MHP Hatay Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Mehmet N. Ahrazoğlu, Türkiye’nin Lübnan’da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü’ne Silahlı Kuvvetler unsurlarıyla katkı sağlaması konusundaki tezkerenin, 31/10/2018 tarihine kadar uzatılması hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldığı konuşmasına, “bugün Yüksekova-Esendere kara yolunda seyreden askerî konvoyun geçişi sırasında daha önceden PKK’lı teröristler tarafından yola döşenen patlayıcının infilak etmesi sonucu 4’ü ağır, 17’si hafif olmak üzere, yaralanan kahramanlarımıza acil şifalar diliyorum. Bu hain saldırıda yaralananların hesabının mutlaka bir gün verileceğine eminim. Allah, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile tüm güvenlik kuvvetlerimize yâr ve yardımcı olsun.” şeklinde başlamıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak uluslararası ikili anlaşmalara “Devlette devamlılık esastır.” ilkesi gereğince destek vereceklerini ifade eden Ahrazoğlu, “15 Temmuz günü Genel Kurulda “15 Temmuz Millet Darbeye Dur Dedi” konulu kitapçık da, dergi ve resimler de torba içerisinde bizlere verildi. Resimlere baktığımızda, sanki 15 Temmuzda hain darbe gecesi sadece iktidar partisinin milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunmuş gibi gösterilmiş. Muhalefet milletvekillerinden, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinden o resimlerde bir tek kare yok ve ben o gün Meclisteydim. Bunu, burada, samimiyetimle söylüyorum ki üzülerek ifade etmek istiyorum. Bu bir böbürlenme veyahut da üzüntüden daha çok, bu Mecliste birlik ve beraberliğin o gece sağlandığını, o gece bütün grup başkanlarının, mevcutta bulunan grup başkanlarının konuşması olmasına rağmen ve grup başkan vekilimizin burada konuşma yapmasına rağmen o karelerin bir tanesinin içine alınmamasını da kınıyorum.” dedi.

Hatay Milletvekili Mehmet N. Ahrazoğlu; Ülkenin 15 Temmuzda büyük bir badireyle karşılaştığını ve Milletin demokrasiye olan inancı ve bağlılığı, cumhuriyet değerlerine sahip çıkma duygusunun bu hain kalkışmayı önlemede en büyük etken olduğunu ifade ederek, “Asıl önemlisi de Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin “Darbe nereden gelirse gelsin milletimizin, devletimizin, meşru Hükûmetimizin yanındayız.” ifadesiyle darbe teşebbüsünün sonuçsuz kalması sağlanmıştır ancak henüz tehlike geçmiş değildir. Bütün bölücü ve yıkıcı unsurlar ile gizli FETÖ artıkları vatan, millet ve milliyetçilik, demokrasi, insan hakları, kuvvetler ayrılığı, parlamenter demokrasi gibi kavramları kullanarak gizli hainliklerini sürdürmektedir. Hainler vatansever, bölücüler milliyetperver kimsenin kisvesine bürünmüştür. Aslında, hepsinin hedefinde cumhuriyetimiz, devletimiz, özellikle de Milliyetçi Hareket Partisi vardır. Çünkü, Milliyetçi Hareket Partisi bunların oyunlarını bozmuş, oyuncaklarını ellerinde almıştır.” şeklinde açıklama yapmış ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin 15 Temmuz gecesinden itibaren, siyasetin baş aktörleri olarak, ülkeyi parçalanmaya götüren süreci tersine çevirdiğini ifade belirterek, “Bunlar sadece Milliyetçi Hareket Partisine saldırmakla yetinmemekte, hepsi bir ağızdan, oyunu bozan Sayın Genel Başkanımıza da ayrıca saldırmaya başlamışlardır. Türk milletine, onun iradesine ve geleceğine ihanet edenlere mutlaka ki Türk adaleti hesabını soracaktır ve gereken en büyük cezaları verecektir. Tarihimizin şanlı sayfalarında örneğine neredeyse hiç rastlanmayan alçaklıklar, akla hayale gelmeyen, sığmayan şiddet dolu sahneler meşum ve melun 15 Temmuz gecesinde yaşanmıştır. Çanakkale müstevlilerin yarım bırakmak zorunda kaldıkları zulmü hain FETÖ’cüler tamamlamak istemişlerdir. Millî Mücadele’de kovulan Türk düşmanları kendilerini güçlü hissettikleri bir ortamda Pensilvanyalı teröristlerle Türkiye’yi önce teslim, daha sonra da tepeden tırnağa tasfiye etmeye kalkışmışlardır.” açıklamasını yapmıştır.

Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin ikaz ve uyarılarına dikkat kesilerek meseleye Türkiye açısından Ankara merkezli, millî birliği esas alan, ülke bütünlüğünü ön planda tutan anlayışla hareket edilmez ise, daha büyük olumsuzluklarla karşı karşıya kalınabileceğini belirten Ahrazoğlu, “Ancak burada şunu da önemle ifade etmek isterim ki, bu sıkıntılı ve bulanık ortamda vatan millet sevgisiyle yoğurulmuş insanlarımızın mağduriyetlere uğratılması, hukukun üstünlüğü ilkesinden hareketle adaletli ve tarafsız davranılarak milletimizin üzerindeki korku ve endişelerin bertaraf edilmesi gerekmektedir.” açıklamasını yapmış ve kamu kuruluşlarında hak eden memurun hak ettiği göreve getirilmesinin çalışma barışının, birlik, dayanışma ve verimlilik artışının sağlanması için en temel gereklilik olduğunu belirtmiş, “Bu nedenle terör örgütü paralel yapı yok edilirken yine eski hatalara düşülmemeli, bir başka cemaatin ve bir partinin sadık mensupları değil, siyasi görüşlerine bakılmaksızın, liyakat ve bilgi dikkate alınarak, bu ülkeyi ve milleti karşılıksız seven, Türk milletine ve demokrasisine sadakatle bağlı atamalar ve yeni personel alımları yapılmalıdır. “Bakanlıklar FETÖ’den temizlendi, temizleniyor.” derken diğer cemaat ve örgüt mensuplarının iktidara yakın sendikalar vasıtasıyla devlete sızmalarına karşı önlemler alınmalıdır.” açıklamasını yaparak konuşmasını tamamlamıştır.

Başkan Göksu, mesajında;”Bilgi kaynaklarının takip edilmesi, kayıt altına alınması ve özgün bilgi üretimi için gerekli tüketim ortamının alt yapısını oluşturma işlevine sahip olan kütüphaneler, bir toplumun kültürel seviyesini belirleyen temel dinamiklerdendir. Bilgilenme ve aklın egemenliğinde hakikati elde etmenin yegâne mekânları olan kütüphaneler aynı zamanda bir ülkenin herkese her kesime hizmet eden, bilgi alışverişinin yoğun bir şekilde yaşandığı sosyal kurumlardır.

Bin yıldır varlığını sürdüren, bilgi kaynaklarının korunmasında ve hizmete sunulmasında milletimize büyük katkılar sunan kütüphanelerimizin, son yıllarda ne yazık ki etkisi azalmaya başlamıştır. Bilginin korunması ve gelecek nesillere aktarılmasında önemli rol sahiplenen kütüphaneler, özellikle teknolojik imkânların artmasıyla eskisi kadar ziyaret edilmiyor, dolayısıyla kaynaklardan yeterince faydalanılmıyor. İnternet üzerinden bilgi edinme, her bilgiyi doğru kabul etme yanılgısından kurtulmamız gerekiyor. Kaynağını bilmediğimiz, doğruluğunu ispatlamadığımız bilgilerin temel kaynağının kütüphanelerde olduğunu unutmamalıyız.

Çocuklarımızın ilgisini dağıtacak çok uğraş var günümüzde. Çocuklarımızı bilgisayar, telefon, internet, televizyon gibi araçlarla oluşturulan sanal bir dünyadan arındırıp okumaya sevk etmek için çalışmalıyız. Okumayınca veya az okuyunca, yorum yapma kabiliyetimiz azalmaktadır. Bizler bunun bilincinde olarak okullarımızdaki kütüphaneleri güncel kitaplarla yaşatmaya çalışıyoruz. Gelecek noktasında çok ama çok umutluyum. Onun için bizler bu durumda okuma çalışmalarımızı geçmişte olduğu gibi şimdi de sürdüreceğiz. Gençlerimizi en iyi şekilde geleceğe hazırlayacağız.

