1 KASIM Haberleri | Hatay Haber, Hatay Haberleri https://www.hatayinnabzi.com Hatayın Nabzı Thu, 05 May 2016 10:33:23 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.3 1 KASIM’DA HALK ASLINDA NE DEDİ? https://www.hatayinnabzi.com/1-kasimda-halk-aslinda-ne-dedi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=1-kasimda-halk-aslinda-ne-dedi https://www.hatayinnabzi.com/1-kasimda-halk-aslinda-ne-dedi/#respond Thu, 05 May 2016 10:33:23 +0000 http://wp.hataytr.com/?p=1327 Her seçim öncesi şu söylenir: ‘Türkiye tarihi bir seçime gidiyor.’ Gerçekten de 1 Kasım 2015 seçimleri tarihi bir seçim oldu. Sonuçlar anket firmaları, seçmenler, seçimin galip ve mağlup partileri açısından şaşırtıcılık yarattı. Tahminlerin ötesinde iniş ve çıkışların görüldüğü bir seçim dönemi yaşandı. Seçimin galibi net bir şekilde Ak Parti olurken;mağluplar ise en başta HDP olmak …

The post 1 KASIM’DA HALK ASLINDA NE DEDİ? first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
1 KASIM'DA HALK ASLINDA NE DEDİ

Her seçim öncesi şu söylenir: ‘Türkiye tarihi bir seçime gidiyor.’

Gerçekten de 1 Kasım 2015 seçimleri tarihi bir seçim oldu. Sonuçlar anket firmaları, seçmenler, seçimin galip ve mağlup partileri açısından şaşırtıcılık yarattı. Tahminlerin ötesinde iniş ve çıkışların görüldüğü bir seçim dönemi yaşandı.

Seçimin galibi net bir şekilde Ak Parti olurken;mağluplar ise en başta HDP olmak üzere MHP ile CHP oldu. 7 Haziran seçimlerinin daha dumanı  tüterken  ve henüz beş ay bile geçmemişken yapılan bu seçimde oldukça farklı sonuçlar ortaya çıktı.

Peki beş ay içinde ne değişti de böylesi farklı bir sonuç ortaya çıktı? Asıl olanın bu değişimin analizi olduğunu düşünüyorum.

Şimdi  “görünürde” hiçbir şey değişmemişken, ortaya çıkan bu seçim sonuçlarını irdelemek istiyorum:

Yolcuları halk olan bir “halk” otobüsü düşünün. İlk etapta halk, kaptana 7 Haziran’da bir  uyarı  yaptı; uyarı sonrasında da, 1 Kasımda  sorumluluk ve yetkiyi yine asıl  kaptana bıraktı.

Şimdi kaptanlık tam, yeni ve yenilemiş bir güven ve  yetkiyle Ak Parti’de. Sorumluluk da, inisiyatif  de, direksiyon da  Ak Parti’de.

Bu seçim sonucuyla Halkımızın siyasilere ve siyasi partilere verdiği mesajlardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz:

Halk,CHP’nin tüm vaatlerine rağmen, inandırıcılığını sorguladı ve sahici olmadığını düşündü.

Tutarsızlık  istemediğini belirterek, söylem ve eylem birliğine bakıp ona göre karar vereceğini gösterdi.

Ülkenin kritik günlerinde terör ve teröristle iç içe olan HDP’ye mesafe koyamadığını da göz önünde bulundurarak, sürekli onu temize çıkartır söylemlerini de yok saymadı.

Erdoğan husumetiyle hareket ederken, gözünü hırs ve kin bürüdüğünü gördü ve bunu tasvip etmedi.

Sonuç olarak da mevcut oy oranıyla ana muhalefet partisi olarak görevine devam etmesinin en uygun olacağına kanaat getirdi.

MHP’ye gelince…

Halk, çok ciddi mesajlar verdi. Güttükleri negatif siyasetlerinekarşı olumsuz baktıklarını belirtti.

