15 Temmuz Haberleri | Hatay Haber, Hatay Haberleri https://www.hatayinnabzi.com Hatayın Nabzı Tue, 18 Jul 2017 07:06:13 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.2 15 TEMMUZ İHANET HEREKETİ… https://www.hatayinnabzi.com/15-temmuz-ihanet-hereketi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=15-temmuz-ihanet-hereketi https://www.hatayinnabzi.com/15-temmuz-ihanet-hereketi/#respond Tue, 18 Jul 2017 07:06:13 +0000 http://www.hataytr.com/?p=4094 15 Temmuz 2016, Siyasi Tarihimizde kara bir gün. Hain terör örgütünün iç ve dış uzantılarının Türkiye’de yönetimi ele geçirme ve kargaşa çıkarma çabaları. Milli tepki açısından Demokrasi Bayramı. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın ve Hükümetimizin, Milli İradenin, güçlü ve dimdik duruşu. Terörist darbecilere, kuvvetli bir demokrasi tokadının vurulması. Milli Mücadele ruhunun, Ülkemizin her tarafında yaşatılması. Fetö terör örgütü …

The post 15 TEMMUZ İHANET HEREKETİ… first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
15 Temmuz 2016, Siyasi Tarihimizde kara bir gün. Hain terör örgütünün iç ve dış uzantılarının Türkiye’de yönetimi ele geçirme ve kargaşa çıkarma çabaları. Milli tepki açısından Demokrasi Bayramı. Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın ve Hükümetimizin, Milli İradenin, güçlü ve dimdik duruşu. Terörist darbecilere, kuvvetli bir demokrasi tokadının vurulması. Milli Mücadele ruhunun, Ülkemizin her tarafında yaşatılması.

Fetö terör örgütü mensupları, vergilerimizle alınan uçak ve tanklardan, 15 Temmuz akşamı vatandaşların üzerine sığınak bombaları, TBMM’ne lazerli bombalar attılar. Çok sayıda insanımız şehit oldu, gazilerimiz oldukça fazla. Vatansever Milletimiz, hain darbecilere karşı siyasi parti ayırımı yapmaksızın, canları pahasına birlik ve beraberlik içerinde bulundu.

15 Temmuz’un 1. Yıldönünde şehitlerimiz için hatimler indirildi, dular okunacak, ruhlarına Fatihalar yollanacak. Her zaman olduğu gibi aileleri ziyaret edilecek. Ana, baba, eş ve çocuklarına sahip çıkılacak.

15 Temmuz hain darbe girişiminin suçluları, layık oldukları en yüksek cezaya çarptırılmalıdır. Milletimiz, bu hainleri vijdanlarında sürekli olarak yargılayacaklardır. Çöreklendikleri her yerden, bir bir ayıklanmaya devam edileceklerdir. Bu satılmışların yaptıkları, hiçbir surette yanlarına kar kalmıyacaktır. Maşası oldukları Devletlere gerekli ders, her zaman verilecektir.

Kimse boşuna heveslenmesin. Darbe dönemleri çok gerilerde kaldı. Hükümetler, bundan böyle seçimle gelecek, seçimle gidecek.

Teröristleri nefretle ve lanetle kınıyorum, Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabırlar, Gazilerimize de acil şifalar diliyorum.

Yaşasın Milli İrade…Yaşasın Türkiye Cumhuriyeti…Kahrolsun Vatan hainleri…

The post 15 TEMMUZ İHANET HEREKETİ… first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/15-temmuz-ihanet-hereketi/feed/ 0
MHP’Lİ AHRAZOĞLU: AK PARTİ 15 TEMMUZDA SADECE AK PARTİ VARMIŞ GİBİ DAVRANIYOR https://www.hatayinnabzi.com/mhpli-ahrazoglu-ak-parti-15-temmuzda-sadece-ak-parti-varmis-gibi-davraniyor/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=mhpli-ahrazoglu-ak-parti-15-temmuzda-sadece-ak-parti-varmis-gibi-davraniyor https://www.hatayinnabzi.com/mhpli-ahrazoglu-ak-parti-15-temmuzda-sadece-ak-parti-varmis-gibi-davraniyor/#respond Tue, 18 Jul 2017 06:43:55 +0000 http://www.hataytr.com/?p=4051 MHP Hatay Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Mehmet N. Ahrazoğlu, Türkiye’nin Lübnan’da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü’ne Silahlı Kuvvetler unsurlarıyla katkı sağlaması konusundaki tezkerenin, 31/10/2018 tarihine kadar uzatılması hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldığı konuşmasına, “bugün Yüksekova-Esendere kara yolunda seyreden askerî konvoyun geçişi sırasında daha önceden PKK’lı teröristler tarafından yola …

The post MHP’Lİ AHRAZOĞLU: AK PARTİ 15 TEMMUZDA SADECE AK PARTİ VARMIŞ GİBİ DAVRANIYOR first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>

MHP Hatay Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Mehmet N. Ahrazoğlu, Türkiye’nin Lübnan’da konuşlu Birleşmiş Milletler Geçici Görev Gücü’ne Silahlı Kuvvetler unsurlarıyla katkı sağlaması konusundaki tezkerenin, 31/10/2018 tarihine kadar uzatılması hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldığı konuşmasına, “bugün Yüksekova-Esendere kara yolunda seyreden askerî konvoyun geçişi sırasında daha önceden PKK’lı teröristler tarafından yola döşenen patlayıcının infilak etmesi sonucu 4’ü ağır, 17’si hafif olmak üzere, yaralanan kahramanlarımıza acil şifalar diliyorum. Bu hain saldırıda yaralananların hesabının mutlaka bir gün verileceğine eminim. Allah, Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları ile tüm güvenlik kuvvetlerimize yâr ve yardımcı olsun.” şeklinde başlamıştır.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak uluslararası ikili anlaşmalara “Devlette devamlılık esastır.” ilkesi gereğince destek vereceklerini ifade eden Ahrazoğlu, “15 Temmuz günü Genel Kurulda “15 Temmuz Millet Darbeye Dur Dedi” konulu kitapçık da, dergi ve resimler de torba içerisinde bizlere verildi. Resimlere baktığımızda, sanki 15 Temmuzda hain darbe gecesi sadece iktidar partisinin milletvekilleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunmuş gibi gösterilmiş. Muhalefet milletvekillerinden, özellikle Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinden o resimlerde bir tek kare yok ve ben o gün Meclisteydim. Bunu, burada, samimiyetimle söylüyorum ki üzülerek ifade etmek istiyorum. Bu bir böbürlenme veyahut da üzüntüden daha çok, bu Mecliste birlik ve beraberliğin o gece sağlandığını, o gece bütün grup başkanlarının, mevcutta bulunan grup başkanlarının konuşması olmasına rağmen ve grup başkan vekilimizin burada konuşma yapmasına rağmen o karelerin bir tanesinin içine alınmamasını da kınıyorum.” dedi.

