Avrupa Haberleri | Hatay Haber, Hatay Haberleri https://www.hatayinnabzi.com Hatayın Nabzı Fri, 09 Dec 2016 21:37:28 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.3 Uyan Türkiye: Avrupa aynı Avrupa https://www.hatayinnabzi.com/uyan-turkiye-avrupa-ayni-avrupa/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=uyan-turkiye-avrupa-ayni-avrupa https://www.hatayinnabzi.com/uyan-turkiye-avrupa-ayni-avrupa/#respond Fri, 09 Dec 2016 21:18:07 +0000 http://www.hataytr.com/?p=3297 Avrupa Birliği’nin kuruluşu 1951 yılında, altı ülkenin katılımıyla oluşturulan ‘Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’na ve 1957 ‘Roma Anlaşması’na dayanır. Türkiye’nin bu macerası ise 1959 yılında yaptığı ortaklık başvurusuyla başlar. Başvuru 1963’de Ankara anlaşmasıyla kabul edilir. O zamanlar Birliğin adı Avrupa Ekonomik Topluluğu’dur. (AET) 1980 darbesiyle ilişkiler dondurulur ve 1983 seçimleriyle birlikte ilişkiler yeniden başlar. 1987’de …

The post Uyan Türkiye: Avrupa aynı Avrupa first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Avrupa Birliği’nin kuruluşu 1951 yılında, altı ülkenin katılımıyla oluşturulan ‘Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’na ve 1957 ‘Roma Anlaşması’na dayanır.

resized_cdfab-5945decdavrupabirligiturkiyekaynakyenisafak

Türkiye’nin bu macerası ise 1959 yılında yaptığı ortaklık başvurusuyla başlar. Başvuru 1963’de Ankara anlaşmasıyla kabul edilir. O zamanlar Birliğin adı Avrupa Ekonomik Topluluğu’dur. (AET)

1980 darbesiyle ilişkiler dondurulur ve 1983 seçimleriyle birlikte ilişkiler yeniden başlar.

1987’de Türkiye tam üyelik başvurusunda bulunur. 7 Şubat 1992 yılında yürürlüğe sokulan “Maastricht Anlaşmasıyla” Avrupa Birliği adı kullanılmaya başlandı.

1 Ocak 1996’da Gümrük Birliği Anlaşması imzalanır.

2004 yılında Türkiye ile 2005’de müzakerelerin başlanmasına karar verildi.

Mart 2016’da AB Komisyonu Türk Vatandaşlarına serbest seyahat için “vize muafiyet” önerisinde bulundu. 2013 yılında imzalanan “geri kabul anlaşması”çerçevesinde Türkiye AB’den gönderilen mültecileri geri kabul edecek, AB ise“şarta müteallik” olarak vize muafiyeti sağlayarak
vatandaşlarımızın AB ülkelerinde vizesiz seyahat etmesine imkan verecekti.

Geldiğimiz noktada Cumhuriyet Türkiye’sinin “Batılılaşma Serüveni” kısaca böyle…

1950’lerden beri kimler geldi ve kimler, kimler katıldı Avrupa Birliğine…

Ülkemizle beraber başvuranlar, sonrasında katılmak isteyenler ve hatta yeni kurulan Balkan devletleri bile Birliğe dahil oldu. Ama ülkemiz için bu maceranın “kabul” şeklinde finali hiç olmadı. Ve olmayacağı da hepimizin aşikarıdır.

Batı’nın oyunu aynı oyun, değişen bir şey yok, Avrupa aynı Avrupa…

1853 yılında Osmanlı Devleti Fransa, Birleşik Krallık (İngiltere) ve Piyemonte-Sardinya ile beraber Kırım Savaşına katıldı ve 1856 yılında Paris anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ile Rusya savaşı kaybetmiş ve Osmanlı Devleti  anlaşmaya taraf devletlerce bir nevi garantörlüğe alınmış oluyordu.