Ülkenin en kritik günlerinde, şehit haberleri bir bir gelirken; terörle çetin bir mücadele verilirken, elini taşın altına sokmaktan çekindiklerini gördü. Tüm bunların bir bedeli olmasını düşündü ve o bedeli de 1 Kasım günü ödetti.

İnisiyatif alma hususunda MHP ve Bahçeli’nin asla güven vermediğini  gördükleri gibi bundan kaçtıklarını da gördü. Kaçarak siyaset yapana da yetki vermeyeceğini gösterdi.

Kısacası her şeye “hayır” demenin bedelini  sandıkta “hayır” diyerek ödetti.

HDP’nin ise….

Samimi olmadığı gibi, yalancı ve  sinsi olduğunu gördü.

Türkiye’lileşmek deyip, PKK’lılaştıklarını, samimiyet adı altında riyakarlık ettiklerini anladı.

Devletimize “katil” deme cüret ve alçaklığını gösterdiklerini  unutmadı.

Demokrasi demokrasi deyip “silahlı demokrasi” yaptıklarını, devlete karşı güttükleri düşmanlığı, demokratik tüm imkanları teröre katkı sağlama derecesinde kullandıklarını  göz ardı etmedi.

Barajı geçtikten sonraki küstahlıklarını, şımarıklıklarını da unutmadı. Terör örgütüyle olan aynılığını gördü ve devlete, millete daha fazla  zarar vermelerine izin vermeyeceğini gösterdi.

Sonuç olarak; “sırtlarını” nereye yasladıklarını, nereden beslendiklerini de unutmayarak, hadlerini bildirdi.

AK Parti’ye ise en önemli mesajlarını verdi yüce halkımız…

Terörle ilgili kesinlikle taviz verilmemesinin gerekliliğini vurgularken; terör sorununun çözümünde  gerekene gerektiği gibi davranılmasının önemini ortaya koydu.

Devlet müşfik olmalı ama otoritesiyle de devlet gibi davranmalıdır mesajını verdi.

Devlet içinde devlet olmayacağını söyledi. Aksi her türlü yapılanmanın da engellenmesiyle ilgili devletine ve onun tavizsizliğine güvenini tazeleyip, paralel yapı ve onun işbirlikçilerine verilen  mücadeleyi destekledi.  Devletin bekası esas olandır
mesajını verdi.

Ekonomik açıdan da istikrar diyerek, var olan  parametrelerin sürmesinden yana olduğunu gösterdi.

Yaptıklarının yapabileceklerinin teminatı olarak gördüğünü ve geçmişini unutmadan ama sürekli geçmişi de dillendirmeden ileri adımlara devam etmelerini istedi.

Rehavet , kibir, gurur ve sefahet istemediğini belirtti ve 7 Haziranda bir uyarı yaptığını hatırlattı. Tek umutlarının yine AKP olduğunu da anımsattı.

Ve ayrıca:

‘‘Silkin ve kendine gel, seni beş ay önce silkeledim ve eminim ki; kendine geldin, bu yüzden de sana şimdi bu krediyi yeniden açıyorum .’’ dedi.

‘‘İçindeki samimiyetsizleri, açgözlüleri, ruhu “kaşar”laşmışları, devlet, millet ve gelecek iddiası olmayanlara tavizkar olmamalı ve onları bir yerlere getirerek “sen”liğinin bozulmasına fırsat vermemelisin.’’ dedi.

İlk günkü  aşkla demen, 2002’deki amatör ruhunu hatırlattı bana, bu ruha uygun devam etmelisin, bu samimiyetle davranmalı ve ona göre ileri adımlarını atmalısın.’’ dedi.

Beni diğer partilere muhtaç etme, onların kapısına gitmek zorunda bırakma. dedin, ben de bu sözüne itibar ediyorum ve sana tek başına iktidar veriyorum. Ama sen de, bana ‘keşke’ dedirtme, eğer söyletirsen 7 Haziranda ne yaptığımı ve ne yapabileceğimi de gördün. Aklını başına al, ona göre hareket et.’’dedi.