Bu bağlamda, toplumda okuma alışkanlığı konusunda farkındalık meydana getirmek için ve okumanın yaşam boyu öğrenme üzerindeki vazgeçilmez etkisini göstermek için kütüphane görevlileri, akademisyenler, yazarlar, okurlar, kamu görevlileri, paydaş sivil toplum örgütlerini yapılan faaliyetlerde bir arada görme dileğiyle, Kütüphaneler Haftası’nı kutluyor ve toplumumuzda kitap okuma alışkanlığını gelişmesine vesile olmasını diliyorum.

Milletvekili Mehmet Öntürk ,Kırıkhan Belediye Başkanı Ayhan Yavuz  Ak Parti İlçe Başkanı Ö.Ayhan Şıkça ve parti temsilcileri ile birlikte  Kırıkhan ve Hassa’da faaliyet gösteren  basın mensuplarıyla Şehit Gülşah  Güler Sosyal tesislerinde bir araya gelerek 16 Nisan’da yapılacak olan Referandumla ilgili açıklamalarda bulundu.

Anayasada yapılacak olan değişiklik yapılacak olan 18 maddenin Türkiye’nin ve halkın yararına olduğunu anlatabilmek için çalışmalara başladıklarını belirten Milletvekili Öntürk,

Anayasa değişikliği maddelerini bir bir açıklayarak yeni sistemle, Türkiye’nin daha güçlü ve demokrasisine sahip bir ülke olacağını söyledi.

12 Eylül darbe anayasasından  bütün siyasi partilerin şikayetçi olduğunu  belirterek, partilerin seçim beyannamelerinde seçmenlerine anayasa değişikliği taahhüdünde bulunduklarını  dile getirdi.

MHP Genel Başkanı  Devlet Bahçeli’nin  “Sistemi tıkayan olmayacağım” söylemiyle başlattığı tutarlı siyaseti  duruşu sonrası başlatılan sistem değişikliği ile vesayet yönetimine son verilmesiyle istikrarlı yönetimin önü açılacağını ifade etti.

Yeni anayasa ile seçilme yaşının 18 ‘ e indirilmesi ,” Gelişmiş ülkelerin bir gerçeğidir”. dedi.

Gelişmiş dünya şartlarında genç nüfusun çok hızlı büyüme gelişme trende olduğunu  belirterek ,

Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u Feth ettiğinde 21 yaşındaydı. dedi.

Milletvekili Öntürk,

Milletvekili ve patron çocuklarının milletvekili seçileceği söylentisi  bir kara propagandadan ibaret olduğunu belirterek,

Bu güne kadar gelmiş geçmiş  hangi milletvekili ve başbakanın  babası zengin  biri dedi. Hepimizin babaları ya esnaf, ya çiftçi, ya da orta halli memur  dedi.

FETÖ/ PDY Terör Örgütüne de değinen Milletvekili Öntürk,

Dünyada yaşanan hiçbir darbe girişiminde  vatandaşın kendi silahının vatandaşa doğrultulmadığını milleti temsil eden meclisin bombalanmadığını belirterek, darbecilere en büyük cevabı Aziz Milletimiz vermiştir. Dedi.

İçerde ve dışarda Hayır kampanyası düzenleyenleri iyi analiz etmemiz lazım diyen Öntürk ;

Yapılacak değişikliklerle yetki karmaşasına son verileceğini, kararların  daha çabuk alınacağını, yatırımlarım önündeki tıkanıklığının daha hızlı aşılacağını, istikrarın ve gelişmenin boy göstereceği bir devlet idaresinin hakim olacağı bir sistemin kurulması için çaba sarf ettiklerini   belirtti.

Anayasa değişikliğine “Evet” diyen MHP ile ne zaman beraber bir çalışma içerisinde olacakları yönündeki bir soruya,

Milletvekili Öntürk ,verdiği cevapta;

Kırıkhan’da Genel Merkezlerin önünde bir siyaset vardır, akrabalık bağı güçlü olduğu için Kırıkhan’da yaşanan seçimlerde herkes bir birine saygı duyuyor.