Hatay Milletvekili Mehmet N. Ahrazoğlu; Ülkenin 15 Temmuzda büyük bir badireyle karşılaştığını ve Milletin demokrasiye olan inancı ve bağlılığı, cumhuriyet değerlerine sahip çıkma duygusunun bu hain kalkışmayı önlemede en büyük etken olduğunu ifade ederek, “Asıl önemlisi de Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin “Darbe nereden gelirse gelsin milletimizin, devletimizin, meşru Hükûmetimizin yanındayız.” ifadesiyle darbe teşebbüsünün sonuçsuz kalması sağlanmıştır ancak henüz tehlike geçmiş değildir. Bütün bölücü ve yıkıcı unsurlar ile gizli FETÖ artıkları vatan, millet ve milliyetçilik, demokrasi, insan hakları, kuvvetler ayrılığı, parlamenter demokrasi gibi kavramları kullanarak gizli hainliklerini sürdürmektedir. Hainler vatansever, bölücüler milliyetperver kimsenin kisvesine bürünmüştür. Aslında, hepsinin hedefinde cumhuriyetimiz, devletimiz, özellikle de Milliyetçi Hareket Partisi vardır. Çünkü, Milliyetçi Hareket Partisi bunların oyunlarını bozmuş, oyuncaklarını ellerinde almıştır.” şeklinde açıklama yapmış ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin 15 Temmuz gecesinden itibaren, siyasetin baş aktörleri olarak, ülkeyi parçalanmaya götüren süreci tersine çevirdiğini ifade belirterek, “Bunlar sadece Milliyetçi Hareket Partisine saldırmakla yetinmemekte, hepsi bir ağızdan, oyunu bozan Sayın Genel Başkanımıza da ayrıca saldırmaya başlamışlardır. Türk milletine, onun iradesine ve geleceğine ihanet edenlere mutlaka ki Türk adaleti hesabını soracaktır ve gereken en büyük cezaları verecektir. Tarihimizin şanlı sayfalarında örneğine neredeyse hiç rastlanmayan alçaklıklar, akla hayale gelmeyen, sığmayan şiddet dolu sahneler meşum ve melun 15 Temmuz gecesinde yaşanmıştır. Çanakkale müstevlilerin yarım bırakmak zorunda kaldıkları zulmü hain FETÖ’cüler tamamlamak istemişlerdir. Millî Mücadele’de kovulan Türk düşmanları kendilerini güçlü hissettikleri bir ortamda Pensilvanyalı teröristlerle Türkiye’yi önce teslim, daha sonra da tepeden tırnağa tasfiye etmeye kalkışmışlardır.” açıklamasını yapmıştır.

Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin ikaz ve uyarılarına dikkat kesilerek meseleye Türkiye açısından Ankara merkezli, millî birliği esas alan, ülke bütünlüğünü ön planda tutan anlayışla hareket edilmez ise, daha büyük olumsuzluklarla karşı karşıya kalınabileceğini belirten Ahrazoğlu, “Ancak burada şunu da önemle ifade etmek isterim ki, bu sıkıntılı ve bulanık ortamda vatan millet sevgisiyle yoğurulmuş insanlarımızın mağduriyetlere uğratılması, hukukun üstünlüğü ilkesinden hareketle adaletli ve tarafsız davranılarak milletimizin üzerindeki korku ve endişelerin bertaraf edilmesi gerekmektedir.” açıklamasını yapmış ve kamu kuruluşlarında hak eden memurun hak ettiği göreve getirilmesinin çalışma barışının, birlik, dayanışma ve verimlilik artışının sağlanması için en temel gereklilik olduğunu belirtmiş, “Bu nedenle terör örgütü paralel yapı yok edilirken yine eski hatalara düşülmemeli, bir başka cemaatin ve bir partinin sadık mensupları değil, siyasi görüşlerine bakılmaksızın, liyakat ve bilgi dikkate alınarak, bu ülkeyi ve milleti karşılıksız seven, Türk milletine ve demokrasisine sadakatle bağlı atamalar ve yeni personel alımları yapılmalıdır. “Bakanlıklar FETÖ’den temizlendi, temizleniyor.” derken diğer cemaat ve örgüt mensuplarının iktidara yakın sendikalar vasıtasıyla devlete sızmalarına karşı önlemler alınmalıdır.” açıklamasını yaparak konuşmasını tamamlamıştır.

The post MHP’Lİ AHRAZOĞLU: AK PARTİ 15 TEMMUZDA SADECE AK PARTİ VARMIŞ GİBİ DAVRANIYOR first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/mhpli-ahrazoglu-ak-parti-15-temmuzda-sadece-ak-parti-varmis-gibi-davraniyor/feed/ 0
Bize artık her gün 15 Temmuz… https://www.hatayinnabzi.com/bize-artik-her-gun-15-temmuz-2/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bize-artik-her-gun-15-temmuz-2 https://www.hatayinnabzi.com/bize-artik-her-gun-15-temmuz-2/#respond Wed, 01 Feb 2017 11:03:12 +0000 http://www.hataytr.com/?p=3459 ‘Gerçekler’ ‘Gerekliliği’ mecbur kılar… Bugün “Gerçek” nedir? Ölümler, katliamlar ve hain patlamalar… Ölüm kusup “kaos, ümitsizlik ve kargaşa” bekleyen, “Leş Kargaları” caniler. “Gereklilik” nedir? Katilleri, katliam yapıcıları, hainleri, yardım ve yataklık edenleri, “ölüm kusan şeytanları” imha etmek. ABD ve Avrupa “Gerçek-ötecilik” yaşıyor. Buralarda katliam yapanlar, caniler, masum canlara kıyanlar, hainler baş tacı ediliyor, “özgürlük isteyenler” …

The post Bize artık her gün 15 Temmuz… first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
‘Gerçekler’ ‘Gerekliliği’ mecbur kılar…
Bugün “Gerçek” nedir?

Ölümler, katliamlar ve hain patlamalar… Ölüm kusup “kaos, ümitsizlik ve kargaşa” bekleyen, “Leş Kargaları” caniler.

“Gereklilik” nedir?

Katilleri, katliam yapıcıları, hainleri, yardım ve yataklık edenleri, “ölüm kusan şeytanları” imha etmek.

ABD ve Avrupa “Gerçek-ötecilik” yaşıyor.

Buralarda katliam yapanlar, caniler, masum canlara kıyanlar, hainler baş tacı ediliyor, “özgürlük isteyenler” olarak lanse ediliyor, ağırlanıyor, korunuyor, kollanıyor.

Terörle, teröristle, katille hainle mücadele ediyorsun, onlar buna “demokrasi”kılıflı rezervler koyuyor, “insan hakları” kisvesiyle öleni değil, öldüreni savunuyor.

Bu şaşırtıcı mı?

Değil tabi ki…

Çünkü Avrupa veya kısaca Batı, “Gerçekler”le değil de; kendi oportünizmleri çerçevesinde oluşturdukları ve menfaatlerine uygun olan hayali, sanal, soyut “Gerçekötesi” olgu ve algılarla hareket etmeyi tercih ediyorlar.

“Terörle mücadelenize destek veriyoruz.” diye başlayan göstermelik cümlelerinin ardından “Ama….” diye devam eden “terör sevici” söylemli teraneleri başlıyor.

İnsan hakkıymış?

Hangi insanın hakkı?

Ölenin mi yoksa öldürenin mi?

Demokrasi derken; kime demokrasi, kimin demokratik hakkı?

Özgürlük teranesi kimler için?

Masumun hakkı mı, yoksa katillerin özgürlüğü mü?

Artık her şey gün gibi ortada, takke düştü kel göründü ve artık “Medeni Batı”nın gerçek yüzü ortaya çıktı. Terör seviciliği bugün apaçık ortada…

Ölenler demokrasiyi ne yapsın,

Sizin lanse ettiğiniz, dayattığınız, “Ölüm demokrasisi”dir.

Sizin “insan hakkı” dediğiniz haini, katili, zalimi korumaya yönelik haktır.

“Milli Seferberlik İlanı”nı herkes, hepimiz ciddiye almalıyız.

Tarihsel bir kırılma noktasındayız. Artık kendi elimizle başımızı kaşıma dönemindeyiz.

Batı aynı batı, “Medeni(!) Batı bize ve mazlum milletlere karşı her geçen gün “deni (alçak)”leşiyor.

Sloganik cümle gibi gelebilir ama bu işin nirengi noktası budur:

“Her kim ölüm kusuyor ise, Omuz üstünde baş durmamalıdır”

Evet bunu yaparken de;  oluşturulmak istenen, tefrika, kaos, kargaşa, etnik veya mezhebi farklılıkların körüklenmesi, ülkemizde ihtilaf ve iç kavgaların çıkması gibi amaçlara asla müsaade etmeyeceğiz, birlik ve beraberliğimize halel getirtmeyeceğiz.

Bu nokta, bu mücadelenin en önemli nüansıdır ve mutlak anlamda en fazla itina göstermemiz gereken ana konusudur.

Artık ülkemizin her bölgesinde, ilinde, ilçesinde, noktasında topyekün “seferberlik” zihniyetiyle hareket etmek vaktidir.

Zaman artık katili yok etme, mazlumun yaşam hakkını koruma, devlete, millete, vatana yönelik saldırıları önleme ve bertaraf etme zamanıdır.