Sonuç olarak halk; devletin birliği ve bütünlüğünden taviz vermeyeceğini, kimsenin kendini kandıramayacağını, istikrar istediğini, kararlı iktidardan yana olduğunu, barış ve huzur istediğini,kendine hizmet edenleri asla  unutmayacağını  açık net bir şekilde göstermiş oldu.

Yazımı Şeyh Edebali’nin hepimizce malum  Osman Gazi’ye meşhur nasihatiyle bitirmek istiyorum:

Oğul!

Beysin! Bundan sonra, öfke bize; uysallık sana… Güceniklik bize; gönül almak sana..

Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana..

Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana… Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana..

Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen, sabah rüzgârlarında savrulur gidersin.

Sabır, çok önemlidir. Bir bey, sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz.

Milletin, kendi irfânın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfândır.

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezânında ölürler. Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir. Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür. Hırsımız, bencilliğimiz…

Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğun mücâdeleden korkma! Sevildiğin yere sıkça gidip gelme, muhabbetin kalkar, itibarın kalmaz. Düşmanını çoğaltma, haklı olduğunda kavgadan korkma!  Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli  derler.

En büyük zafer, nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. İnsan, bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi, kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca, laflamaya başlar. Laf, dedikoduya dönüşür.

Dedikodu başlayınca da gayri iflâh etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!.

Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür, eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı… Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir.

Bu yolda nazarımızı sonsuzluğa dikip; büyük yürümek ve büyük ölmek gerek. Bu yolda hırs, diken; benlik ve kibir, engeldir oğul. Sakın ha kendine takılmayasın ve kendinde boğulmayasın. Yalnızlık, sadece Allah’a mahsustur, tek başına karara
durup hoyrat dünyanın dayanılmaz ağırlığını kaldırmayasın. İşlerini ehil kişilere danışarak tutasın, danışırsan yol alırsın, danışmasan yolda takılıp kalırsın oğul.

“Güçlüsün, akıllısın, söz sahibisin; ama bunları nerede, nasıl kullanacağını bilemezsen, sabah rüzgarında savrulup gidersin.”

Bir dem gelir bir tekmeyle dünyaları yıkacak olursun, bir dem gelir yerdeki karıncaya mağlup olursun. Akıl sadece anahtar. Anahtara takılmasın. Aklını kullanıp dünyadayken cennetin kapılarını aralayasın oğul.

The post 1 KASIM’DA HALK ASLINDA NE DEDİ? first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/1-kasimda-halk-aslinda-ne-dedi/feed/ 0
1 KASIM: KARAR ANI, HALK İKTİDARI MI? ‘VAMPİRLER’ İKTİDARI MI? https://www.hatayinnabzi.com/1-kasim-karar-ani-halk-iktidari-mi-vampirler-iktidari-mi/?utm_source=rss&utm_medium=rss&utm_campaign=1-kasim-karar-ani-halk-iktidari-mi-vampirler-iktidari-mi https://www.hatayinnabzi.com/1-kasim-karar-ani-halk-iktidari-mi-vampirler-iktidari-mi/#respond Thu, 05 May 2016 10:32:05 +0000 http://wp.hataytr.com/?p=1324 Bugünlerde dillerden düşmeyen ama içeriğinin ne olduğuna bile bakılmadan sürekli teraneleştirilen birkaç söz var. Türkiye’de 80 yıllık mevzilerini kaybetmeye başlayanların ve onların avanesi yazar, çizer konuşur kesimin dillerine pelesenk ettiği “efsunlu” sözler. Kendini ülkenin sahibi sanan, sırça köşklerinden Anadolu’ya nizam vermeye çalışanların, sinsice ve şeytani mülahazalarla, insanı delirten bu söylemlerinden birkaçı şunlar: “Ülke çok kutuplaştı”… …

The post 1 KASIM: KARAR ANI, HALK İKTİDARI MI? ‘VAMPİRLER’ İKTİDARI MI? first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
1 KASIM KARAR ANI, HALK İKTİDARI MI VAMPİRLER İKTİDARI MI

Bugünlerde dillerden düşmeyen ama içeriğinin ne olduğuna bile bakılmadan sürekli teraneleştirilen birkaç söz var.