CHP Milletvekili Birol Ertem benim okul arkadaşım bizim buradayken görüşüyorduk, şimdi Ankara’da zaman zaman bir araya geliyoruz. dedi.

Güçlü bir Türkiye için, istikrarlı bir Türkiye için, adalet için tüm halkımızın 16 Nisan ‘da ,EVET  vermesi hususlarında,

Önümüzdeki günlerde esnaflarımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla ve halkımızla bir araya gelerek Başkanlık Sisteminin   ülke yararına olduğunu zihinlere kazıyacağız .” dedi.

Toplantılar için her gün farklı İllerde, gerektiğinde Genel Merkezde toplantıdan toplantıya koşuyor. Takım çalışmasının, planlı ve programlı olmanın başarı getireceğini biliyor. Zamanın AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Partinin Konya İl Başkanlığı için Ahmet Sorgun’u bizzat görevlendirmiştir. Sorgun, kendisine verilen bu önemli görevi, 4 yıl süre ile başarılı bir şekilde ifa etmiştir.

Sayın Sorgun önceleri, Konya Büyükşehir Belediyesi’nde Hukuk Müşavirliği, Genel Sekreter Yardımcılığı ve KOSKİ Teftiş Kurulu Başkanlığı, KOSKİ Genel Müdürlüğü görevlerinde de bulundu. Sivil Toplum Kuruluşlarında kurucu ve yöneticilik yaptı.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun, konuşmalarında sürekli olarak “Biz hiç seçim olmayacakmış gibi vakarlı, kararlı, dingin ama yarın seçim olacakmış gibi de heyecanlıyız ve bu şekilde de çalışmalarımızı sürdürüyoruz, şeklinde açıklamalarıyla tecrübesini konuşturuyordu.

Hak rızası ve halka hizmet için yapılan siyasetin en ulvi iş olduğunu ifade eden Sorgun, “Siyaset bir maraton koşusudur, geçici bir hevesle yapılamaz. Siyaset bisiklet sürmek gibidir, pedalı çevirmezseniz düşersiniz, diyordu.

Çok etkilendiğim bir açıklamasında, Sorgun, görevlerin ne olduğunun değil, bunları hakkıyla yapmanın önem taşıdığını vurgulayarak, şöyle devam ediyordu:
“Önemli olan bir adamdır, ama adam gibi adam. Şöyle bir düşünün, Ömer Halisdemir, yüz binlerce askeriye mensubundan biriydi. Makamı mevkisi, parası pulu, akademik unvanı yoktu ama bugün Türkiye’de ondan daha fazla adına park, yol, okul, tesis yapılan kimse biliyor musunuz? Peki niçin? Çünkü vaktinde, zamanında yapılan bir görev. Hangi unvanda olduğunuz önemli değil, en önemli görev hakkını verdiğiniz görevdir. Bu il başkanı da genel başkan yardımcısı da sandık görevlisi de olabilir, hiç önemli değil. Bakın bir adam Recep Tayyip Erdoğan, Allah razı olsun, adam gibi adam. Astsubayın bir saniye içerisinde yaptığı bir görev. Semih Terzi isimli ihanetin organizatörünün bertaraf edilmesi, bu asrın ihanetinin başarıya ulaşmamasıdır. Orada bir astsubay ve başta da bu milletin medarı iftiharı, mazlumların ve mağdurların bütün dünyanın gür sesi…”

Başkanımız ve ekibine, Türkiye’mizin bu en önemli seçimi olan referandumda kolaylıklar ve başarılar diliyorum.

Ak Parti Dörtyol İlçe Kadın Kolları Başkanı Sermin Göksu, 9 Ocak Dörtyol’un Kurtuluş Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınladı: Güzel ve şirin Dörtyol’umuzun düşman işgalinden kurtuluşunun 95. yıl dönümünü kutlamanın heyecan ve mutluluğunu yaşıyoruz. Kısaca, Tarihimize bir göz atalım:

Birinci Dünya Savaşının sonunda Osmanlı İmparatorluğu da yenilmiş sayıldı. “Hasta Adam” olarak nitelendirilen Osmanlı toprakları İngiliz, Fransız, Yunan, Ermeniler tarafından işgal edilmeye başlandı.