Bu görev sadece polisin, askerin, resmi yetkililerin görevi değildir. Bu ülkede yaşayan hepimizin görevidir, sorumluluğudur, vatandaşlık borcudur.

15 Temmuz’dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bu bilinçle hareket etmek zorunda ve mecburuz

Çünkü 15 Temmuz Türkiye ve Türk Milletinin uyandığının ilanıdır. Bu uyanışı gören hasım devletler, Haçlılar, “Eski dünya, Yeni dünya bütün Akvam-ı Beşer” saldırılarını daha da artırdılar ve artıracaklar.

Bunun karşısında her günümüz bir nevi 15 Temmuz günü gibi olmalıdır.

Dahili ve Harici alçaklara, hainlere, düşmanlara  her gün müteyakız, dikkatli ve uyanık olmak zorundayız.

Artık bir “Varlık ve Var olma” mücadelesiyle yüz yüzeyiz.

Her geçen gün yaşadığımız yeni alçak saldırılar, masum kanlarının dökülmesi, devletimize ve bekamıza olan düşmanlık bizi buna mecbur kılmaktadır.

Ya mücadele edip var olacağız veya her gün yeni acı, gözyaşı ve ölümlerle yüz yüze kalacağız.

Artık ölmemek için “negrofilik (ölüsevici)” katilleri  yok etmeye mecburuz.

“Batı ne der, ABD ne söyler, dış basın ne yorum yapar, AB bizimle görüşmeleri keser mi?” gibi söz ve söylemleri bir kenara koyup “Varlık” mücadelemizi, tavizsiz, müsamahasız ve acımasız sürdürmek zorundayız.

Katilin bıçağı boğazımızda, hainin hançeri sırtımızda…

“Medeni Avrupa” ise “demokrasiye dikkat edin, insan (pardon terörist) hakları, özgürlükler (katliam özgürlüğü)” diyor…

S.çayım senin demokrasi anlayışına, insan hakları algına ve özgürlük fikrine…

Mezarda neyleyim ben demokrasiyi bre şerefsiz, “mim’siz medeni”, şerefsizlik ve katillik abidesi Batı…

Evet Ey Türkiye ve Ey Türk Milleti…

Bir daha görüyoruz ki; sadece  “Biz Bizeyiz”, acımızla, kederimizle, sorunumuzla biz bizeyiz. “Türk’ün Türk’den başka dostu yok”

Bu yüzden de;

“Gerçekler” ortada….

“Gereklilik” dediğimiz yapılması gereken de ortada…

Başka çaremiz yok; maalesef bizden giden gidiyor zaten…

Artık gereğini yerine getireceğiz.

Biz de; birlik-beraberlik ve omuz omuza, bizden alanlardan alacağız, almalıyız.

Bize artık her gün 15 Temmuz…

The post Bize artık her gün 15 Temmuz… first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/bize-artik-her-gun-15-temmuz-2/feed/ 0
Bize artık her gün 15 Temmuz… https://www.hatayinnabzi.com/bize-artik-her-gun-15-temmuz/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=bize-artik-her-gun-15-temmuz https://www.hatayinnabzi.com/bize-artik-her-gun-15-temmuz/#respond Sun, 18 Dec 2016 19:42:35 +0000 http://www.hataytr.com/?p=3359 Gerçekler’ ‘Gerekliliği’ mecbur kılar… Bugün “Gerçek” nedir? Ölümler, katliamlar ve hain patlamalar… Ölüm kusup “kaos, ümitsizlik ve kargaşa” bekleyen, “Leş Kargaları” caniler. “Gereklilik” nedir? Katilleri, katliam yapıcıları, hainleri, yardım ve yataklık edenleri, “ölüm kusan şeytanları” imha etmek. ABD ve Avrupa “Gerçek-ötecilik” yaşıyor. Buralarda katliam yapanlar, caniler, masum canlara kıyanlar, hainler baş tacı ediliyor, “özgürlük isteyenler” …

The post Bize artık her gün 15 Temmuz… first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Gerçekler’ ‘Gerekliliği’ mecbur kılar…

Bugün “Gerçek” nedir?

Ölümler, katliamlar ve hain patlamalar… Ölüm kusup “kaos, ümitsizlik ve kargaşa” bekleyen, “Leş Kargaları” caniler.

“Gereklilik” nedir?

Katilleri, katliam yapıcıları, hainleri, yardım ve yataklık edenleri, “ölüm kusan şeytanları” imha etmek.

ABD ve Avrupa “Gerçek-ötecilik” yaşıyor.

Buralarda katliam yapanlar, caniler, masum canlara kıyanlar, hainler baş tacı ediliyor, “özgürlük isteyenler” olarak lanse ediliyor, ağırlanıyor, korunuyor, kollanıyor.

Terörle, teröristle, katille hainle mücadele ediyorsun, onlar buna “demokrasi” kılıflı rezervler koyuyor, “insan hakları” kisvesiyle öleni değil, öldüreni savunuyor.

Bu şaşırtıcı mı?

Değil tabi ki…

Çünkü Avrupa veya kısaca Batı, “Gerçekler”le değil de; kendi oportünizmleri çerçevesinde oluşturdukları ve menfaatlerine uygun olan hayali, sanal, soyut “Gerçekötesi” olgu ve algılarla hareket etmeyi tercih ediyorlar.

“Terörle mücadelenize destek veriyoruz.” diye başlayan göstermelik cümlelerinin ardından “Ama….” diye devam eden “terör sevici” söylemli teraneleri başlıyor.

İnsan hakkıymış?

Hangi insanın hakkı?

Ölenin mi yoksa öldürenin mi?

Demokrasi derken; kime demokrasi, kimin demokratik hakkı?

Özgürlük teranesi kimler için?

Masumun hakkı mı, yoksa katillerin özgürlüğü mü?

Artık her şey gün gibi ortada, takke düştü kel göründü ve artık “Medeni Batı”nın gerçek yüzü ortaya çıktı. Terör seviciliği bugün apaçık ortada…

Ölenler demokrasiyi ne yapsın,

Sizin lanse ettiğiniz, dayattığınız, “Ölüm demokrasisi”dir.

Sizin “insan hakkı” dediğiniz haini, katili, zalimi korumaya yönelik haktır.

“Milli Seferberlik İlanı”nı herkes, hepimiz ciddiye almalıyız.

Tarihsel bir kırılma noktasındayız. Artık kendi elimizle başımızı kaşıma dönemindeyiz.

Batı aynı batı, “Medeni(!) Batı bize ve mazlum milletlere karşı her geçen gün “ deni (alçak)”leşiyor.

Sloganik cümle gibi gelebilir ama bu işin nirengi noktası budur:

“Her kim ölüm kusuyor ise, Omuz üstünde baş durmamalıdır”

Evet bunu yaparken de;  oluşturulmak istenen, tefrika, kaos, kargaşa, etnik veya mezhebi farklılıkların körüklenmesi, ülkemizde ihtilaf ve iç kavgaların çıkması gibi amaçlara asla müsaade etmeyeceğiz, birlik ve beraberliğimize halel getirtmeyeceğiz.

Bu nokta, bu mücadelenin en önemli nüansıdır ve mutlak anlamda en fazla itina göstermemiz gereken ana konusudur.

Artık ülkemizin her bölgesinde, ilinde, ilçesinde, noktasında topyekün “seferberlik” zihniyetiyle hareket etmek vaktidir.

Zaman artık katili yok etme, mazlumun yaşam hakkını koruma, devlete, millete, vatana yönelik saldırıları önleme ve bertaraf etme zamanıdır.

Bu görev sadece polisin, askerin, resmi yetkililerin görevi değildir. Bu ülkede yaşayan hepimizin görevidir, sorumluluğudur, vatandaşlık borcudur.

15 Temmuz’dan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Bu bilinçle hareket etmek zorunda ve mecburuz

Çünkü 15 Temmuz Türkiye ve Türk Milletinin uyandığının ilanıdır. Bu uyanışı gören hasım devletler, Haçlılar, “Eski dünya, Yeni dünya bütün Akvam-ı Beşer” saldırılarını daha da artırdılar ve artıracaklar.