Türkiye’de 80 yıllık mevzilerini kaybetmeye başlayanların ve onların avanesi yazar, çizer konuşur kesimin dillerine pelesenk ettiği “efsunlu” sözler.

Kendini ülkenin sahibi sanan, sırça köşklerinden Anadolu’ya nizam vermeye çalışanların, sinsice ve şeytani mülahazalarla, insanı delirten bu söylemlerinden birkaçı şunlar:
“Ülke çok kutuplaştı”…
“cumhurbaşkanı anayasal sınırlarına çekilmeli”
“toplumsal uzlaşma ve Geniş tabanlı koalisyon”

Gazetelerin, gazetecilerin, bazı akademisyen ve kendini entelektüel diye cilalamaya çalışan -sözüm ona- aydınların, siyaset yapıp da halk iradesiyle iktidar olamayan siyasilerin, halkın iktidar olmasıyla muktedirliklerini kaybedenlerin, dillerinden düşürmedikleri ve aslında yılan gibi oluşturulan algı operasyonunun şifresi olan bu söylemlerin içeriğini paylaşmak istiyorum.
“ülke çok kutuplaştı”

Kendisi tek başına bir “kutup” iken ve keyifle tüm ülkenin rantını yiyerek semirenler, bu “tek” olma durumlarını kaybedince feryadı bastılar.

Söylem aynı; “ülke kutuplaşıyor”…  beyler daha iyi ya işte, tek kutuptan çıkıyor  ülke…  başka “kutup”lar da oluşuyor. Ne güzel işte “çoğulculaşma” oluyor, bundan güzel ne olabilir. Hani sizler rekabetin kaliteyi artırdığını söylerdiniz ya; şimdi de sizin tekelciliğinize rekabet geldi, buna sevinmelisiniz.

Ama nerdeeeeee……

Bunlar kendileri  “tek” başına iken, yaptıkları, ettikleri, kazandıkları sorgulanmazken, iktidar indirip, iktidar kurarlarken, Türk halkının tüm emeğini sömürürlerken her şey güzeldi, kutuplaşma yoktu ve ülke süt- liman idare ediliyordu.  Sahip oldukları Gazeteleri, TV’leri, yazarları, siyasileri kendi  menfaatleri doğrultusunda çalışıyor ve ülkeyi ne güzel idare ediyorlardı. Doğal olarak da, hiç kutuplaşma filan da yoktu. Çünkü kendileri rakipsizdi, çünkü kendilerine öte git diyen bile yoktu. Hatta kimse bunlara bir şey  demeye bile cüret edemezdi. Kaldı ki, buna cesaret edebilecek olanlar,  zaten inisiyatif noktalarına gelemezlerdi bile…

Ama ne zaman ki; Anadolu biraz uyandı, başka şehirler, başka kişiler, başka firmalar yükselmeye başladı, işte bunlar feryat etmeye başladılar: “ülke kutuplaşıyor

Sevsinler sizin teranelerinizi, zırvalarınızı ve hamaset kokan  söylemlerinizi…

Artık yemezler beyler yemezler, artık kül yutturamazsınız bu millete, artık sizin devr-i saltanatınızın sonu geldi, alışın artık buna. Siz kuyruğuna basılmış köpek gibi feryat da etseniz;  kuyruğunuza da, şişirdiğiniz midenize de, içinde akıl dolu sandığınız o başınıza da basılmaya devam edecektir. Çünkü artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır

Artık “Eski çamlar bardak olmaya” mahkumdur.