Fransızlar İskenderun’a asker çıkardıktan sonra 11 Aralık 1918’de takviyeli bir piyade alayı ile Dörtyol’umuzu işgal etmişlerdir. Bu kuvvetlerin arasında Ermeni alayına ait birliklerde vardı. Fransızlardan cesaret alan Ermeniler kasaba ve köylerimizde Türklere zulüm ve işkenceler yapmaya başladılar. Şehrimizin üstüne kaygı bulutu çökmüştü. Halk büyük bir endişeye düşmüştü. Evler yıkılıp yakılıyor, çocuklar ve yaşlı kadınlar süngülenerek öldürülüyordu. Adeta, bir barbarlık ve canilik örneği sergileniyordu.

19 Aralık 1918 günü Mehmet Kara, Milli Mücadelede düşmana ilk kurşunu sıkar ve ateş emrini verir. 15 Fransız askeri öldürülür. Şaşkına dönen Fransızlar Dörtyol’a çekilmek zorunda kalırlar. 19 Aralık 1918’de yapılan bu çarpışma, Türk Milletinin saldıran düşmana karşı ilk kurşunu ve ilk ayaklanmasıydı.

Dörtyol’a dönen Fransız müfrezesi tarafından, sebepsiz yere Jandarma Kumandanı Teğmen Hasan’ın ağır surette yaralanması, Çaylı köyünden Kara Hasan’ın kardeşi Mustafa’nın Kurtkulağı’nda Ermenilerce şehit edilmesi, halk arasında nefret ve öç alma hislerini harekete geçirmiş, netice de Kuvayi Milliye Teşkilatı kurulmuş ve mücadeleye başlamıştı.

Türkler; “Hürriyeti ancak ve ancak kendi bayraklarının gölgesinde bulabilirler. Bir milletin ordusu dağılırsa onun yerine esaret gelir.” Diyerek silahını alan dağa çıkıyor, Kara Hasan Paşa’ya katılıyordu.

Artık bu ölümden daha zor gelen işgalde yaşamanın, mutlaka bitmesi gerekiyordu. Kesinlikle, düşman çizmelerinin bu aziz toprakların üzerinden uzaklaştırılması gerekiyordu. Kahraman Kuvayi Milliyeciler, topların, tankların ve makineli tüfeklerin gücüne karşı, eti, kanı ve canı pahasına verdikleri mücadele neticesinde düşman, 9 Ocak 1922 günü bütün ağırlığını bırakarak Dörtyol’umuzu terk etmek zorunda kalmıştır. Türk Milleti olarak, kararlılığımızın ve Milli Mücadele ruhumuzun, hiçbir zaman kesintiye uğramadan devam ettiğini hatırlatmak isterim.

Tüm Şehit ve Gazilerimizi şükran ve minnetle anıyorum. 9 Ocak  Kurtuluş Bayramımız kutlu, geleceğimiz her zaman aydınlık olsun.