Bunun karşısında her günümüz bir nevi 15 Temmuz günü gibi olmalıdır.

Dahili ve Harici alçaklara, hainlere, düşmanlara  her gün müteyakız, dikkatli ve uyanık olmak zorundayız.

Artık bir “Varlık ve Var olma” mücadelesiyle yüz yüzeyiz.

Her geçen gün yaşadığımız yeni alçak saldırılar, masum kanlarının dökülmesi, devletimize ve bekamıza olan düşmanlık bizi buna mecbur kılmaktadır.

Ya mücadele edip var olacağız veya her gün yeni acı, gözyaşı ve ölümlerle yüz yüze kalacağız.

Artık ölmemek için “negrofilik (ölüsevici)” katilleri  yok etmeye mecburuz.

“Batı ne der, ABD ne söyler, dış basın ne yorum yapar, AB bizimle görüşmeleri keser mi?” gibi söz ve söylemleri bir kenara koyup “Varlık” mücadelemizi, tavizsiz, müsamahasız ve acımasız sürdürmek zorundayız.

Katilin bıçağı boğazımızda, hainin hançeri sırtımızda…

“Medeni Avrupa” ise “demokrasiye dikkat edin, insan (pardon terörist) hakları, özgürlükler (katliam özgürlüğü)” diyor…

S.çayım senin demokrasi anlayışına, insan hakları algına ve özgürlük fikrine…

Mezarda neyleyim ben demokrasiyi bre şerefsiz, “mim’siz medeni”, şerefsizlik ve katillik abidesi Batı…

Evet Ey Türkiye ve Ey Türk Milleti…

Bir daha görüyoruz ki; sadece  “Biz Bizeyiz”, acımızla, kederimizle, sorunumuzla biz bizeyiz. “Türk’ün Türk’den başka dostu yok”

Bu yüzden de;

“Gerçekler” ortada….

“Gereklilik” dediğimiz yapılması gereken de ortada…

Başka çaremiz yok; maalesef bizden giden gidiyor zaten…

Artık gereğini yerine getireceğiz.

Biz de; birlik-beraberlik ve omuz omuza, bizden alanlardan alacağız, almalıyız.

Bize artık her gün 15 Temmuz…

The post Bize artık her gün 15 Temmuz… first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/bize-artik-her-gun-15-temmuz/feed/ 0
Rehavet.. Asla, asla, asla https://www.hatayinnabzi.com/rehavet-asla-asla-asla/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=rehavet-asla-asla-asla https://www.hatayinnabzi.com/rehavet-asla-asla-asla/#respond Fri, 09 Dec 2016 21:34:09 +0000 http://www.hataytr.com/?p=3306 Asıl şimdi ‘En çok’ dikkat edilmesi gereken süreçteyiz. Alevleri yükselen bir yangın vardı. Bu yangın, teşbih yerindeyse bir kısım ‘Kötü İtfaiyeci’ tarafından yapılan hain ve alçakca bir kundaklama idi. Alevleri gören “İyi İtfaiyeci”ler ve tüm ahali alevleri söndürmeye koştu. Genç, ihtiyar, kadın, erkek, herkes, dışarıya, yangını söndürmeye fırladı. Korkusuzca; kovalarla, şişelerle, battaniyeleriyle, ne buldularsa onunla …

The post Rehavet.. Asla, asla, asla first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
Asıl şimdi ‘En çok’ dikkat edilmesi gereken süreçteyiz. Alevleri yükselen bir yangın vardı. Bu yangın, teşbih yerindeyse bir kısım ‘Kötü İtfaiyeci’ tarafından yapılan hain ve alçakca bir kundaklama idi.

15-temmuz-bogaz

Alevleri gören “İyi İtfaiyeci”ler ve tüm ahali alevleri söndürmeye koştu. Genç, ihtiyar, kadın, erkek, herkes, dışarıya, yangını söndürmeye fırladı. Korkusuzca; kovalarla, şişelerle, battaniyeleriyle, ne buldularsa onunla veya bulmadılarsa canlarıyla, cansiperane alevlere daldılar.

Ve bu “Çılgın” koşturmaca gece yarısından itibaren yangının alevlerini söndürdü.

Ama asıl işimiz göklere yükselen alevlerin söndürülmesi sonrası başladı. Çünkü bir yangının en önemli kısmı, yükselen alevleri yok etmek kadar, “Soğutma İşlemi”nin sağlıklı yapılmasıdır. Çünkü alevlerin külleri altında sönmeyen ve kendini gizleyen “sinsi kor parçalarının” yok edilmesi, yangının yeniden başlamaması için olmazsa olmaz şarttır. İşi bilen İtfaiyeciler sönmüş görünen yangına epey bir süre daha su sıkmaya devam ederler. Çünkü yangın tam sönsün, gizli ve sinsi sönmemiş “kor”lar tamamen bitsin diye…

Görüyoruz ki; 15 Temmuz gecesi Darbe Yangınının alevleri söndürüldü ve itfaiyeci tabiriyle, “Soğutma işlemi” safhası başladı. Devletimiz küllerin altındaki kalıntıları da söndürüp yok etmek için büyük bir ciddiyetle hareket ediyor. Özellikle Cumhurbaşkanı’nın ciddi, dikkatli ve uyarıcı tavrı sayesinde, 15 Temmuz gecesine kadar “Rehavet aymazlığındaki”ler de yangının dehşet ve vahametinin idrakinde olmaya mecbur kaldılar.

Ama bu FETÖ ve onun uşaklığını yaptığı “Baş kundakçı” ABD ve Avrupa, boş durmayacaktır. Bu yüzden, bu alçak yangının “artçıları” olabileceğinin bilinciyle, mutlak dikkatle uyanık davranmamız şarttır. Bu “Baş Kundakçı”nın elinde FETÖ psikopatının yanında İŞİD, PKK, PYD/YPG, DHKP-C gibi başka ve birbiriyle paslaşabilen, ortaklaşabilen, işbirliğine girebilen “Türkiye Düşmanları” hazır durmaktadır.

“Soğutma işlemi”ni tüm ülke ve millet olarak; milli birlik ve beraberliği bozmadan, araya nifak ve ihtilaf sokulmasına fırsat vermeden, tesis edilmiş ittifaka halel getirmeye çalışan münafıklara amansız şekilde sürdürmeliyiz. Yaklaşık 30 yıllık geçmişi olan tehlikenin üç ayda bertaraf edilemeyeceğini bilmek ve kabul etmek zorundayız.

Bu yüzden; hiç kimse ama hiç kimse rehavete girmemelidir. Aksi takdirde, rehavet, ihanete ortaklık ve hatta eşdeğer olacaktır. TSK’nın vatanperverleri, Emniyetin serdengeçtileri, Siyasi Partiler, STK’lar, Hükümet, Bürokrasi ve kısaca bu ülkede yaşayan tüm vatanseverler müteyakız ve uyanık olmalıdır. Hainlerin ve onlara maddi, manevi destek olanların temizlenmesi konusunda, mutlak tavizsiz çalışmaya devam etmelidir.

Bu nedenle, sürekli tetikte olmalı ve uyanık kalmalıyız. Atalar boşuna “Su uyur Düşman uyumaz” dememişler.

Unutmayalım ki;  ABD ve Batı boş durmayacaktır. FETÖ hainiyle geldiler, “Millet Duvarına” tosladılar ama başka şekillerle yine geleceklerdir.

FETÖ kahpesinin kamikaze şizofrenleri üzerinden suikastlarla gelecekler,

PKK itlerinin tuzakları ve kalleş saldırılarıyla gelecekler,

İŞİD üzerinden bombalamalarla gelecekler,

Ekonomik olarak gelecekler,

Kürt-Türk etnisitesi üzerinden gelecekler,

Alevi-Sünni ihtilafı yaratmaya çalışarak gelecekler,

İçimizdeki yazar-çizer, akademisyen, işadamı işbirlikçileri ile, medya üzerinden algı operasyonları ile gelecekler…

Çünkü bunlar “Haçlılar”

Bu savaş kıyamete kadar sürecek “Hak-Batıl” mücadelesidir.