Ama ne oldu?

Paris anlaşması sonrası Rusya Balkanlardaki milletleri Osmanlı Devleti aleyhinde kışkırtarak başkaldırmaya ve provake etmeye başladı. Bunun sonucunda Balkan toprakları birer birer elden gitti.

Avrupa devletleri ne yaptı?

Osmanlı Devletini satmakla kalmadı ve üstelik Balkanlardaki bu “milliyetçilik ve başkaldırı ateşini” körüklediler. Daha yirmi yıl geçmeden yaptıkları anlaşmaya ihanet etmeye başladılar.

Topraklarımızı karıştırmaya yönelik Tanzimat Fermanıyla başlayan kalleş ve alçakça müdaheleleri Islahat Fermanıyla da devam etti.

Sefirleri (elçi) sömürge nazırı gibi, Osmanlıdaki yönetici atamalarına bile müdahele etmeye başladı.

Abdulhamit’in azlinde aktif şekilde rol aldılar. Çünkü Cennet mekan Sultan onların gizli niyetlerini biliyor ve onlara meydanı  bırakmıyordu.

Birinci ve İkinci Meşrutiyet ilanlarında bile her türlü sinsi emellerine matuf yer almışlar, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi olarak Osmanlı’nın çöküşü için elinden geleni ardına koymamışlardır.

Şimdiki refleksleri aslında yeni  edindikleri bir tarz değildir. O dönemde de aynı  idiler  ve  bu yüzden  bugünkü mütecaviz ve iki yüzlülükleri oldukça tanıdık gelmektedir.

O gün de  her sorunun çaresinin “Batı”da olduğunu söyleyen “ilim ve bilim adamlarımız(!)” vardı, bugün de…

O gün de “Islahattan Yenileşmeye geçiş” ve tüm kurumlarımızla “Batılılaşmanın” kurtuluş olduğunu söyleyenler vardı, bugün de…

O gün de ruhunu Batı’ya satmış silik, karaktersiz ve benliğini kaybetmiş “aydın(!)”larımız vardı, bugün de….

Aslında bizim “Batılılaşma maceramız” 1950’lerde başlamadı. Taaa 200 yıl önce ve bu zaman zarfında da Batının kahpelik ve adiliğinden başka bir şey görmediğimiz bir serüvenle başladı.

O dönemde Balkanları  kışkırtarak,  devletin dinamiklerini sarsarak, provake ederek ülkemizi çökertmek isteyenler, bugün de Anadolu’da etnik, mezhebi ve cemaati temelli ihtilaflar ve çatıştırmacılıkla geliyorlar.

“Hegomonik Batı zihniyeti” aynı, değişen bir şey yok…

Ama ne acıdır ki; tüm bu aşağılanmalara, horlanmalara, hakaret gibi “sen bekle daha, henüz istediğimiz yetkinliğe ve olgunluğa erişmedin” gibi söylemlere karşı bizde değişen bir şey yok.

Hala yalvarıyoruz, yakarıyoruz “ne olur bizi aranıza alın” diye…

Artık uyanma zamanıdır, silkinme zamanıdır, AB’nin gerçek yüzünü ve niyetini görme zamanıdır.

Cumhurbaşkanı’nın söylemlerini dikkatle takip ederek dik durmak zamanıdır.

Görmedik mi 15 Temmuz’da başarısız Darbe Girişimi sonrası “Batı”nın kederini, üzüntüsünü ve “neden darbe başarılı olmadı” şeklinde tezahür eden,  görüntüsel “timsah gözyaşlarını”

15 Temmuz’da görmedik mi; “Türk’ün Türk’ten başka dostu olmadığını”, bizim çaremizin yine biz olduğunu ve kendi göbeğimizi yine kendimizin keseceğini…

Artık Avrupa için “tarih tekerrür” ediyor;  kendi skolastik, sefalet ve vahşi dönemine dönüyor. Batı ekonomik, siyasi ve demografik  olarak tükeniyor ve çok yakın gelecekte gıpta edilen, hayran olunan ve herkesin yaşamak istediği topraklar olmaktan çıkacak.