rt

Son günlerin dedikodusu Lütfi Savaş AK Partiye geçmek istiyor.
Gerçekten Lütfi Savaşın AK Parti de ne iş var
Dün AK Partiyi yolda bırakıp gitmemiş miydi?
Ne olmuştu da AK Partiden CHP’ye gitmişti
Hatırlayın;
Geçen dönem Antakya Belediye Başkanlığı yapan Lütfi Savaş şöyle ya da böyle bir
Sebeple CHP ye geçmiş ve Hatay’ın yakaladığı tarihi fırsata mani olmuştur.
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlığı süreci kelimenin tam anlamıyla fiyaskodur.
Hatay’ın etrafındaki bütün büyükşehirler büyürken Hatay büyük bir köy olarak kalmıştır.
Muhalifler savunmaya geçilebilirler.
Muhalefette ne yapılabilinir ki
Muhalefette olupta Eskişehir ve diğer bazı diğer belediyelere bakmak yeterlidir.
Lütfi Savaş’ın şahsı ile ilgili müspet menfi yorum yapmıyoruz.
Değerli kaliteli bir insan olabilir.
Ancak bir grubu ortadan kaldırmak isterken tabanı olmayan siyasi bir geçmişi bulunmayan bir gurubu ortaya çıkarmak ne kadar mantıklı olabilir.
Ona Hatay Büyükşehir Belediye başkanlığı gömleği bol gelmiştir.
Lütfi Savaş bu görevi ne kadar iyi yönete bilmiştir.
İyi yönete bilmiş olsaydı şehir bölgenin cazibe merkezi olabilirdi.
Bu fırsatı iyi değerlendirememiştir.
Büyük bir ilin gençlerinin geleceği ile oynamıştır.
Bu şehri cazibe merkezi haline getirememiştir.
Memleketteki insanların hayat sevincini artıramamıştır.
Hele su konusundaki yanlış politikası hatayı çöle çevirmiştir.
Bölgenin ne pahalı suyunu bu bölge insanları içmiştir.
Son anda bu yanlıştan AK Parti’nin hamlesi ile dönülmüş olsa da
İnsanların belleğinde kötü imajı devam etmektedir.
Hala bazı bölgelerde su konusundaki problemlerin çözülememesi halkı canından bezdirmiştir.
Ak Parti tabanı Lütfi Savaşın AK Partiye gelmesini istememektedir.
İnsanların gönül hanelerinde büyük kırgınlıklar oluşturmuştur.
Dün AK Parti’ye başka bir partiden geldiğini ifade eden her fırsatta bunu söyleyen aday gösterilemeyince kendine en uzak partiye gitmeyi hoş görecek kadar makul gören sayın başkanın tekrar AK Parti ye gelmesi AK Parti tabanında rahatsızlık yaratacaktır.
Bu konuda tutarlı bir geçmişi olmayan birinin
Tekrar AK Parti ye gelmesine fırsat oluşturmaya çalışanların
Toplum nezlindeki yeri hiç hoş olmayacaktır.
Halk AK Parti ye oy verir ancak zik zak yapan adayların cezasını keser
Bunun en güzel örneğini Belediye seçimleridir.
Hatay’daki 15 belediyenin 11 AK Parti ye veren bu halk istemediği, ama dayatılan adayı da seçmeyerek verdiği tepkiyi siyasilerin akıldan çıkarmaması gerekir.
Hatay siyasetinde rol oynayanlar halkın nabzını dikkate almalı
Kendi siyasi ikballerini halkın menfaatlerinin önüne koymamalıdır.
Hatay ın ikbali herkesin ikbalinin üzerindedir.
Bu şehir dünyanın cazibe merkezidir.
Ancak bu sığ düşünce ve yönetimle bu mümkün değildir.
Karar vericilerin önüne mantıklı ve karşılığı olan adaylarla çıkılmalıdır.
Yoksa Hatay 2023’te büyük bir köy haline gelmeye devam edecektir.
Halktan kopuk masa başındaki projelerle halka sunulan adaylara halk sandıkta cevap verir.
Ama sonuçta acı olur.
Halk artık iş ve icraat yapacak adaylar beklemektedir.
Ak Parti içersinde bu işi yapacak yüzlerce aday mevcuttur.
Başka bir partide dün siyaset yapan AK Partiyi yerden yere vurmuş birini tekrar getirilmek istenmesi
Ak Partiye gönül vermiş iyi günde kötü günde çilesini çekmiş binlerce AK Partiliye hakarettir.
Hatay denenmişleri taş üzerinde taş koymayanları gördü yeni heyecanlar ve ufku açık adaylar beklemektedir.
Bir grubu ortadan kaldırmaya çalışırken halkta karşılığı olmayan bir gurubu ortaya çıkarmaya çalışmak
AK Parti ye gönül vermiş milyonlarca Hataylıya verilecek en büyük cezadır.
Siyasilerin bu konuda ki hatalı ısrarları
Hem kendilerinin hem Hatay’ın kaybı olacaktır.
Bu konuda ki ısrarcı olan siyasilerin hayatlarında ki en riskli kararları almış olacaktır.
Bu konuda karar verecek siyasilerin getirmek istedikleri adayın toplumda karşılığının olmadığını bilmeleri gerekir.
Ak Partinin yapmış olduğu Büyükşehir anketlerinde Hatay Büyükşehir Belediyesinin durumu ortadadır.
Halkın istemediği bir adayın getirmeye çalışılması halkın nazarında olumlu karşılanmayacaktır.
Hatay bütün siyasi hesapların üzerinde olmalıdır.
Hatay mutlu ise Türkiye mutlu ve umutludur.
Hataylıların yanlış bir adayla bundan sonra kaybedilecek vakti yoktur.
Bu konudaki hata hem Hatayı hem de karar veren siyasilere kaybettirecektir.