FETÖ denen psikopat kundakçı ve onun hain mensup ve sempatizanları şuanda “yaralı domuz gibi”ler.

Anadolu’da domuz avına çıkanlar iyi bilirler; En tehlikeli domuz yaralı olandır ve ona karşı özellikle dikkatli olunması gereklidir.

15 Temmuz gecesi Millet’in, Vatanperverlerin, Yurtseverlerin, “Çılgın Serdengeçtiler”in, “Ölümü Öldürenlerin” ortaya çıkarttıkları “Kuvvay-i Milliye”ruhunu ve Şehadetle gösterdikleri “Ölümsüz”lüğü, özellikle devletin karar mekanizmasında yer alanların asla ve asla unutmadan, yönetsel rehavete kapılmadan, mücadeleye tavizsiz devam etmeleri mutlak gereklidir.

Çünkü, karşımızdaki düşmanın dini, vicdanı, aklı, ruhu, kalbi bizim bildiğimiz ve inandığımız gibi değildir.

Bunu 15 Temmuz gecesi hepimiz maalesef gördük, yaşadık. “Hiçbir şey insan kadar yücelemez ve onun kadar alçalamaz” sözü muvacehesinde bu necip millet “yüce”liği, FETÖ ve hainleri de “alçalmanın” sınırsızlığını gösterdiler. Ve alçaklığın en adicesini yaptıkları katliam ve ihanetle canice, kalleşce gösterdiler.

Ama…

Durmayacaklar, yine gelecekler…

Biz de korkmadan ama tedbiri de elden bırakmadan dimdik durmaya devam edeceğiz.

Gafil avlanmayacağız.

Gaflet -Allah Korusun- sonumuz olur…

The post Rehavet.. Asla, asla, asla first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/rehavet-asla-asla-asla/feed/ 0
‘Beka’ Savaşımız ve ‘Beyaz Kuvvetler’ https://www.hatayinnabzi.com/beka-savasimiz-ve-beyaz-kuvvetler/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=beka-savasimiz-ve-beyaz-kuvvetler https://www.hatayinnabzi.com/beka-savasimiz-ve-beyaz-kuvvetler/#respond Fri, 09 Dec 2016 21:22:03 +0000 http://www.hataytr.com/?p=3300 Neo-Postmodern bir işgalle karşı karşıyayız. Hain saldırılar devam ediyor. Günlük hayatın rehavetiyle tehlikeyi unutuyor, gaflete düşüyoruz. Bu gaflet sonumuzu getirmeden, yaşanılan acıların ikazıyla uyanıklaşmalıyız. Unutmamalıyız ki; ‘Su uyur düşman Uyumaz’ ‘Beyaz Kuvvetler’ ülkenin işgal ve sefer zamanı için, barış dönemlerinde hazırlanan sivil yaşam süren kişilerden müteşekkil bir oluşumdur. Bu fahri, gönüllü ve gayrı resmi teşekkül, …

The post ‘Beka’ Savaşımız ve ‘Beyaz Kuvvetler’ first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
bogaz-koprusu

Neo-Postmodern bir işgalle karşı karşıyayız. Hain saldırılar devam ediyor. Günlük hayatın rehavetiyle tehlikeyi unutuyor, gaflete düşüyoruz. Bu gaflet sonumuzu getirmeden, yaşanılan acıların ikazıyla uyanıklaşmalıyız. Unutmamalıyız ki; ‘Su uyur düşman Uyumaz’

‘Beyaz Kuvvetler’ ülkenin işgal ve sefer zamanı için, barış dönemlerinde hazırlanan sivil yaşam süren kişilerden müteşekkil bir oluşumdur. Bu fahri, gönüllü ve gayrı resmi teşekkül, askerliğini bitirmiş, çevresinde dürüst ve saygın olarak tanınan, güvenilir, herhangi bir suça bulaşmamış, yaşantısını belirli bir düzene koymuş, halkın sevgisini kazanmış, işgal durumunda bölgesini terk etmeyecek ve ülke savunmasında faydalı olabileceği değerlendirilen sivil kişiler içerisinden seçilerek vücut bulmaktadır.

Yüz yıllardır Türk Devlet ve Millet Geleneğinde çeşitli şart ve niteliklerde bu tarz unsurlar hep olageldi. Olması da gerekli ve mutlaktır. Beyaz Kuvvet’lerin gelişen ve değişen dünya koşullarında, devlete yönelen tehlikeler ve savunma stratejileriyle değişerek, dönüşerek, bir şekilde, var olmaya devam etmiştir.

Ömrü 90 yılı aşan Cumhuriyet’imiz döneminde de, bu oluşumun bir şekilde var olduğu aşikardır. Kimi dönemlerde ciddi sıkıntılara sebebiyet veren suistimallere yol açması ise en büyük açmazıdır. Çünkü devletin ‘karar mercii’leri yanlış mülahaza ve zihniyetlerin eline geçtiği takdirde bu potansiyel zararlı kullanıma da imkan vermiştir.

Yanlışlıklar ve suistimaller olması ‘Beyaz Kuvvetler’ olgusunun kötülüğü değildir. Bu noktada asıl ve hayati kötülük; insiyatifini subjektif ve gayrı milli nitelikte, kişisel istikballeri ve grupsal aidiyetleri çerçevesinde kullanmaya kalkan millilik’ten yoksun, basiretsiz ve bazen de ihanet üzere olma potansiyelindeki yönetsel kişi ve grupların kötücül emel ve ihtiraslarıdır.

‘Kötü örnek, örneklik teşkil etmez’ diyerek önümüze bakmalı ve güvenlik açısından çok büyük önem taşıyan bu Varlığı ‘en milli’ şekilde sürdürmeliyiz. Çünkü; bir devletin dahili ve harici ihanet ve saldırılara karşı tehlikeleri bertaraf etme, caydırıcılık, savunma ve psikolojik üstünlüğü ‘derin’liğiyle de ‘eşboyutlu’dur.

Bu bağlamda; Askeri terminolojik deyişle yukardaki gibi tanımlanan Beyaz Kuvvetler’in hayati önemi ortadadır. Çünkü Terör örgütlerinin çalışma ve eylemselliğine bakınca hepsinin, bir nevi, spesifik örgütsel beyaz kuvvetlerini oluşturduğunu maalesef görmekteyiz.

Teröre verilen lojistik ve istihbari desteklerin ne kadar önem arzettiği, onların eylem faaliyetlerinin işlenişindeki zalimlik, hainlik, kan ve gözyaşıyla karşımıza çıkmaktadır. Hele de FETÖ örgütlenmesine baktığımızda bu olgunun varlık ve büyük tehlike arzeden önemini hepimiz gördük ve görmekteyiz. Hemen her meslek grubundan insanların, rutin hayatlarını sürdürürken gizli ve sinsi şekilde bu örgüte aidiyet ve desteklerini müşahede etmekteyiz.

Saymakla bitmez; öğretmen, öğrenci, akademisyen, cami hocası, bakkal, çiftçi, esnaf, işadamı, muhtar, bürokrat, memur, amir, polis, asker…. Evet saymakla bitmiyor ki; bunların gizli emellerine hizmet eden kişi ve meslek erbabı olmasın. Adeta FETÖ ‘Derin Devleti’yle karşı karşıyayız. Örgütün bu gizli ve sinsi yüzü nedeniyle ‘Kripto FETÖ’cü’ deyimi dilimizden düşmemektedir.

Devlet; devlet refleksiyle gerekeni yapmadığı takdirde, oluşan boşluğun tehlikeli ve hain zihinlerce doldurulması muhtemeldir. Ki; bunu acı ve dramatik şekilde yaşadık, yaşıyoruz. FETÖ ve PKK örgütlenmesi bu noktada buldukları ciddi destekle yıllardır var olmaya devam etmiş ve verilen mücadeleye rağmen sürdürmektedir. Bu örgütlerin devlet eliyle bitirilmesi konusunda yaşadığımız ana zorluklardan birisi de; beyaz kuvvetler oluşumu noktasında devletin zayıflaması ve Terör örgütlerinin güçlenmesi olmuştur.