Avrupa Birliği çatırdıyor ve bunu görelim artık. Biz kendimize bakalım, bizim Avrupa’ya ihtiyacımız yok, onların bize ihtiyacı var.

Ukala, küstah ve müstemleke zihniyetli, mütekebbir ve yetersiz yöneticileri, parlamenterleri Türkiye ile görüşmeleri dondurma kararı alıyor.

Kendileri ülkemizi karıştırmak için her türlü alçaklığı irtikap ediyor, Terör Örgütlerine destek oluyor, Terör örgütü diye kabul ettikleri PKK’nın teröristlerini Avrupa Parlamentosu binasında misafir ediyor, sonra da bizden mültecilerle ilgili fedakarlık bekliyorlar.

Erdoğan “Kapıkule kapısı mültecilere açılır” dediğinde, Türkiye Cumhurbaşkanı Avrupa’yı tehdit ediyor diyorlar…

Evet tehdit ediyoruz,

Doğru anlamışınız, tehdit sizin aşina olduğunuz ve genetik kodlarınızın mayası olan bir refleks, siz çok iyi bilirsiniz.

Ama açın gözlerinizi artık…

Türkiye eski teslimiyetçi ve parmak sallayacağınız bir ülke değil.

Tehdit mi diyorsunuz mültecilerle alakalı söylemlere,

Evet tehdit veya başka bir şey, adına ne derseniz deyin…

Artık “ok yaydan çıktı” ve “Pandoranın Kutusu” açıldı. Sürekli dilden düşürmediğin, “insan hakları, özgürlük, demokrasi” masken düştü, gerçek, sinsi ve vahşi yüzün ortaya çıktı.

Bunu da ne garip ki; siz kendiniz yaptınız…

Çoktan çok gider azdan az…

Hadi bakalım Avrupa…  El mi yaman bey mi yaman…

The post Uyan Türkiye: Avrupa aynı Avrupa first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/uyan-turkiye-avrupa-ayni-avrupa/feed/ 0
Avrupa’da lider kıtlığı ve yönetim’sizlik.. https://www.hatayinnabzi.com/avrupada-lider-kitligi-ve-yonetimsizlik-okur-kosesi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=avrupada-lider-kitligi-ve-yonetimsizlik-okur-kosesi https://www.hatayinnabzi.com/avrupada-lider-kitligi-ve-yonetimsizlik-okur-kosesi/#respond Fri, 09 Dec 2016 21:09:34 +0000 http://www.hataytr.com/?p=3291 Kaht-ı Rical: Bir memlekette devlet ve siyaset adamları ve de akil ilim insanının bulunmaması. Bir başka deyişle; ‘Devlet adamı kıtlığı’ demektir. Son on yıldır Avrupa büyük bir “yönetişimsizlik” içinde kıvranıyor. Avrupa kötü yönetiliyor ve hatta yönetilmiyor, sanki yönetiliyormuş gibi… Bunun nedenlerinden birisi ve hatta en önemlisi “lider” sorunudur. Yani “Kaht-ı Rical” meselesi… Geçmişte karizmatik liderleri oldu …

The post Avrupa’da lider kıtlığı ve yönetim’sizlik.. first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Kaht-ı Rical: Bir memlekette devlet ve siyaset adamları ve de akil ilim insanının bulunmaması. Bir başka deyişle; ‘Devlet adamı kıtlığı’ demektir.

avrupada_lider_kitligi_ve_yonetimsizlik_1479340237_999

Son on yıldır Avrupa büyük bir “yönetişimsizlik” içinde kıvranıyor. Avrupa kötü yönetiliyor ve hatta yönetilmiyor, sanki yönetiliyormuş gibi Bunun nedenlerinden birisi ve hatta en önemlisi “lider” sorunudur.