Algı operasyonunun başka bir zırva  teranesi de; “Cumhurbaşkanı anayasal sınırlara çekilmeli”

Mealen şu demektir; cumhurbaşkanı bir süs bitkisi gibi olsun, etliye sütlüye karışmasın, herkes yine eskisi gibi rantları yiyerek somon gibi semirmeye devam etsin, kendini  ülkenin ve  cumhuriyetin sahibi sanan o tek “kutup” olan kişi ve ailelerin değirmenine gelen suya dokunulmasın. Cumhurbaşkanı meyve ve ürün vermeyen saksı ve süs bitkisi gibi olsun demektir.

Cumhurbaşkanı “fincancı katırlarını” ürküttü ve ürkütmeye de devam ediyor. Bunların tüm feryadı ve bu afili sözleri hep bu ürküntüden dolayıdır.

Bu sözün mucitlerine, kastettiğiniz anayasal sınırlar nedir diye  kendilerine  sorun,inanın ki, kendileri bile bir halt bilmezler,  bir açıklayıcı cümle edemezler. Çünkü, ülkeyi yiyen kaymak tabakanın uşak ve maşası bir “algı operatörü”nün icadıdır bu cümle. Bir merkez tarafından üretilmiş ve aynı maşanın patronlarının iletişim araçlarınca piyasaya sürülmüş “beşinci kol faaliyeti”nin başlatılmasıdır bu söylem. Söylem dillendirilmeye başlandıktan sonra, söyleyenin de anlamadığı ve ülkeyi karıştırmak için söylendiği  aşikare olan bir cümledir bu…  ama nakarat gibi söylerler…  nedir,  ne değildir diye düşünmeden söylerler, söylenir ve söyleniyor.

Ama bilesiniz ki; siz ne yaparsanız yapın bu cumhurbaşkanı, halk oyuyla seçilmiş ve halkın emeğini sömürüp, “halka rağmen, halk için” gibi görüntüsel cümlelerle halkın sırtına binmeyi maharet  sanan  ve kendi menfaatiniz için ülke menfaatine mugayir şer ve zulüm araçlarınıza rağmen  bu göreve gelmiştir. Siz yırtınsanız da, halkın seçtiği kişi, halkın iradesi cihetinde hareket etmeye, konuşmaya ve – kusura da bakmayın ama- ayağınıza basmaya devam edecektir.

Gerçekten çok merak ediyorum, cehaletim mazur görülsün ama  Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlara çekilmesi nedir Allah aşkına… bilen birisi açıklasın da biz de aydınlanalım…

Efsunlu bir diğer söz de, 7 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan, “geniş tabanlı koalisyon ve toplumsal uzlaşı” söylemidir.

Yahu tek “kutup” olmayı yitirenlerin, iktidarı istedikleri gibi yönlendiremeyenlerin ve ekonomik, sosyal açıdan mevzilerini kaybedenlerin toplum ve toplumsallıktan bahsetmesi kadar abesle iştigal ne olabilir.

Geniş tabanlı koalisyon derken aslında iktidarı sınırlandırmak ve kendi dümenlerine uygunlaştırmak için iktidarın yanına işbirlikçilerini iliştirmek istemekten başka bir şey değildir bu söylemin açıklaması.