Yapılması gerekenler nelerdir?
Devletin ivedilikle en üst karar sürecinde(MGK başta olmak üzere) alınan ve alınacak yeni kararlarla, ‘Beyaz Kuvvetler’ sistematiği günün koşullarına göre revize edilerek hayata geçirilmelidir. Bilişim, görsel ve yazılı medya, sosyal medya, telekomünikasyon araçları vb. olgular dikkate alınarak, ilk baştaki tanıma ve vasıflara uygun şekilde ‘milli ve yerli’ özellikte oluşturulmalıdır.

Yukarıdaki tanımlama genişletilerek vatandaşların devleti bekası ve vatanın bağımsızlığı için her türlü destekleyici ve önleyici tedbir dairesine alınarak bilinçlendirilmesi ve istifade edilmesi gereklidir. Aksi takdirde dini, etnik, mezhebi veya başka türlü faktörlerle bireylerin başka ‘otorite’lere çalışması riski hep var olacaktır.

Beyaz Kuvvetler oluşumunun devlet eliyle ülkemizin kılcallarına kadar ulaşması ve vatan coğrafyasının en ücra köşesine kadar organize edilmesi gereklidir. Bu toprakların kahramanı çoktur ve serdengeçtileri boldur. Ama unutmayalım ki; kahramanı çok olan yerde hain de –ne yazık ki, oldukça fazla çıkıyor.

FETÖ ve PKK başta olmak üzere Terör Örgütleriyle mücadele ederken onların kullandıkları enstrümanları ellerinden almak şarttır. Hatta devletin hep bir adım ilerde olması gereği mutlaktır. Beyaz Kuvvet’lerin güçlü varlığı mevcut ve müstakbel hainlere ve ihanet odaklarına, eyleme geçmeden ‘Önleyici Güvenlik’ için asla ihmal edilmemesi gereken bir husustur.

Bu konuda ‘Amerika’yı yeniden keşfetmeye’ gerek yoktur. Tarihimize ve payidar Türk Devletlerine baktığımızda bunun pozitif örneklerini çokça görürüz. Asıl olan, bu tarihselliği irdeleme, inceleme ve revize bir yaklaşımla günün koşullarına adaptasyon yapabilmektir. Daha spesifik örnekle söyleyecek olursak; (söylemeye dilim varmıyor ama acı da olsa söylemek zorundayım) hain FETÖ’nün çalışma sistematik ve derinliğini, devletin oluşturması ve bunu kamusal güçle daha ilerilere götürmesi yeterli olacaktır. Devletin ‘milli ve yerli’ dokunuşları, bütüncül organizasyonu ve ‘Kamusal Derin Sistematik’le ince eleyip sık dokuyarak, Türkiye Cumhuriyeti Beka’sını önceleyen, ‘Allah, Devlet, Vatan, Millet’ dörtlüsünden başka bir güç ve bağlılık vehmetmeyen ‘Milli Derinlik’i oluşturacaktır.

Çünkü neo-post-modern bir işgalle karşı karşıyayız. Ülkemize saldırılar devam etmektedir. Günlük hayatı sürdürmenin rehavetiyle tehlikeyi unutuyor, günlük yaşamın rutinine dalıyor ve  gaflete düşüyoruz. Bu gaflet sonumuzu getirmeden, yaşanılanların ikazıyla uyanıklaşmalıyız. Unutmamalıyız ki; ‘Su uyur düşman Uyumaz’

Milletin her ferdinin, dahili, kişisel istek ve emellerini bir kenara bırakarak, içten hainlere, harici düşmanlara karşı mücadele etme zamanıdır. Düşman, cilalı imajlarla, ‘içimizden kişilerle’, dost görünümlü şeytani maskeyle gelmektedir. Günümüz şartlarının imkan verdiği her türlü iletişim imkanlarını kullanarak ‘algı operasyonlarıyla’ bizi bize düşürmek için saldırmaktadır. Adeta ‘böl-parçala-yut’ taktiğinin en şiddetli saldırısıyla üzerimize gelmektedir.

Güvenliğimiz ve işgale direnişimiz sadece askerin, polisin ve resmi unsurların görevi olmaktan çıkmıştır. Devletimiz ve vatanımız için artık hepimiz ‘Beyaz Kuvvetler’iz ve böyle hareket etmeye mecburuz. Tek kurtuluşumuz budur.

Bize düşen; omuz omuza, birlik ve beraberlik içinde, ‘Önce ve Sadece Vatan’ prensibiyle silkinip, içimizdeki hainleri temizleyerek, savunmadan taarruza ve şahlanışa geçmektir.

İkinci ‘Büyük Taarruz’u başlatma dönemi gelmiştir….

The post ‘Beka’ Savaşımız ve ‘Beyaz Kuvvetler’ first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/beka-savasimiz-ve-beyaz-kuvvetler/feed/ 0
​15 Temmuz, Irak’ın işgali, FETÖ ve Kesnizani tarikatı https://www.hatayinnabzi.com/%e2%80%8b15-temmuz-irakin-isgali-feto-ve-kesnizani-tarikati/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=%25e2%2580%258b15-temmuz-irakin-isgali-feto-ve-kesnizani-tarikati https://www.hatayinnabzi.com/%e2%80%8b15-temmuz-irakin-isgali-feto-ve-kesnizani-tarikati/#respond Mon, 08 Aug 2016 07:16:12 +0000 http://www.hataytr.com/?p=2913 ‘Ilımlı İslam’… Batılıların, İslamafobia’cıların, Gayrı Müslim teorisyenlerin dilinden düşürmedikleri tılsımlı kavram.. “Moderate İslam” yani “Uysallaştırılmış İslam”, yani “dişi sökülmüş, ucubeleştirilmiş, aslından uzaklaştırılmış ve ne olduğu belli olmayan, ABD’nin, İsrail’in, Avrupa’nın istediği İslamiliği kalmamış bir İslam” Siz hiç gördünüz veya duydunuz mu; “Ilımlı Hristiyanlık” “Ilımlı Yahudilik” gibi  kavram ve söylemleri… Hristiyan Avrupa, Amerika, Yahudi İsrail devlet …

The post ​15 Temmuz, Irak’ın işgali, FETÖ ve Kesnizani tarikatı first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
‘Ilımlı İslam’… Batılıların, İslamafobia’cıların, Gayrı Müslim teorisyenlerin dilinden düşürmedikleri tılsımlı kavram..

fetö lavrens

“Moderate İslam” yani “Uysallaştırılmış İslam”, yani “dişi sökülmüş, ucubeleştirilmiş, aslından uzaklaştırılmış ve ne olduğu belli olmayan, ABD’nin, İsrail’in, Avrupa’nın istediği İslamiliği kalmamış bir İslam”

Siz hiç gördünüz veya duydunuz mu;

“Ilımlı Hristiyanlık”

“Ilımlı Yahudilik” gibi  kavram ve söylemleri…

Hristiyan Avrupa, Amerika, Yahudi İsrail devlet boyutlu terörizm yaparken,“demokrasi, insan hakları ve özgürlük” adına tüm dünya’ya acı, kan ve gözyaşı salarken herhangi bir yerde kendi dinlerine dair “Ilımlı” nitelemesi gördünüz mü, işittiniz mi, okudunuz mu…

“Radikal İslam, Siyasal İslam, Ilımlı İslam” söylem ve kavramları dillerine pelesenk olmuş ve sürekli kendi istedikleri bir “İslam” yaratma(!) peşindeler.

Kendini dünyanın “Şerifi” sanan ABD, İngiliz Siyaseti ve İsrail dünya hakimiyet projeleri için önlerinde en büyük engel gördükleri  İslam’ı ortadan kaldıramayacakları için, İslama dair inanışı zayıflatmak, dejenere etmek ve bozmak gayretindeler.

Bunun için de en önemli silahları; “İslami Terör”, bunu engellemek için de, güya en etkili panzehir “Ilımlı İslam”

Bu popüler ama iğrenç kavramsallaştırmalarının realizasyonu için kullandıkları karşı figür de dünya bazlı “Terör Örgütleri”.