Ak Parti Dörtyol Kadın Kolları Başkanı Sermin Göksu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle yayımladığı mesajında, “Cumhuriyeti, Kurtuluş Savaşı’nda kadını, erkeği, çocuğuyla gösterilen büyük gayret ve fedakârlıklarla elde ettik. 29 Ekim 2016’da 93. Yılını idrak edeceğimiz bu günde, Cumhuriyet ve Demokrasinin değer ve önemini çok daha iyi kavramış bulunuyoruz.
İçimizdeki ihanet şebekelerine, Ülkemizi kazanımlarından geriye götürmek isteyenlere karşı milletçe tek yürek, tek bilek duruşumuzu ebediyete taşıyacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 93. Yıldönümünü kutluyor, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Silah Arkadaşları başta olmak üzere, Aziz Vatanımızın bütünlüğü ve bağımsızlığı için canlarını ortaya koyan tüm şehit ve gazilerimizi rahmet ve saygıyla anıyorum”.

İflasın ertelenmesi kurumunun daha önceden de mevcut olduğunu ve 2003 yılında İcra ve İflas Kanunu’nda yapılan değişiklikle ağırlıklı olarak uygulamaya alındığını ifade eden Ahrazoğlu, “İflasın ertelenmesi kurumu borçluyla alacaklıların menfaatleri ve hatta millî ve bölgesel menfaatler arasında hassas bir dengeye dayanmaktadır. İflas erteleme başvurusundaki artış ekonomideki bozulmaların ve kriz durumunun göstergesidir. Bu durum borçların ötelenmesi ve alacakların domino etkisiyle yeni iflasların meydana gelmesini tetikleyebilmektedir. 2009-2014 döneminde iflas erteleme dava sayısı 3.500 civarında olduğu, alacaklı dava sayısının ise 37 binin üzerinde olduğu belirtilmektedir.” açıklamasını yapmış ve iflas erteleme kararlarının alacaklıları zor durumda bırakmakta olduğunu, bunun da en belirgin göstergesinin çek ve senetlerdeki protesto sayıları ve miktarları olduğunu ifade etmiştir.

Ahrazoğlu; AKP öncesi 13 yılda Türkiye’nin, yıllık ortalama olarak gelişmekte olan ülkeler ortalamasından sadece 0,4 puan düşük büyüdüğünü, AKP’li 13 yılda ise 1,5 puan daha düşük büyüdüğünü belirtmiş, “MHP’nin koalisyon ortağı olduğu 57’nci Hükûmet döneminde gerçekleştirilen yapısal reformlar sayesinde 2007 yılına kadar geçen yüksek büyüme bu farkın artmasını engellemiştir. 2016 yılının ilk yarısı içinde açıklanan büyüme değerlerine bakıldığında ise, Türkiye’nin istediği ve olması gereken büyüme sağlanamamıştır. İlk çeyrekte büyümenin tamamı tüketimden gelmiş, özel sektör yatırımlarının azlığı nedeniyle büyümeye katkısı negatif olmuştur. Bu durum, ekonomide yeniden dengesizlik probleminin varlığına işaret etmektedir.” açıklamasını yapmıştır.

İflas erteleme sisteminin kötüye kullanılmasının önüne geçmek amacıyla maddede yapılan düzenlemeyi Milliyetçi Hareket Partisi olarak olumlu değerlendirmekle birlikte yapılan düzenlemenin sonucuna ulaşmak için yapılması gerekenleri açıklayan Ahrazoğlu, konuşmasına şöyle devam etmiştir: “Ekonomik hayatın sürdürülebilir olması ve güven ortamının sağlanması, ekonomi yönetiminin sağlam temeller üzerine organize edilmesi, bilirkişi seçiminde objektif kriterlerin dikkate alınması, bilirkişinin mutlaka hukuk, muhasebe, bağımsız denetim veya yeminli mali müşavirlerden olmasının yanı sıra şirketlerin, yatırımcıların, kooperatiflerin gelecek kaygılarının olmaması gerekmektedir. Bunun için de tasarruf bilincinin artırılması, üretken bir ekonomik anlayışın olması, ülkede iç huzurun sağlanması, hukukun üstünlüğünün teminat altına alınması gibi hususların yanı sıra aldatmadan, kandırmadan, parçalamadan iç ve dışta güvenli bir yönetimin olması gerekmektedir?”