Toplumsal uzlaşı”…  söze bakın lütfen, söylerken nasıl fiyakalı ve entelce geliyor kulaklara… Ama işin garabeti topluma “bidon kafalı, köylü, göbeğini kaşıyan” diyen bir zihniyetin bir anda “toplumcul’laşması” gözlerimi yaşartıyor.  Hele bir de “uzlaşı” gibi bir ilave yapılması ise tam garabet.  Bu söylemlerin sahipleri için, toplum kendilerine yeniden köleleştiğinde, devlet kendilerinin emrindeki bir holdinge dönüştüğünde onların isteği “uzlaşı” sağlanmış olacak ve o entel, dantel dil ve kalemlerinden, süslü ve ingilizce’den “aşırılmış” kelime ve kavramlarla, AB kriterleri, demokrasi, özgürlük gibi atıflarla yazılan süslü  yazılarla güzellemeler yapılacaktır. Ama,  Hal böyleyken de, söylediğiniz ve söyleyeceğiniz  bu afili sözler bile kimseyi kandıramayacak ve  sizin milleti aptal yerine koyma yaklaşımınızın gizlenmesini sağlayamayacaktır.

Beyler artık deve kuşu gibisiniz, başınız kumda, ama unutmayın ki “başka yeriniz” kabak gibi açıktadır. Artık bu millet sizin şeytani,  iki yüzlü, kanını emen vampir olduğunuzu anladı, gördü ve artık kanmıyor sizin bu süslü söylemlerinize.

Artık medyanızda yazıp söylediğiniz sözlerin bir manipülasyon olduğunu, bu iletişim araçlarını kendi menfaatlerinizi maksimize etmek için kullandığınızı,  bazen iyi dediğinizin kötü, kötü dediğinizin iyi olabileceğini biliyor bu millet. Artık kendi değerlerinden uzaklaşmanın sizin menfaatlerinize yakınlaşma olacağını, halkı düşünür gibi söylediğiniz sözlerin aslında kendinizi düşünmek olduğunu biliyor bu millet.

Çünkü;  son 12 yılda devlet ve hükümetler milletin gözünden perdeyi kaldırdı. Artık sizin kemirgenliğiniz, sömürgenliğiniz ve  hayvani  iştihanız aleni ortada.  Artık koyun postuna bürünmüş bir domuz olduğunuz apaçık görünüyor. Boşuna böyle süslü laf ve söylemlerle, bu milletin gözünü açanları, uyaranları, bu millet nazarında müttehem duruma düşüremeye çalışmayın. Çünkü kimse kanmıyor sizin yalan ve dezenformasyonlarınıza…..

Bu millet Abdulhamit’e, Menderes’e, Özal’a sahip çıkamadı, sizler kazandınız. Ama bu millet Erdoğan’a  ve onun gibi güzel insanlara, sizin gibi domuzlara karşı sahip çıkacak, koruyacak, kollayacak ve istediğiniz olmayacak, emellerinize ulaştırmayacaktır.

Bilin ki; bu millet,  Erdoğan’ın en kötü halini, sizin en iyi halinizle  kıyas bile yapmayacaktır. Çünkü sizin doymak bilmeyen açlığınız, o sefih iştihanız ve milletin kanını içen vampirliğiniz ortaya çıktı. Artık “takkeniz düştü, keliniz göründü”, artık “hem kel hem fodul” sunuz.

Artık Tevfik Fikret’in Han-ı yağma şiirindeki gibi olamayacaksınız “aksırıncaya, tıksırıncaya, çatlayıncaya” kadar yemenize müsaade edilmeyecektir.

1 kasım seçimlerine bir hafta kala herkesin, algı operasyonlarından uzak ve  yabancı maşası medyanın söylemelerinin, aslında ne olduğu ve nasıl yalanlarla ihanet dolu olduğu  gerçeğini anlayarak sandığa gitmesi ve seksen yıldır kendini uşak gibi görenlerin iktidarı yıkma çabalarına kanmadan tercih kullanması gereklidir. Çünkü, artık  kim milletten yana, kim değil aleni ortada….

The post 1 KASIM: KARAR ANI, HALK İKTİDARI MI? ‘VAMPİRLER’ İKTİDARI MI? first appeared on Hatay Haber, Hatay Haberleri.]]>
https://www.hatayinnabzi.com/1-kasim-karar-ani-halk-iktidari-mi-vampirler-iktidari-mi/feed/ 0