Bu Terör Örgütleri bazen ülke bazlı bazen ise birkaç ve pek çok ülkeyi kapsayan bir ağ şeklinde tüm dünyayı kapsamaktadır.

El-Kaide’yi yaratan ve sonra düşman ilan ederek “algı operasyonu” yapan ABD’dir. En başta Afganistan’ı ve sonra Pakistan’ı bu örgüt kanalıyla kana bulayıp istikrarsızlaştıran yine bu Radikal İslam’a(!) karşı bizi bizden fazla düşünen bu “Ilımlı İslam”cı, “İslam sever, müşfik (!)” terör devletleridir. Pek çok İslam ülkesini bu örgüt eliyle kana bulamaya ve sonra kendi istediği şekilde parsellemeye çalışan yine bu Ülkesel Teröristlerdir.

PKK’yı Türkiye’nin başına bela eden, besleyen ve sonra bu kanlı örgütle ülkemize ayar vermek isteyen yine bunlardır.

Boko-Haram’ı Nijerya’nın, Eş Şebab’ı Somali’nin  başına bela eden yine bu terör sevicilerdir.

İŞİD diye bir örgütü bir anda oluşturan ve bunu Ortadoğu’da sahneye süren yine bu eli kanlı ve kan emmeye doymayan ülkeler ve küresel aktörlerdir.

FETÖ’yü farklı bir konsept, yaklaşım ve cilayla büyüten, semirten ve ülkemizi 15 Temmuz gecesine getiren yine bu “hümanist kılıklı” katil “Ilımlı İslam”cı İslam düşmanı güçlerdir.

Mossad, CIA, Neo-con, Baron’lar, şeklinde adlandırabileceğimiz bu “Savaş Tanrı”larının İslam Ülkeleri için kullandıkları “Terör Örgüt”lerinin sadece birkaçını dile getirdim.  Ama bunlarla sınırlı değiller. Bunların kullanacakları örgütsel alternatifler sürekli vardır ve hiç  boş durmaksızın yenilerini üretmeye, türetmeye devam etmektedirler..

FETÖ denen örgütü 40 yıldır el altında tutarak büyüttüler, cilaladılar, göz boyadılar ve 170’den fazla ülkeye, özellikle de  Afrika ve Türki Cumhuriyetlere ajanlarını göndermek ve orada emellerine ulaşmak için araçsallaştırdılar. FETÖ, belki de ABD terörünün en fazla ülkeye ulaşmasına aracılık eden bir örgüt haline geldi.

FETÖ’nün Okullar ve Eğitim argümanı ABD ve onun terör kültürünün tüm İslam Dünyasına yayılması için en etkili enstrüman oldu.CIA ve Mossad  Fetullah denen bu “kullanışlı muhteris” sayesinde pek çok Hristiyan ülkelerde bile “cilalı imajlı” parlak çocuklarla istedikleri menzili oluşturdular.

NATO-ABD-İsrail, Hasan Sabbah ve Haşhaşilik temel rehberi olan bu şizofrenik, kendine tapınmacı Fethullah denen meczub ve sapkın sayesinde kurulan “haşhaşist kamikaze”lerle Irak’taki Kesnizani Tarikatı gibi Türkiye’yi işgal etmek için harekete geçtiler. Irak’ın işgalinden hiçbir fark yoktu. Müslümanlar birbirine kırdırılarak Türkiye T.C. kimlikli hainler eliyle ele geçirilecekti. Çünkü 15 Temmuz hareketi bir Darbe Girişimi değil sinsi bir işgal kalkışması idi. Ama devlet kültürü olan bu millet 15 Temmuz’da buna müsaade etmedi.

Fethullah denen hain de Muhammet Kesnizani’nin Irak’ı ABD askerlerine teslim etmesi gibi ülkemizi kurduğu ihanet şebekesiyle işgal güçlerine teslim edecekti. Çünkü FETÖ’ de bunun için beslenmiş, büyütülmüş ve yıllardır bugünler için hazırlanmıştı.

Kesnizani Tarikatı Irak’da  dini referansla Kadirilik temelli ortaya çıkmış bir yapılanmadır. Özellikle 1990-2000 yıllarında ABD, CIA ve Mossad eliyle beslenmiş, desteklenmiş ve İşgal Güçleri için ön hazırlık yapmış bir ihanet şebekesidir. Tıpkı FETÖ’nün ülkemizde yaptığı gibi Saddam Irak’ında tüm üst kademelere, güvenlik ve askeri bürokrasiye nüfuz ederek, karar süreçlerini yerleştirdikleri veya satın aldıkları beyni yıkanmışlarla ele geçirmişlerdi. Hatta Saddam’ın karısı, oğlu ve en yakın adamları bile bu tarikatın müntesibi olmuş ve Şeyh’in ayaklarını öperek bağlılıklarını bildirmişlerdi. Saddam tehlikenin farkına vardığında iş işten geçmiş ve  kontrol elinden gitmişti.

Durum öyle bir hal almıştı ki; Mossad ve CIA bu tarikat kanalıyla Irak’taki her şeyden haberdar ve her şeyi kontrol altında tutabilecek haldeydiler.

Irak’ın işgalinde güneyde Şiilerin yoğun olduğu yerlerde bu tarikat etkili olamadığı için ciddi çatışmalar olurken Bağdat ve etrafında o ihtişamlı Irak ordusu kayda değer bir çatışmaya girmeden ülkeyi teslim etmişti. Çünkü  Irak Ordusu Kesnizani Tarikatı tarafından ele geçirilmiş ve İsrail’in menfaatini birincil görev addeden ABD’ye ülkeyi sunmuşlardı.

Ramazan Kurtoğlu Hoca yazdığı kitapta bu konuya çok ciddi dikkat çekmiş ve FETÖ dediğimiz Gülenist zihniyetin ülkemiz için benzeri bir kaderi planladığına önemle vurgu yapmıştı.

Genel Kurmay Eski İstihbarat Dairesi Başkanı, Ergenekon Davası mağduruEmekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin, 7 Temmuz’da  yaptığı açıklamada bu vahamete parmak basmış ve “Cemaat, Irak’ı ABD’ ye teslim eden Kesnizani Tarikatı gibi” diyerek tehlikeye işaret etmişti. İ. Hakkı Pekin: “Fethullahçıların TSK’ya sızma yöntemlerinin aynısı Irak ordusunda da vardı. Biliyorsunuz Irak ordusu 2003 yılındaki ABD işgalinde savaşmadı. Kesnizani tarikatı denilen bir cemaat vardı. Ve bu cemaat İsrail ile bağlantılıydı. Cemaati ordu içinde yaydılar. Sonuçta Amerikan işgalinde Irak ordusu savaşmadı ve dağıldı.”

“Bazı cemaatler böylesine etkili. Gülen cemaati de böyle. Bu cemaatin liderine MİT, Genelkurmay, Emniyet, Yargı, Bakanlık ve MASAK’taki elemanlarından istihbarat yağıyor. İngiliz, İsrail ve Amerikan istihbarat örgütleri de cemaate işine gelen haberleri servis ediyor” diyerek devlete sızma ve kimin değirmenine su taşıdığı mealde Kesnizani-FETÖ arasındaki stratejik tehlikenin benzerliğini dile getiriyordu.

Yıllardır ülkemiz üzerine oynanan oyunlara dikkat çeken, makaleler kitaplar yazan, bıkmadan, usanmadan ıstırap içinde tv programlarında adeta feryat ederek hepimizi, herkesi uyarmaya çalışan Ramazan Kurtoğlu Hoca’nın şu sözleri hepimizin kulağına küpe olmalıdır:

Bu yapılanmaya Yıllardır izin veren, destek çıkan bütün kurum ve kuruluşlar gösterdikleri açık zaaf ve görev ihmalinden dolayı hesap verip yargılanmalıdır.