MHP Hatay Milletvekili Mehmet N. Ahrazoğlu; tasarıda yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik düzenleme yapılmasının öngörüldüğünü ancak yapılan düzenlemeyle, araya sıkıştırılan maddelerle Vergi Usul Kanunu’nun “Kaçakçılık ve Cezalar” maddesinde yer alan suçları işleyenlere dolaylı af getirildiğini, vergi teşvik ve desteklerindeki kısıtlayıcı hükümlerin kaldırıldığını ancak kanunlara göre vergisini zamanında beyan eden ve ödeyen vatandaşlara adaletsizlik yapıldığını belirtmiş, “Nereden geldiği, nasıl kazanıldığı belli olmayan mal varlıkları ve paralar aklanarak şahıslara veya şirketlere resmî yollardan kayıtlara geçirme imkânı tanınmaktadır ve meşrulaştırılmak istenmektedir.” şeklinde açıklamasını yapmış ve bu kanun tasarısıyla da AKP’nin kendi anlayışı doğrultusunda kara para ekonomisini düzlüğe çıkarmak, aklamak istediğini belirterek konuşmasını tamamlamıştır.

Başbakan Binali Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın onayladığı 65. Hükümet’in Bakanlar Kurulu listesini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde açıkladı.

Ak Parti özüne döndü…

Yandan yönden takviyelerle gidilen yolda

Öze uyum sağlamayanlar ayıklandı

Ak Parti halkın partisi oldu

Halk Ak Parti ile özdeşleşti

Büyük Türkiye ile ideali olan milyonlar

Ak Parti şemsiyesi altında kendini güvende hissediyor.

Ülke siyasi tarihindeki en uzun iktidar ı yaşayan bir partidir Ak Parti

Kurulduğu günden bugüne her gün daha yukarılara çıktı.

Bir çok kural ve değişmezi değiştirdi.

İnsanların hayallerini gerçeğe dönüştürdü.

Dünyanın gıpta ile baktığı bir ülke olundu.

Türk vatandaşı olmanın ayrıcalığının dünyayı gezen biliyor

Dün ötekileştirilen bir ülke bugün zirvede

Ak Parti siyasi arenanın en organize partisidir.

Çok kısa bir sürede partinin başbakanından genel kuruluna kadar geniş bir değişim yaptı

Bu değişimlerde etik kurallar ihmal edilmedi

Herkes onure edildi

Başbakanlığı bırakan Ahmet Davutoğlu kongreden büyük bir nezaketle uğurlandı.

Yeni başbakan Binali Yıldırımda kongre bağrına bastı

Ak Parti bu ülkenin kaderi ile özdeşleşti

Milletin refah ve huzuru Ak Partinin başarısıdır.

Ak Parti bu ülkenin her yerine damgasını vurmuştur.

2023 ve 2053 hedeflerine adım adım ilerlemektedir.

Büyük Türkiye inanmış kadroların elinde daha yukarılara çıkaracaktır.

İç ve dış taki düşmanlar bu ara boş durmayacaklar.

Ak Parti içersine nifak tohumları ekmeye çalışacaklardır.

Ak Partide öncelik Ülkedir.

Ülkenin geleceği herşeyin üzerindedir.

Bunu gören halk da Ak Partiye bundan dolayı sahip çıkmaktadır.

Ak Parti delegelerden aldığı güç ile ilk günkü heyecanla tam gaz devam edecektir.

İlk günkü aşkla ilk günkü inançla.

Ak Parti 2023’e tam gaz ilerlemektedir.

Yeni kaptan başbakan yolunda

Reisin hızına güç katacak

Engelleri bir bir aşacaktır.

Büyük Türkiye reisi ile kucaklaşacaktır.