrıda bulundu Milli İşletim sistemimizi yaygınlaştıralım tüm devlet kurumlarımız artık pardus’e geçmelidir dedi… Gerçekten bu açıklamadan sonra yeniden ümitlenmeye başladım tekrar Pardus işletim sistemini kurdum ve yine İstediğimiz programları kurmak konusunda sıkıntılı bir süreci gözlemledim. Pardus işletim sisteminin Çağrı merkezini aradım Pardus işletim sistemini kullanmak istiyoruz lakin Market sisteminin olup olmadığını sordum ve aldığım cevap beni çok mutsuz etti henüz bir market sistemi olmadığını bildirdiler bize…

Pardus işletim sistemi oldukça hızlı ve güvenli bir işletim sistemi bana sorarsanız kullanımı konusunda diğer Linux işletim sistemlerinden daha kullanışlı ve güzel bir arayüze sahip bunun yaygınlaşması bence iyi bir market uygulama sistemi ile mümkün olabilir.

Örneğin her kurum kendisi için bir envanter programı yazdırıyor yada satın alıyor bir market sistemi olsa ve kurumlar kendi bünyesinde yazdığı bu ve benzeri programları bu market sistemi ile yayınlasa diğer kurumlar ücretsiz olarak bu programları indirebilir ve kullanımını yaygınlaştırabilir. Ayrıca sadece devlet kurumları değil özel sektöre yönelikte programlar yazılabilir ve özel şirketleri de Ücretli işletim sistemi maliyetinden kurtarabilir.

Ayrıca ülkemizde bulunan oyun Şirketlerine de Pardus işletim sistemine uygun oyunlar yazmaları rica edilebilir ve daha da yaygınlaşabilir.

Ayrıca Türkiye’de satılmakta olan bilgisayarlara freedos işletim sistemi olarak Pardus kurdurtularak zorunlu hale getirtilebilir ve işletim sistemine olan rağbet artabilir…

Umarız yetkililer Pardus işletim sistemi için yaptığımız çağrılara kulak verir ve bu güzel milli işletim sistemimizi yaygınlaştırmada gerekli adımlar atılır.

Merhaba sevgili okurlarım, bugünlerde malum ülkemiz terör belası bir yandan, dolar belası bir yandan dört bir köşeden sıkıştırılıyor. Başlıktan da anlaşılacağı gibi yerli üretimle dolar ve teröre karşı nasıl bir başarı elde edilir bunun analizini yapacağız.

Öncelikle ülkemizde Elektronik alanda yurdumuza gelen her şey yurt dışından gelmektedir. Beyaz eşyayı bu konuda ayrı tutarsak bilgisayar üretimi telefon üretimi tablet üretimi ve daha bir çok adını sayamadığım elektronik eşyayı yurt dışından temin etmekteyiz.  Aslında beyaz eşya her ne kadar ülkemizde üretilse de entegreler devreler diyotlar Micro denetleyiciler’in %99’u yurt dışından gelmektedir. Maliyeti ucuz olduğu için bunların üretimi ülkemizde yapılamamaktadır. Oysa bu micro denetleyiciler, entegreler Elektronik sektörünün bel kemiğini oluşturmaktadır. Yerli üretim olarak adlandırdığımız ürünlerin bile elektronik devreleri yurt dışından getirilmektedir buda doğal olarak döviz’e olan bağımlılığı arttırmaktadır.

Ülkemizin yapması gereken bu elektronik chipsetleri kendisinin üretmesidir bunların üretimi yapıldığı zaman doğal olarak dışa bağımlılık çok azalacaktır.

Bugün gerek askeri alanda gerekse sosyal yaşamımızda kullanılan tüm elektronik cihazlarda yukarıda saymış olduğum elektronik malzemeler kullanılmaktadır. derhal Türkiye chipset üretimine geçmeli ve kısa sürede doların bu alanda ki etkisini yok edilmelidir.

Ülkemizde hiç azımsanmayacak kadar kendi imkanları ile satın aldığı devreleri birleştirip kendi yazılımı ile bir çok Drone, Aeroquad gibi insansız hava aracı üretebilen lise, üniversite ve Yükseköğretim okuyan öğrenciler var… Hatta kendi devre baskını yapıp lazerle ses transferleri gerçekleştiren insanlar var…

En son 2012’de kendi basımını yaptığı devrelerle Hassa Meslek Yüksekokulu öğrencileri envari çeşit elektronik cihazlar geliştirdi…(Öğrenciler Önlisans Mezunudur)

Öğrencilerin bazıları ile konuştuğum da Türkiye de bu malzemelerin bazılarını bulamadıkları için Çinden sipariş ettiklerini bile duydum. 1 $’a çinden ürün getirten öğrenciler vardı.

Ayrıca yine yerli üretimimiz olan Pardus işletim sistemi  geliştirildi. Çokta güzel gidiyordu bütün devlet kurumlarında bu işletim sistemini kullanmak zorunlu hale getiriliyordu ama bir anda ne olduysa TÜBİTAK tarafından iptal edildi… Hemde okullarda tablet dağıtımı başladığı zaman iptal edildi.

Oysa o gün iptal edilmemiş olsa daha yeni yeni piyasaya giren Android IOS Windows Mobile gibi işletim sistemleri ile yarışacak bir mobil İşletim sistemi yapılabilirdi…

Yine 2011 2012 yıllarında terör örgütleri ile mücadele için insansız hava aracı satın alınmak istendi ve bunun üzerine israil ve amerikaya başvuruldu Amerika ve İsrail Türkiye’ye bunları satmak istemedi o gün bile Türkiye’de doktora ve yükseklisans tezleri için insanlar kendi başına bu insansız  hava araçlarını üretebildi.

Demem o ki Yerli Üretim Elektronik alanda sağlandığı zaman Türkiye’nin dışa bağımlılığı %40 %50 civarında azalır. ve üstüne bu sektörden de Ülkemiz kalkınarak para kazanır.

Saygılarımla bir sonra ki yazımda buluşmak dileğiyle