Bu yapıların Türk devletlerinde ve Türkiye’de açtıkları okul ve dershaneler aslında Misyoner okullarıdır. Amaç küresel elite hizmet edecek “tek dinli- tek dilli-mankurtlaşmış” köle nesiller yetiştirmektir.

Bu durumu hala görmeyenler gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindedir.

Tehlike görünenden büyüktür. Çürümenin ne kadar derinleştiğini anlamak için illa Türkiye’nin de savaşa girip Ankara ve İstanbul’u teslim mi etmesi gerekiyor?

Not: 15 Temmuz sonrası FETÖ’nün melanetlerine ve kamusal şeytaniliklerine dair yazılar yazarken dün gece bir mesajla Kesnizani Tarikatını hatırlatan değerli dostum Seyfi Bey’e teşekkür ediyorum.

The post ​15 Temmuz, Irak’ın işgali, FETÖ ve Kesnizani tarikatı first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/%e2%80%8b15-temmuz-irakin-isgali-feto-ve-kesnizani-tarikati/feed/ 0
15 Temmuz ihanet gecesi https://www.hatayinnabzi.com/15-temmuz-ihanet-gecesi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=15-temmuz-ihanet-gecesi https://www.hatayinnabzi.com/15-temmuz-ihanet-gecesi/#respond Tue, 19 Jul 2016 12:32:32 +0000 http://www.hataytr.com/?p=2816 İhanet, ihanet, ihanet. Hava ihanet kokuyor, millete, devlete, vatana, dine, insanlığa ihanet… Nasıl bir kalleşlik, kahpelik, alçaklık… Türk Devlet Tarih Geleneğinde  görülmemiş bir ihanet… Düne kadar bu ülkenin efradı gibi görülen “suretlerin” sinsi, münafıkça ve yılan gibi bir ihaneti… İslamı  ve Yüce dinin her türlü enstrümanını kullanarak palazlanmış ve bugün gerçek yüzünü ortaya çıkarmış, büyük, …

The post 15 Temmuz ihanet gecesi first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
İhanet, ihanet, ihanet. Hava ihanet kokuyor, millete, devlete, vatana, dine, insanlığa ihanet…

Darbe Girişimi

Nasıl bir kalleşlik, kahpelik, alçaklık…

Türk Devlet Tarih Geleneğinde  görülmemiş bir ihanet…

Düne kadar bu ülkenin efradı gibi görülen “suretlerin” sinsi, münafıkça ve yılan gibi bir ihaneti…

İslamı  ve Yüce dinin her türlü enstrümanını kullanarak palazlanmış ve bugün gerçek yüzünü ortaya çıkarmış, büyük, derin ve kahreden bir ihanet…

Tıpkı ve maalesef Dede Korkut’un dediği gibi: “Hain içerdeyse, kapı kilit tutmaz oğul” diye uyardığı bir can acıtan, içimizi yakan, yürek dağlayan bir ihanet…

Masum yüzlerle, her türlü manevi duyguyu sömürerek, bizdenmiş gibi  olup, içten içte en büyük düşmanlık besleyerek icra edilen bir ihanet…

Bu ülkenin ve cefakar milletin ekmeğini yiyip, suyunu içip, devletin tüm imkanlarını kullanarak bir makama, göreve gelenlerin kahpe, kalleş ve zalimce bir ihanetiyle karşı karşıyayız.

Bu ihanet şebekesi devletin silahlarıyla milletin fertlerini şehit ediyor,

Devletin tankını milletin üzerine sürüyor, insanları eziyor, acımasızca canına kast ediyor,

Devletin ve milletin uçaklarıyla, milletine, devletine bombalar yağdırıyor,

Devletin ve milletin uçaklarıyla, milletin “Mabedi” Meclisi bombalıyor,

Devletin ve milletin silahlarıyla ihanete ortak olmayan askerlere, polislere ve halka acımasızca ateş ediliyor, katliam yapılıyor.

Bunlara Türk denemez, Müslüman denemez, insan denemez. Ama bunlar Türk Devletinin “Peygamber Ocağı” denilen Askeriye üniformasıyla “Terörist Saldırı” yapıyor.

Bunlar general, subay, asker sıfatlarının hiçbirini hak etmiyorlar, sadece bu ulvi, manevi ünvan, rütbe  ve görevleri lekeleyen “ruhunu şeytana satmış, cinnet haline girmiş, vicdanları sükut etmiş” canilerden başkası değildir.

Siz nasıl bu hale gelebildiniz, nasıl bu kadar zalimleşebildiniz, nasıl bu kadar canileştiniz, nasıl böylesi bir ihaneti irtikap edecek hainliği içinizde büyüttünüz.

Siz nasıl size güvenip sırtını dayayan komutanları sırtından hançerliyorsunuz, nasıl size evladım diyen halka kurşun sıkıyorsunuz, nasıl devletinizi yönetenlere bu kadar büyük kin ve garezle düşmanlık ediyorsunuz.

Siz nasıl Başkomutan olan Cumhurbaşkanı’nı öldürmeye teşebbüs edecek kadar gözü kan bürümüş hale geldiniz, Başbakana ve devlet yöneticilerine saldırıya geçtiniz…

Allah’ım ehl-i insaf olan hiç kimsenin aklı ermiyor, vicdanı almıyor, yüreği dayanmıyor…

Cumhurbaşkanı’nın yaveri  hain çıkıyor, Genel kurmay Başkanının yaveri hain çıkıyor, kuvvet komutanlarının yakınındakiler ihanet ediyor. Bir anda içlerinde sırtlan gibi biriktirip, yıllardır sakladıkları alçaklıkları  yüzeye çıkıveriyor.

Bu insanlar nasıl bu kadar soğukkanlı katliamı, ihaneti, vahşeti işleyebiliyor,

Ama  bu zalimlerin, canilerin, hainlerin göz ardı ettiği İlahi olan bir adalet ve“Kahhar-ı  Zülcelal” var…

Bizim inandığımız Rabbimizin adaleti var hesabı var, zalime “kahhar” sıfatı var…

Sizler bilmezsiniz bunu…  Çünkü sizler Rabb’ül Alemin olan Yüce Allah’a inanmış olsaydınız bu vahşeti işlemezdiniz.  Sizler İslam öncesi putlara tapanlar gibi;  olmayan vicdanınızda, aklınızda, ruhunuzda oluşturduğunuz“Beşeri Mabud”a inanan putperestsiniz. Ki bu katliam ve ihanetleri yapabildiniz ve yapıyorsunuz.

Ama unutmayın ki; “beşer zulmeder fakat kader adalet eder” sözü muvacehesinde  bizim inandığımız Allah’ın gazabı, bu milletin laneti ve bu devletin çelik yumruğu  sizin üzerinizdedir ve bunu tüm zerrelerinizde hissedip yaşayacaksınız.

Masumu katletmenin, öldürmenin ve ihanetin bedelini hem “Gazab-ı İlahi”hem de kanuni olarak bu dünyada da, ahirette de ödeyeceksiniz.

Bu milletin, bu  ümmetin, mazlumların duası hainlere yol vermeyecektir ki vermedi de…

Yaptığınız ihanetle, tarihe  büyük harflerle “HAİN” olarak not düşüleceksiniz.

Türk Tarihinde sizler gibiler yeni nesil tarafından lanetle anılmaktadır ve siz de bu “lanetlenmiş hainler” listesine isimlerinizi eklediniz….

Bu devlet  ve  bu millet “şerbetlidir”.  Bilesiniz ki; bu millet “mabedinin göğsüne namahrem eli” değdirmeyecektir.

Artık devlet daha müteyakız, daha dikkatli ve daha uyanık davranacaktır ve artık “devr-i sabık” başlamıştır. Artık bu dünyadaki hesap dönemi başlamıştır ve ihanetin, dökülen kanın, hayatını kaybeden şehitlerin hesabı sorulacaktır. Kimsenin buna kuşkusu olmasın…

Milletimize geçmiş olsun, şehitlerimize rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum…

Dayasın düşman vatanın böğrüne hançerini
Bulunur elbet kurtaracak bahtı kara maderini…

The post 15 Temmuz ihanet gecesi first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/15-temmuz-ihanet-gecesi/feed/ 0