Yani “Kaht-ı Rical” meselesi…

Geçmişte karizmatik liderleri oldu Avrupa Ülkelerinin; Napolyon’dan De Guille’ye savaş ve siyasi kriz anlarının liderleri vardı.

Whinston Churchill vardı. Başarılı veya başarısız ama liderdi, siyasi ve yönetsel bir karizması vardı.

Bismarck vardı, Friedrich Ebert vardı, Konrad Adenauer vardı…

Talleyrand gibi diplomasi kurdu bir diplomat vardı.

Son çeyrek asırda ise; İngiltere’de Margaret Thatcher, Tony Blair, Fransa’daFrançois Mitterand, Almanya’da Gerhard Schröder vardı.

Ama son yıllarda Avrupa ülkeleri ve dolayısıyla AB büyük bir liderlik sorunu yaşıyor. AB’nin lokomotifi olan Almanya, İngiltere ve Fransa “karizmatik devlet adamı kıtlığı” yaşıyor. Bu ise bütün Avrupa’yı derinden etkiliyor.

Lider eksikliği ve buna bağlı ortaya çıkan kötü yönetim AB’de ekonomik sıkıntılara, gelir adaletsizliklerine, siyasi karmaşıklığa ve ciddi yönetsel boşluklara sebebiyet vermektedir.

Silvio Berlusconi’ye bile rahmet okutacak bir lider acziyeti ve boşluğu oluşmuş haldedir. Bu  ise “kötü yönetişimi” getirmekte, bunun sonunda da marjinal ve uç eğilimler güç kazanmaktadır.

ABD’de Trump’un Başkan’lığı kazanması sonrası Avrupa ülkelerinde  yapılacak seçimlerde aşırı sağın, faşizan eğilimlerin  beklenilmedik sonuçlar alması muhtemeldir.

Çünkü Avrupa devletleri yönetim açısından aciz ve çaresiz şekilde “otomatik pilotaja” bağlanmış uçak gibi kendi kendine yönetilmektedir. Düşünün Fransa Sarkozy gibi bir adamı yeniden devlet başkası seçmeyi düşünecek kadar çarnaçar hale gelmiş bulunmaktadır.

Tüm bu soruna rağmen Avrupa Birliği ne yapıyor…?

Kendi içlerindeki sorunu görüp, doğru tesbitlerde bulunup çareler üretmek yerine, Türkiye üzerinden sorunu unutturma, yok sayma ve kamuflaj peşinde adımlar atıyor.

Bakıyoruz AB Dışişleri bakanları Türkiye gündemli acil toplanıyor. Türkiye’deki insan hakları ve özgürlükleri konuşmak için….

AB liderleri toplanıyor Türkiye konulu…

AB parlamentosu Türkiye’de terör yapıcıları ve onların siyasi uzantılarını misafir ediyor.

2015’in ikinci yarısında AB Dönem başkanlığını Lüksemburg yapıyor ve 600 bin nüfuslu bu ülkenin başkanı Türkiye’ye ayar vermeye kalkıyor. Şuanda 5 milyon nüfuslu Slovakya AB’ye dönem başkanlığı yapıyor ve 1 Ocak 2017’den sonra ise altı ay 500 bin nüfuslu Malta başkanlığı yürütecek.

Kati Piri denen 37 yaşında, kendini Bayan Talleyrand, diplomasi ve insan hakları kompedanı sanan, Terör ve terörist siyasilere kol  kanat germeyi maharet addeden ukala birisi AB’nin Türkiye Raportörü oluyor ve  hazırladığı raporlarla 80 milyonluk Türkiye’ye ayar vermeye kalkıyor.

Federica Mogherini, Avrupa parlamentosu Başkanı Alman Martin Shultz verdikleri beyanatlarla Türkiye üzerinden prim yapmaya ve rüşt ispatı yapmaya çalışıyorlar.

Birinin kendini “lider” sanmasıyla lider olunmuyor. Türkiye’ye sürekli eleştiri getirmekle, devamlı atarlanmakla, “görüşmeleri durduralım, askıya alalım, şöyle edelim böyle edelim, Türkiye’deki gelişmelerden kaygılıyız, idam kararı kırmızı çizgimizdir” vb. gibi laflarla karizmatik lider olamazsınız. Bunları sürekli dile getirmek sizi AB veya kendi ülkelerinizde lider yapmaz.

AB yetkilileri bu tür söylem ve eylemlerle lider olunmayacağını bilmeli ve ülkelerindeki devlet adamı eksikliğinin farkına varmalıdırlar. Aksi takdirde öyle kişiler çıkacak ki; Hitler’e, Musollini’ye, Berlisconi’ye rahmet okutacaklardır.

AB ve özellikle de bu Birliğin lokomotifi olan Almanya ve Fransa aklını başına almalı ve “kötü yönetişim”den kurtulmanın çaresinin Türkiye’ye saldırmak olmadığını anlamalıdırlar. Kendi içlerindeki eksiklerin izalesini Türkiye aleyhtarlığı ve Terör Örgütlerine destek vererek kamufle etmeyi bırakmalıdırlar.

Şapka düştü kel göründü, Avrupa’nın özgürlük söylemlerinin sadece kendini düşünen bencilliğini kapatmaya artık gücü yetmiyor. Küresel Teröre karşı derken Küresel Terör yapıcısı ve hamisi oldukları ortaya çıktı.

Türkiye’nin artık size ihtiyacı ve müdanası yoktur. Siz önce kendi sorunlarınızı çözmelisiniz. Bir İngiltere’yi bile Birlikte tutamadınız. Onlar bile ayrılma kararını verdi. Türkiye’yi zaten almadınız. Bundan sonra da müzakereleri durdursanız ne önemi var.

AB’nin ve dolayısıyla Avrupa’nın yakın gelecekte ekonomik ve sosyal çöküşünü göreceğiz. Bunun işaret fişekleri atılmaya başladı. Hele de;  bu kritik süreçte yaşanılan “lider, devlet adamı kıtlığı” bu sıkıntıyı ve çöküşü hızlandıracaktır.

Önümüzdeki yıllar Avrupa için çok ciddi kırılmalar, sıkıntılar ve karmaşaya hamiledir.

Bekleyip göreceğiz…

The post Avrupa’da lider kıtlığı ve yönetim’sizlik.. first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/avrupada-lider-kitligi-ve-yonetimsizlik-okur-kosesi/feed/ 0
Irak ve İran Üzerinden Bölgeyi Okumak https://www.hatayinnabzi.com/irak-ve-iran-uzerinden-bolgeyi-okumak/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=irak-ve-iran-uzerinden-bolgeyi-okumak https://www.hatayinnabzi.com/irak-ve-iran-uzerinden-bolgeyi-okumak/#respond Tue, 28 Jun 2016 00:27:04 +0000 http://www.hataytr.com/?p=2523 Merhaba sevgili okurlarım; Bugün ülkemizin çevresinde gelişen olayları analiz etmek için bölge de olup bitenleri mercek altına alıyoruz. İlk olarak güney ve doğu komşularımızdan olan İran ve Irak ile ilgili olacak. Bu iki ülke de, son 30 yılda öyle şeyler değişti ki bugün nasıl bir noktaya gelindi, nasıl operasyonlara maruz kaldı, hep birlikte inceleyeceğiz.  Irak’ın devrik Lideri Saddam Hüseyin Amerikan direktifleriyle İran’a saldırmış ve 8 yıl …

The post Irak ve İran Üzerinden Bölgeyi Okumak first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Merhaba sevgili okurlarım;

Bugün ülkemizin çevresinde gelişen olayları analiz etmek için bölge de olup bitenleri mercek altına alıyoruz.

İran ve Irak

İlk olarak güney ve doğu komşularımızdan olan İran ve Irak ile ilgili olacak. Bu iki ülke de, son 30 yılda öyle şeyler değişti ki bugün nasıl bir noktaya gelindi, nasıl operasyonlara maruz kaldı, hep birlikte inceleyeceğiz.  Irak’ın devrik Lideri Saddam Hüseyin Amerikan direktifleriyle İran’a saldırmış ve 8 yıl süren Arap Fars savaşı yapılmıştır. Yapılan savaşta kimse galip gelemezken iki tarafta büyük kayıplar vermiştir. Bunun akabinde Saddam Hüseyin Kuveyt’e saldırır ve Müttefiki olan Amerika’dan destek alamaz aksine körfez harekatı olarak adlandırılan Irağı zayıflatma operasyonlarına maruz kalmıştır. Bu savaşın ardından Saddam Hüseyin ağır kayıplar vermiş bugün ki Kuzey Irak olan bölge de hakimiyetini kaybetmiştir. Ardından yapılan Çöl Tilkisi operasyonu ile daha da zayıflatıldı.

2000’li yıllara geldiğimizde ise Amerikan askerlerinin Irağa girmesiyle sonuçlanan ve Saddam’ın devrilmesiyle bitmek bilmeyen terör saldırılarına maruz kalmıştır.

Irak’ta nüfus anlamında en az nüfusa sahip olan topluluklardan biri olan Kürtler Cumhurbaşkanlığı gibi bir makama gelmiş Ülkenin çoğunluğuna sahip olan Şii Nüfus ise Başbakanlığı alarak ülke yönetimine katılmıştır geri kalan Sünni Arap ve Türkmen gruplar dışlanmış ve kendi kaderlerine terk edilmiştir.

Maliki yönettiği ülke de mezhepçi politikalar izleyerek Ülke de marjinal ve Selefi örgütlere katılımı arttırmış ve Ülkesinin bölünmesine neden olmuştur.

Bugün ne maliki kaldı nede başka birisi ülke tamamen mezhep çatışmalarına boğuldu ve Ülke ‘de Sünniler bu selefi örgütlere destek vermeye zorlandı hatta vermeyenler dahi DAEŞ gibi terör örgütü mensubu ithamlarla zulme uğramıştır.

DEAŞ’ın elinde bulunan başta Musul ve Felluce’ye nasıl bir ironi ise Amerikan düşmanı olduğunu iddia eden İran’a bağlı milisler ile Amerikan askerleri birlikte mücadele etmektedir.

Birbirine düşman görünen bu iki ülke, son zamanlarda öyle yakınlaşmaya başladı ki adeta, uzun yıllar bunun için bir alt yapı çalışması yapmış gibi.

En son Amerika ve Avrupa’nın İran üzerinde ki Ambargoyu kaldırması bölge deki dengelerin değişmesi için en büyük hamle olduğu görülmektedir. Bu gizli ittifakın neticesini ise bugün Irak ve Suriye de çok net bir şekilde görmekteyiz.

Bölge de sözüm ona Küçük Amerika olan İsrail de İran’a düşman ikisi de birbirine tehditler ederek hızla Silahlandılar ve bu silahlanmalar neticesinde büyüyen İran ve İsrail olmuştur. Bölgede bulunan diğer Ülkeler ise bu gerginliğin tesirinde kalarak yerinde saymışlardır. Emperyalist Aktörler Bölge de ki dengelerini korumak adına her türlü mezhep etnik ameliyat bıçaklarını kullanarak bölgeyi paramparça etmişlerdir.

Değerli okuyucularım Bugün ki analizimiz bu kadar gelecek yazımızda Uzak komşular olan doğu blok ülkelerinden Rusya ve İran’a değineceğim. Saygılarımla

Analizci

 

The post Irak ve İran Üzerinden Bölgeyi Okumak first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/irak-ve-iran-uzerinden-bolgeyi-okumak/feed/ 0
İKİ YÜZLÜ AVRUPA https://www.hatayinnabzi.com/iki-yuzlu-avrupa/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=iki-yuzlu-avrupa https://www.hatayinnabzi.com/iki-yuzlu-avrupa/#respond Wed, 11 May 2016 16:50:50 +0000 http://www.hataytr.com/?p=2260 Güzel söylemiş söyleyenler; Ayı’dan post Avrupa’dan dost olmaz, diye. AB denilen terör severler teröristleri korumaya devam ediyor. Yasaları yumuşat, onlara dokunma diyor. Bunlar bu kadar yüzsüz. Avrupa sizin olsun bize Anadolu yeter. Vizeler kalkmazmış teröristlere vize verin Gerçi onları en üst seviyede ağırlıyorsunuz. Yani başınızda onlara çadır kurduruyorsunuz. Unutuyorlar Türkiye’nin çadır devleti olmadığını. Unutuyorlar bu …

The post İKİ YÜZLÜ AVRUPA first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Avrupa Birliği BayrağıGüzel söylemiş söyleyenler;

Ayı’dan post Avrupa’dan dost olmaz, diye.

AB denilen terör severler teröristleri korumaya devam ediyor.

Yasaları yumuşat, onlara dokunma diyor.

Bunlar bu kadar yüzsüz.

Avrupa sizin olsun bize Anadolu yeter.

Vizeler kalkmazmış teröristlere vize verin

Gerçi onları en üst seviyede ağırlıyorsunuz.

Yani başınızda onlara çadır kurduruyorsunuz.

Unutuyorlar Türkiye’nin çadır devleti olmadığını.

Unutuyorlar bu milletin nerelerden geldiğini.

Bu millet her şeyi sineye çeker ama özgürlüğünü asla

Bunlar mavi boncukları neden dağıtmışlardı.

Avrupa’yı istila eden mülteci akınlarını önlemek için

Avrupa’ya muhtaç olan bir Türkiye yok.

Dünya Avrupa’dan ibaret değil.

Avrupa, Türkiye’ye muhtaç.

Kapıları açtığımız gün Avrupa diye bir şey kalmaz.

Sistemleri çöker, huzurları kaçar, hayatları zorlaşır.

Bu ülkenin başında adam gibi adam bir lider var.

Birilerinin talimatlarını havada kapan, el pençe duran biri yok.

Halktan başkasına vefa borcu olmayan bir lider var.

Dünyaya mazlumun feryadını duyuran,

Yanlışlarını yüksek sesle söyleyen bir lider var.

Bütün oyuncular güçlü bir lider ve güçlü devlet istemeyenlerin oyuncakları

Güçlerini birleştirdiler her cepheden saldırıyorlar.

Her türlü algı operasyonu ile beyinleri karıştırmaya çalışıyorlar.

Ama,  Türk halkının ne kadar sağduyulu olduğunu anlayamadılar.

Bu millet vefakârdır.

Kendine yapılan hizmetleri unutmaz.

Bunca darbe planına rağmen hala güçlü bir lider.

Bu güçlü lider varsa bu milletin ferasetindendir.

Bu millet liderine her şartta sahip çıkmaktadır.

Avrupa, güçlü bir Türkiye istemiyor.

Sürünen bir millet arzuluyor.

Bu millet zincirlerini kırdı.

Dünyanın her noktasında üreten bir millet var.

Bu millet özüne döndü.

Bunca zamanlık uyuşukluğunu ve pısırıklığını attı.

Kimseye muhtaç olmayan kendi yağı ile kavrulan bir ülke geliyor.

Avrupa yaşamak istiyorsa bizimle iyi geçinmek zorundadır.

Aksi halde Ortadoğu Avrupa’ya taşınır, Afrika ile birleşir.

 

The post İKİ YÜZLÜ AVRUPA first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/iki-yuzlu-avrupa/feed/ 0